"Minyatür camiler" asırlara meydan okuyor

Kayseri'de asırlar önce mescit olarak inşa edilen ve yapı olarak minyatürleri andıran "küçük camiler", etraflarında yükselen binaların arasında zamana direniyor - Tarihi ibadethaneler arasında, moloz yığma taş ve ahşap kullanılarak imece usulü yapılan yaklaşık 800 yıllık Gubaroğlu Camisi dikkati çekiyor - ÇEKÜL Vakfı Kayseri Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy: - "Tam tarih veremesek de bu yapıların en eskisi 1000'li yılların başında yapılmış diyebiliriz" - "Minyatür yapılarına rağmen daha ilk günkü heyecanlarıyla dini noktada hizmet vermekteler. Halkımız da ibadetini yaparak buraları ziyaret ederek, bu binaları bir nevi ayakta tutuyor"

KAYSERİ (AA) - MÜZAHİM ZAHİD TÜZÜN - Kayseri'de minik yapılarıyla minyatürleri andıran "küçük camiler", etraflarında yükselen binaların arasında yıllara meydan okuyor.

Geçmişte Anadolu Beylikleri, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapan Kayseri'de, "küçük camiler" ilk kez Danişmentli Beyliği döneminde 1000'li yıllarda inşa edildi. O dönemler mescit olarak kullanılan tarihi ibadethaneler, bugün bölge halkı tarafından cami olarak adlandırılıyor.

Asırlarca yıl önce inşa edilmelerine rağmen varlıklarını sürdürebilen "minyatür camiler", etraflarında yükselen modern binalar arasında vatandaşları tarih yolculuğuna çıkarıyor.

Reklam
Reklam

Kentte sayıları 100'ü aşkın bu eserler arasında, moloz yığma taş ve ahşap kullanılarak imece usulü yapılan yaklaşık 800 yıllık Gubaroğlu Camisi dikkati çekiyor.

ÇEKÜL Vakfı Kayseri Temsilcisi Prof. Dr. Osman Özsoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, diğer camilerin yanında çok küçük kalan bu yapıların halen ibadet hizmeti verdiğini söyledi.

Yapı olarak oldukça mütevazı olan bu camilerin yüzlerce yıla ayak direyerek bugünlere ulaştığını belirten Özsoy, şunları kaydetti:

"Literatür ve kitabelere baktığımız zaman ilk yapılış ve tamir gördükleri tarihlere ulaşabiliyoruz. Tam tarih veremesek de bu yapıların en eski olanı 1000'li yılların başında yapılmış diyebiliriz. Danişmentliler zamanında veya Selçuklularla beraber mescitlerin Kayseri'de yer aldığını söyleyebiliriz. Battalgazi Camisi şehirdeki en eski camimiz. Son derece mütevazı, klasik, tezyinat (süsleme) noktasında sade, son derece küçük moloz yığma taşlarla üst üste konularak elde edilmiş yapılardır. Bunlar halkın ihtiyacını karşılayan eserlerdir. Bazı bölgelerde birbirlerine çok yakın 100 metre kadar mesafedeler. Genellikle ahşap kullanılmış. Mihrabı, yer döşemesi, ardıç tavanı, direkleri, kadınlar mahfili ve girişi var. Camilerle kıyasladığımız zaman bazen harim kısmı 5'e 5 diyebileceğimiz son derece küçük ibadet yerleridir."

Reklam
Reklam

- "Kayseri'de 100'den fazla bu şekilde mescit var"

Bazı bölgelerde bu yapıların oldukça yoğun olduğunu dile getiren Özsoy, şöyle devam etti:

"Bu yapılardan biri olan Gubaroğlu Camisi Şah Melek Sultan adına yaptırılmış bir türbedir. 1560 yılında da bunun yanına bir mescit ilave edilerek ibadete açılmış bir yer. Şimdi de cami olarak adlandırılmaktadır. Aslında günümüzde mescit diyebileceğimiz yapılar kalmadı. Hemen hemen hepsini şu anda cami olarak isimlendiriliyor ve hepsine cami diyoruz. Kemeraltı Mahallesi'nde yaklaşık 100'er metre aralıkla 30'a yakın cami var. Melikgazi bölgesinde bu yapılar epey yoğun. Yakın zamanda 2010 yılı gibi bu yapıların restorasyonları yapıldı. İmkanlar el verdiği müddetçe devletimiz bunların restorasyonunu gerçekleştiriyor. Kayseri'de 100'den fazla bu şekilde mescit vardır diyebiliriz ama bunların büyük bir kısmı cami olarak anılmaktadır."

Özsoy, bu yapıların bugün bile ayakta olduğuna işaret ederek "Bu yapılar ne bir Selimiye ne bir Süleymaniye ne de İstanbul'daki büyük cami ama bu şehrin yapıları yüzlerce yıla rağmen halen ayaktalar. Minyatür yapılarına rağmen daha ilk günkü heyecanlarıyla dini noktada hizmet vermekteler. Halkımız da ibadetini yaparak, buraları ziyaret ederek, bu binaları bir nevi ayakta tutuyor." şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam
Anahtar Kelimeler: