Kevin Connolly / BBC, Kahire
Kırk vatlık bin ampulun sarımsı ışığı eski tren istasyonunda kirli muşamba havası yaratıyor. Bu donuk, tütün rengine çalan ışığın ötesinden gelen ani bir esintiyle, kasvetli bir şekilde Kahire gecesinin yağlı gri havası yayılıyor.
Hareket zamanı yaklaştı. Perona kahve satıcılarının arabalarından buharlı kahve damlarken trenin kapıları kapanıyor, biletler kontrolden geçiyor. Derken birdenbire, perondan ayrılışın sıradan düzeni duruyor.
Mısır hayatının en büyük çelişkilerinden ikisi tam önümüzde sahneleniyor. Bir Rus oyun yazarı bile, otoriter yönetimle ona koşut gelişen anarşiyi, bu denli canlı yansıtamazdı...
Trende ansızın havanın değişmesinin iki nedeni var. Birincisi, yurtsever bir tren yolcusunun, grubumuzdan birinin, Luksor gece treninin kalkış saatini bildiren neon levhanın fotoğrafını çektiğini farketmesi.
Yurtsever yolcu, çekilen fotoğrafın açısını hesapladığında görüntünün bir köşesinde üniformalı bir polisin de görülebileceğini tahmin etmişti. Hemen harekete geçen polis fotoğrafı bizzat görmek için ısrar etti. Gerçekten de fotoğrafta kendisi yer alıyordu.
En azından beresinin arkasından ayakkabılarının topuklarına kadar, vücudunun yarısı. Biraz mahçuptu belki ama tavrı kesindi. Polisin gelip geçenlerle konuşurken çekilmiş yarı-fotoğrafı, teröristlerce kullanılabilirdi ve silinmesi gerekiyordu.
Açıkgöz yolcular
Bütün bunlar anlatılmaktayken vagonumuzun kapısına aniden şiddetle vurulmaya başlandı. Vagonlardan perona inilen kapılar değil de, demiryoluna bakan taraftaki kilitli kapılar.
Bazı yolcular, trene doğru taraftan binebilmek için geçmeleri gereken tünel yerine raylara atlamış, ellerinde bavullarla yürümekteydi.
Fotoğraf skandalına dikkat çeken yolcuyla derin bir konuşmaya dalmış olan polis, bu tehlikeli durumu hiç de umursar görünmüyordu. Polisin görevi terörle mücadeleydi ve görevini yerine getirmişti.
Raylara yığılan gözüpek ve açıkgöz yolcular yataklı vagonun neşeli kondüktörü tarafından geri gönderildiler. Homurdanak ağır bavullarını yeniden perona çıkarıp karmaşık kalabalığa karıştılar...
Mısır'ın güvenlik güçlerinde yeni bir güven havası egemen. Eski askeri istihbarat yetkilisi Abdülfettah el-Sisi'nin sağlam bir şekilde Cumhurbaşkanlığını ele geçirmiş olmasının yansıması bu.
El-Sisi şimdi, olumsuz bir sesin çok seyrek duyulacağı türden bir parlamento çıkaracak seçimin sonucunu bekliyor. Olağanüstü bir şekilde sürüncemede kalmış seçimler, Aralık ayında nihayet tamamlandığında, el Sisi'nin istediği parlamento da ortaya çıkacak.
360 derecelik döngü
Devrim ve karşı-devrim tam bir çemberi tamamlayarak Mısır'ı bütün bu ayaklanmalardan önceki noktaya getirip bıraktı yeniden. Eskiden de, silahlı kuvvetlerin güçlü komutanlarının desteğindeki eski bir askeri liderin yönetimi altındaydı ülke. Bu, kendisini eleştirenleri yıldırarak ve gerekirse hapse atarak işleri yürütebilen bir hükümet.
El-Sisi ve kadrosu, baskıcı yönetimlerini haklı çıkarmak için radikal İslamcılığın, Suriye, Libya ve Irak devletlerini nasıl tükettiğini örnek gösteriyor; "Mısır'ın da aynı yola düşmesini ancak bizim demir pençemiz engeller" diyor.
Burası, cumhurbaşkanını Mickey Mouse kulaklarıyla resmettiği için bir gencin askeri mahkeme tarafından üç yıl hapse mahkum edilebildiği bir ülke. Bir video teyp editörünün öğle yemeği almaya çıkıp bir daha işyerine dönmediği, bir daha hiç görülmediği bir ülke.
Yıllardır tanıdığım bir yazar ve televizyon yayıncısının, ülkesinin ne kadar özgür olduğunu sorguladığı için birdenbire, hapse atılma tehlikesiyle mahkemeye çıkma olasılığı yaşadığı bir ülke.
Hiçbir şey değişmeyecek...
Mısır parlamento seçimlerinde şaşırtıcı hiçbir şey olmayacak. Kurallar buna izin vermiyor. Mısırlıların birçoğu da biraz istikrar sağlanabilmesi için demokrasiden biraz ödün vermekten memnun.
Ama sorun, böylesi bir alışverişte ne kadar özgürlükten vazgeçmeniz gerekeceğini; bu özgürlükleri nasıl ve ne zaman geri alacağınızı bilememeniz.
Trenimiz sonunda tam zamanında kalkıyor ve gecenin bilinmezliğine doğru yola çıkıyor. Mısır'ın kendisi de benzer bir yolculukta ama bir farkla: Hedefine ne zaman ulaşacağını veya oraya ulaşmak için ödemesi gerekecek bedeli bilmiyor.