Yargıtay'dan milyonlarca çalışanı ilgilendiren emsal bir karar daha geldi. İzmir’de bir şirketin satış müdürü, iş sözleşmesinin işverence haksız şekilde feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile manevi tazminat talebiyle dava açtı. İşveren, iş sözleşmesinin İş Kanunu’nun 25. maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin reddedilmesini istedi. İşveren, satış müdürünün çalıştığı birimde yapılan incelemeler sonunda şirketin 1 milyon 55 bin lira zarara uğradığının tespit edildiğini, bu nedenle hakkında ceza davası açıldığını belirtti.
Habertürk'te yer alan habere göre, İş mahkemesi, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak iş sözleşmesinin işverence haklı neden olmadan feshedildiğini belirterek ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesini kararlaştırdı. Kararın temyiz edilmesi üzerine kapatılan Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, satış müdürü hakkındaki ceza davasının sonucunun davayı etkileyeceğini, bu nedenle ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekçesiyle iş mahkemesinin kararını bozdu.
İş mahkemesi, satış müdürünün “güveni kötüye kullanma” suçundan yargılandığı ceza davasından “delil yetersizliği” nedeniyle beraat etmesi üzerine, işverenin haksız fesih yaptığı gerekçesiyle ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesine hükmetti.
İşverenin kararı temyiz etmesi üzerine dosya bu kez Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ne geldi. Yargıtay kararında (E. 2021 / 11747, K: 2022 /12), İş Kanunu’nun işverene haklı fesih yetkisi veren 25. maddesine işaret edildi. Söz konusu maddeye göre, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının işverene haklı fesih imkânı verdiği kaydedilen kararda, maddenin genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışlarının işverene fesih imkânı tanıdığı vurgulandı.
Kararda, dava dosyasına göre iş akdinin feshinden sonra işyerinde oluşan zararla ilgili işverence iç denetim raporu hazırlatıldığı, ayrıca mali müşavirlik şirketinden rapor alındığı, bu raporlarda satış müdürünün hatalı satış fiyatı belirleme yöntemiyle firmayı zarara uğrattığı, yardımcısı işçinin de zararın oluşumuna sebebiyet verdiği kaydedildi. Bunun üzerine işverence ceza davası açıldığı ancak delil yetersizliği gerekçesiyle beraatına karar verildiği belirtildi.
Yargıtay kararında, her ne kadar satış müdürü görevi kötüye kullanma suçundan yargılandığı ceza davasından delil yetersizliği nedeniyle beraat etmiş ise de dosyadaki bilgi ve belgeler ile iç denetim sırasındaki beyanı dikkate alındığında, satış müdürü ile yardımcısının sorumluluğunda alınan bir kısım ürünlerin sisteme zamanında kaydedilmediği, satış fiyatlarının şirket politikasına uygun belirlenmeyip usulsüz işlemlerle işverenin zarara uğradığına yönelik deliller bulunduğu belirtildi. Yargıtay, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlar nedeniyle işverence yapılan feshin haklı olduğu gerekçesiyle iş mahkemesinin tazminat ödenmesine ilişkin kararını bozdu.