Aort kapağı da kalbin sol bölgesinde bulunan kapaklardan bir tanesi. Bu kapaklar ileri derecede fonksiyon kaybına uğradığında ise tek tedavi seçeneği ameliyat oluyor. Teknolojinin gelişmesi ile beraber ameliyatlar artık daha kolay ve daha başarılı hale geldi.
Günümüzde kullanılan teknolojik cihazlar sayesinde kalp ameliyatları hastaya daha az zarar vermekte ve hastanın operasyon sonrasında daha hızlı bir şekilde toparlanmasını sağlamasına yardımcı oluyor.
Bunun önünü açan yöntemlerin başında ise “minimal invaziv yöntemlerle yapılan kalp ameliyatları” geliyor. Bu yöntemde vücuda açılan küçük kesilerden ve genellikle de iman tahtası kesilmeden kalp ameliyatları gerçekleştirilir.
MİNİMAL İNVAZİV YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Minimal invaziv yönteminin klasik kalp ameliyatlarına göre yadsınmayacak birçok avantajı bulunuyor. Bu operasyonda işlemler hastanın vücuduna minimum müdahale ile gerçekleştirilir.
Bu da ameliyat sonrası iyileşme dönemini önemli ölçüde hızlandırır. Özellikle yaşı ilerlemiş hastalarda minimal invaziv yöntemler ile daha kısa iyileşme süreci sayesinde konforlu bir istirahat dönemi sağlanır. Ameliyat esnasında doku zedelenmesi minimal seviyede olduğu için kanama da oldukça düşük seviyededir.
Böylece hastaya ameliyat esnasında ve sonrasında daha az kan nakli yapılmasını sağlanır. Minimal invaziv yöntem ile aort cerrahisi ameliyatı olmuş kişilerin operasyondan sonra hastanede ortalama 4 gün kalması yeterlidir. Klasik operasyonlarda ise bu süre daha da uzun oluyor.
FARKLI AMELİYAT TÜRLERİ
Günümüzde iki farklı “minimal invaziv aort cerrahisi” yöntemi yer alıyor. Bu yöntem hastanın vücudunda yapılan kesinin şekline ve yerine göre değişiklik gösterir. J şeklinde göğüs kemiği kesisi ile gerçekleştirilen kesilere “parsiyel sternotomi” adı verilir.
Söz konusu yöntemde göğüs kemiğinin tamamı değil, sadece 6-7 cm’lik kısmının kesilmesi yeterlidir. Bu ameliyatla hem aort kapağı değiştirilebilmekte hem de kalpten çıkan ana damar olan aort damarının anevrizmalarına müdahale edilebilmektedir.
Genellikle göğüs bölgesinin ön kısmından ya da kasık bölgesinden yapılan kesiden yerleştirilen kanüller ile operasyon başarılı bir şekilde gerçekleştirilir. Diğer yöntemde ise kesi göğsün sağ tarafında yer alan köprücük kemiğinin alt kısmında yapılır.
Minimal invaziv yöntemle operasyon geçiren hastalarda vücuda müdahale son derece az olduğundan iyileşme süreci de oldukça hızlıdır. Ayrıca göğüs kafesi kemiği kesilmediği için kemik enfeksiyonu riski de ortadan kalkar. Böylece hastalar çok daha kısa sürede normal yaşamlarına geri dönebilirler.
Prof. Dr. Ali Civelek
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı