MİT-PKK görüşmeleri iddianamede

KCK’ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan ve şüphelilerinin çoğu avukat olan ikinci iddianame İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Oy birliği ile kabul edilen iddianamede 35’i tutuklu 50 şüpheli yer alıyor.

İRFAN DÜNDAR HAKKINDAKİ SORUŞTURMA DEVAM EDİYOR

890 sayfalık iddianamede, hakkındaki soruşturma halen devam eden avukat İrfan Dündar’ın ifadesinin tamamı yer aldı. Dündar’ın bu ifadesinin bir bölümü 1. KCK iddianamesinde yer almıştı.

DÜNDAR: “KCK’NIN LİDERİ ÖCALAN"

KCK konusunda önemli bilgiler veren Dündar, ifadesinde KCK’nın asıl liderinin Abdulah Öcalan olduğunu söyledi.

“AVUKATLAR YASAL KOLAYLIKTAN YARARLANIYOR"

İfadesinde Öcalan ile avukatlar arasındaki görüşmeler hakkında da ifade veren Dündar’ın, Öcalan ile görüşen avukatların, yasaların hükümlü-avukat ilişkisine sağladığı kolaylıktan yararlanarak, hükümlünün savunması ile ilgili hususlar haricinde, siyasi gündem, KCK/PKK terör örgütünün son durumu, örgütün işleyişi, güvenlik güçleri ile çatışmaları, KCK’NIN şehirlerdeki etkinliği ve benzeri örgütsel konuları aktardığın söylediği iddianamede belirtildi.

Reklam
Reklam

“ÖCALAN İLE GÖRÜŞME NOTLARINI KARAYILAN’A GÖNDERDİK"

1999 yılı mart ayı ile 2005 yılı nisan ayı arasında Abdullah Öcalan ile görüşmek amacıyla İmralı adasına birçok kez gittiğini ve her defasında yaklaşık 1 saat görüşme yaptığını belirten Dündar, “Yapılan bu görüşmeler herhangi bir görüntü-ses kaydına alınmamaktaydı. Biz yaptığımız görüşmeleri not kâğıdına yazıyor daha sonra bu notlardan görüşmenin tam metni asrın hukuk bürosunda yazılı hale dönüştürüldükten sonra e-mail yolu ile Avrupa’ya Şahin kod Abdil Rıza Altun ve Murat Karayılan’a değişik tarihlerde gönderdik.

“ E-MAİL ŞİFRELERİ 2 AYDI BİR DEĞİŞTİRİLİR "

Gönderme şeklimiz ise ortak kullandığımız bir e-mail adresinin taslaklar kısmına notu kaydetme şeklindeydi. Bizim kaydettiğimiz görüşme notu Avrupa’dan bahsettiğim şahıslar tarafından alınıyordu. Kullandığımız e-mail şifreleri rutin olarak yaklaşık 2 ayda bir değişiyordu. Bu değişen şifreler kuryeler aracılığı ile bize iletiliyordu. Bu şifreler Avrupa , Kandil ve Türkiyede ki üst düzey örgüt mensupları tarafından biliniyordu başka kimse tarafından bilinmezdi. " dedi.

Reklam
Reklam

“ÖCALAN İLE GÖRÜŞECEK AVUKATLARI KCK BELİRLİYOR"

2005 yılında Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmelerden dolayı Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görüşme yasağı getirildiğini belirten Dündar ifadesinde şunları kaydetti; “Bu dönemden sonra Abdullah Öcalan ile görüşme yapacak avukatları KCK Türkiye yürütmesinde bulunan Ali Durç, Murat Nil Kod ve Nihat Oğraş, Kamuran Yüksek, Nadir Yıldırım, Şinasi Tur isimli şahısların önerisi ile seçiliyordu. Bu isimlerini saydığım şahıslar KCK’nın Türkiye yürütmesinde değişik tarihlerde faaliyet yürüten ve Abdullah Öcalan ile görüşmek isteyen avukatlar ile birebir yapılan görüşmeler sonrasında bu şahıslar tarafından görüşme yapabilmeleri için izin veriliyordu.

