Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, Mısır polisinin AA Kahire ofisine yaptığı baskına ilişkin, "Burada vurgulanması gereken husus, gazetecilik faaliyetinin, özgür basının ağır bir saldırıya maruz kalması meselesidir." dedi.
TRT Haber canlı yayınına katılan Şenol Kazancı, Mısır polisinin AA Kahire ofisine düzenlediği baskında biri Türk vatandaşı 4 çalışanı gözaltına alarak bilinmeyen bir yere götürmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti ile Mısır devleti arasındaki ilişkilerde yaşanan seyrin Ajansın ilişkilerine de yansıdığını belirten Kazancı, 2013'teki darbe sonrasında Mısır hükümetiyle sıkıntılı bir döneme girildiğini ancak gazetecilik faaliyetini yürütmeyi sürdürdüklerini söyledi.
Baskına ve çalışanların gözaltına alınmasına ilişkin süreci anlatan Kazancı, nezaret etmek isteyen avukata müsaade edilmediğini ve personelin alıkonulmaya devam edildiğini aktardı.
Kazancı, "Biz soruşturmanın sebebine odaklanarak 'belki başka bir çalışma arkadaşımızın karıştığı adi bir suç üzerine soruşturma yürütülüyordur' dedik ve doğrudan gazetecilik faaliyetine ilişkin bir soruşturma yürütülüyor duyurusu yapmayalım diye olaya soğukkanlılıkla yaklaştık. Fakat gece emin olduk ki sabaha karşı 03.30-04.00 gibi arkadaşlarımızı bugün de bilmediğimiz bir yere götürdüler. Yani bizim için ofis baskını önce alıkoymaya daha sonra da bir gözaltına dönüştü." diye konuştu.
"Mısır, takdir edersiniz ki bizim her türlü endişeyi duymamızı hak edecek bir siyasi geçmişe sahip." ifadesini kullanan Kazancı, dolayısıyla kendilerinin de endişelendiğini ancak 24 saat beklemenin daha doğru olduğunu düşündüklerini söyledi.
Kazancı, "Bu esnada devlet yetkililerimizle irtibatımız sürekli devam etti. Kendilerine bize ulaşan bilgiler doğrultusunda hep güncel bilgileri verdik, onlar da kendilerine ulaşan bilgiyi bize aktardılar." dedi.
- "Ajansın savaşın yaşandığı ülkelerde de çalışma tecrübesi var"
Gelinen son durumun ve baskına ilişkin bazı fotoğrafların sorulması üzerine Kazancı, Anadolu Ajansının bu yıl 100. yılını kutlayan uluslararası bir kurum olduğunu belirterek, "Bu şu demek, yani biz Cumhuriyetten eskiyiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 6 Nisan 1920'de kurulmuş, 85 ülkede faaliyet gösteren, ofisi olan, bu konularda çok tecrübeli bir uluslararası haber ajansından bahsediyoruz." ifadesini kullandı.
Ajansın, Türkiye'nin sıkıntılı olduğu bazı ülkelerde çalışmak başta olmak üzere bizzat savaşın yaşandığı ülkelerde de çalışma tecrübesinin olduğunu anlatan Kazancı, olaya soğukkanlılıkla yaklaşmalarına karşın, kendilerine hiçbir cevap vermeyen Mısır İçişleri Bakanlığı ve resmi makamların Mısır basınına sızdırdığı baskının zaptına ilişkin haberlerden görüldüğü kadarıyla Mısır hükümetinin bu ofise "Anadolu Ajansı Kahire Ofisi" değil "terör örgütü hücre evi" dediğini söyledi.
Baskının, "ihvancı terörist gazeteciler"in gözaltına alındığı ifadesiyle 5 fotoğraf eşliğinde sızdırıldığını belirten Kazancı, bu fotoğrafları gösterdi.
Fotoğraflarda mekanın bir çalışma ofisi olduğunun açıkça görüldüğünü ifade eden Kazancı, Ajansın flamasının, gazetecik faaliyetinde kullanılan teknik ekipmanların da terör örgütü hücre evine yapılmış baskında ele geçen materyaller gibi servis edildiğini anlattı.
Gaz maskelerinin bulunduğu bir fotoğraf gösteren Kazancı, şunları kaydetti:
"New York'ta, Fransa'da görev yapan gazeteci arkadaşlarımıza bile gününe göre mecbur tuttuğumuz gaz maskeleri bunlar. Bazı gösterilerde gazetecinin alması gereken tedbirin bile yetmediğini en son Paris olayında Mustafa Yalçın üzerinden yaşadık. Burası Kahire, çatılardan gencecik insanların, çocukların vurulduğu, darbenin yaşandığı bir ülkeden bahsediyoruz. Bunları bir terör örgütünün illegal bir faaliyetinin parçasıymış gibi göstermek akılla bağdaşır mı?"
Son olarak Türk bayrağının yer aldığı bir fotoğrafı gösteren Kazancı, "Allah aşkına bu fotoğrafın manası nedir? Siz burada terör örgütü hücre evi baskınında ele geçirdiğiniz materyali sergiliyorsunuz, bu materyal kapı mıdır, perde midir, priz midir, yoksa Türk bayrağı mıdır? Bu bizi geldiğimiz nokta açısından endişelendiren bir mesele. Yoksa Türk bayrağı ile birlikte anılmak her zaman gurur duyduğumuz bir olay." dedi.
Bu noktadan sonra nasıl bir sürecin beklendiğinin sorulması üzerine Kazancı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere süreci birinci dakikadan itibaren yakından takip eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'na, kabine üyelerine, siyasi parti genel başkanlarına, milletvekillerine, gazetecilere ve vatandaşlara teşekkür etti.
AA Genel Müdürü Kazancı, şunları kaydetti:
"Burada vurgulanması gereken husus, gazetecilik faaliyetinin, özgür basının ağır bir saldırıya maruz kalması meselesidir. Bu noktada da biz elbette üyesi de bulunduğumuz haber ajansları kuruluşlarını harekete geçirdik. Onlardan Avrupa Haber Ajansları Birliği başta olmak üzere talebimiz derhal serbest bırakılma çağrısı ve kınamaydı. Bu çağrıları ve kınamayı hemen hepsinden alıyoruz. Memnuniyetle söyleyebilirim bunu. Ayrıca Anadolu Ajansı muhabiri Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri sözcüsünden de Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığından da Brüksel’den de pek çok kuruluştan da, kürsü olan hemen her yerde bu soruyu sormak suretiyle, bu görüşleri aldı, beyanatları yayınladı. Ben gelinen noktada arkadaşlarımızın çok kısa bir süre içinde serbest bırakılacağını ümit ettiğimi söyleyebilirim."