Mısırlı Bakan Sisi'nin mesajını okuyup Türkiye'den ayrıldı

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri Türkiye'nin ev sahipliği yaptığı İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi'nden, Sisi'nin mesajını okuduktan sonra ayrıldı.

Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne Ankara ile ilişkileri gergin olan Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi katılmazken ülkesini temsil eden Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri'nin, Sisi'ya ait olduğunu belirttiği metni okuduktan sonra Türkiye'den ayrıldığı bildiriliyor.

İİT Zirvesi'nde Dönem Başkanlığını Türkiye'ye devreden Mısır'ı zirvede temsil eden Dışişleri Bakanı Şükri, toplantının açılışında yapılan devir teslim töreninde bir konuşma yaptı. Metnin Sisi'nin mesajı olduğunu belirten Bakan, konuşmasını yaptıktan hemen sonra Türkiye'den ayrılmak üzere havalimanına gitti.

Reklam
Reklam

Bu gelişmeyi yansıtan El Cezire, Şükri'nin konuşmasının hemen ardından toplantıdan ayrıldığını ve zirvenin aile fotoğrafında yer almadığını anlattığı haberinde Şükri'nin, ülkesinin İİT 12. Dönem başkanlığında "İslam ülkelerinin çıkarını koruyacak şekilde yapıcı bir rol oynamaya çalıştığını" belirtti.

"Terör ve katliamlar son dönemde ortaya çıkmış değildir. Bölgesel hareketlilikten değildir. Aslında bunun arkasında sadece dış etkenler değil iç etkenler de bulunmakta" denildiği metinde, "Son aylarda çatışmalar daha da derinleşiyor. Terör örgütleri daha çok faaliyet gösteriyor" denildikten sonra, "Rusya ve ABD'nin ortak politikası ve bizim de bu bağlamdaki çabalarımız sonucu sahada iyileşmelerin gözükmesi, olumlu bir adımdır" ifadesi de kullanılıyor.

MISIR YAPICI BİR ROL OYNAMAYA ÇALIŞTI

Şükri'nin, "Sisi'nin mesajları" dediği konuşması şöyle:

"Mısır, İİT 12. Dönem başkanlığında İslâm ülkelerinin çıkarını koruyacak şekilde yapıcı bir rol oynamaya çalışmıştır.Terör ve katliamlar son dönemde ortaya çıkmış değildir. Bölgesel hareketlilikten değildir. Aslında bunun arkasında sadece dış etkenler değil iç etkenler de bulunmakta. Burada Avrupalıların ulaşmış olduğu güç dengesini tesis etmemiz lâzım. Güç dengesi, bir devletin diğer devlete saldırıda bulunmaması esasına dayanmaktadır. Modern hayat içinde soğuk savaş dönemi yaşandı. ABD ile Sovyetler Birliği arasında güç dengesi olmuşmuş ama silahlı çatışmaya dönüşmemişti.90’lı yıllar sonrası SSCB’nin yıkılmasıyla birlikte Batı kampının güçlü olması, modelin engin olması sürecini doğurdu. Bu model zorla diğer taraflara dayatıldı. Diğer tarafın özellikleri dikkate alınmadı, imarla ilgili hiçbir çalışma yapılmadı. Irak işgal edildi, maalesef bunun sonucu olan yıkımla Irak ordusunun DAEŞ’e karşı etkin mücadele edemediğini görmekteyiz.

Reklam
Reklam

Yine burada bir tarafın komşu ülkelere müdahalesini veya mezhepsel bir yaklaşımla çatışmaların körüklendiği görmekteyiz. Bunu kabul edilebilir görmüyoruz.

İŞBİRLİĞİ ÖNE ÇIKIYOR

Son aylarda çatışmalar daha da derinleşiyor. Terör örgütleri daha çok faaliyet gösteriyor. Rusya ve ABD’nin ortak politikası ve bizim de bu bağlamdaki çabalarımız sonucu sahada iyileşmelerin gözükmesi, olumlu bir adımdır. Bu da krizin uluslararası kurallar çerçevesinde çözülmesinin önemi gösteriyor. Bölge ülkelerinin özellikleri de dikkate alınarak ülkelerin ve bölgelerin çıkarına adımların atılması gerekiyor.
Burada kardeş ülkeler arasındaki iş birliği öne çıkıyor. Bölgesel teşkilatların aktif edilmesi gerekir, bunun başında da İİT gelmektedir. Çatışmaya giden her türlü adıma karşı mücadele vermeli, halklar arasındaki birlikteliği güçlendirmeliyiz.
Diğer bir husus İslamofobi... İnsan haklarının açık bir ihlâli olarak İslâm dininin kutsallarına karşı ifade özgürlüğü adı altında saldırılar devam ediyor. Bizler de burada hoşgörü değerlerini artıracak bir mekanizmayı kurmalı ve Semavi dinler içinde gerçek bir diyaloğu tesis etmeliyiz.Herhangi bir siyasi taraftarlık yapmadan, çifte standart uygulamadan samimi bir şekilde çalışmak gerekiyor. Ülkelerin çıkarlarını ön plana çıkarıp uluslararası değerlerin bir kenara atılması doğru değildir."

Reklam
Reklam

Al Jazeera'nın haberine göre konuşmasını yaptıktan hemen sonra Türkiye'den ayrılmak için havalimanına giden Şükri zirvenin aile fotoğrafında da yer almadı.

(ANKA)