“NOTLAR BEYOĞLU’NDA İNTERNET CAFEDEN GÖNDERİLİYOR"

Görüşme notlarının metin haline getirilmesinde ve e-mail yolu ile kuzey ırakta bulunan kamplara Ömer Güneş, Cengiz Çiçek, İbrahim Bilmez ve Faik Özgür Erol isimli şahısların Beyoğlu ilçesinde istiklal caddesinde aznavur pasajı içerisinde 3. Katta faaliyet yürüten Omeyra isimli internet kafeden gönderilmesine şahit oldum. e-mail adresleri ve şifreleri genelde kırsal alan ile bağlantılı olan Nihat Oğraş, Murat Nil Kod, Ali Durç gibi KCK’lılar tarafından asrın hukuk bürosuna kurye aracılığı ile gönderiliyordu. Gönderilen e-mail adreslerinin şifresi kırsal alan tarafından biliniyordu. Metin haline getirilen görüşme notları taslak kısmına kaydedildikten sonra kırsal alanda bu işten görevli örgüt mensupları tarafından ve Avrupa’daki PKK sorumlusu daha önce Sabri Ok ama halen Zübeyir Aydar tarafından alınıyordu."

Reklam
Reklam

KARAYILAN’IN ŞİFRESİ ‘SAİT’

E-mail şifrelerinin, örgüt içinde alt düzeyde faaliyet gösteren kuryeler tarafından flash disk içinde getirildiğini belirten şüpheli avukat Dündar, “e-maillerin taslak bölümüne konulan görüşme notlarında Murat Karayılan’a bırakılan notlarda ‘SAİT’ şifresi kullanılıyordu, Asrın Hukuk Bürosunun şifresi ise ‘HASAN’ idi. Bırakılan notlarda HASAN’dan SAİT’e dendiği zaman Asrın Hukuk Bürosu’ndan Murat Karayılan’a bir not bırakıldığı ve bu notun Murat Karayılan tarafından alınacağı anlaşılıyordu.ödiye ifade verdi. Dündar, ifadesinde görüş gününden bir gün önce toplantı yapıldığını ve bu toplantı da örgüt tarafından Öcalan’a iletilecek konuların belirlendiğini söyledi.

“ÖCALAN BANA NASIL YAKALANDIĞINI ANLATTI"

Şüpheli Dündar’a savcılık sorgusunda Öcalan’ın Kenya’da yakalanması ile ilgili bildikleri de soruldu. Öcalan’ın kendisine nasıl yakalandığına ilişkin anlatımları olduğunu belirten Dündar, “Bana anlattığı kadarı ile şu şekilde yakalanmış; 1999 yılı içerisinde Suriye’den çıkarıldıktan sonra Kenya’da Yunanistan Konsolosluğunda bulunduğu sırada konsolosluk görevlileri tarafından kendisine bir tabanca verildiğini, bu tabancanın kendisine korunma amaçlı verilen bu tabancayı komplo endişesi ile kabul etmediğini, daha sonra kendisine refakat eden Kalenderisist isimli Yunan subay tarafından Konsolosluktan ayrılmaları gerektiğini söylediklerini, Kenya Konsolosluğundan ayrılmaları gerektiğini, ayrılmazlar ise Kenya istihbaratçıları tarafından zorla yunan Konsolosluğundan çıkarılacakları kendilerine söylenmeleri üzerine nereye gideceklerini kendilerine sorduklarında, Hollanda’ya gidecekleri söylenince, kendisinin Kenya istihbaratına ait bir arabaya bindirildiğini, kendisi ile birlikte Kenya’da bulunan koruması Ayfer Kaya ve Dilan Kod, Şemse Kılıç’ın ise başka bir Yunan Konsolosluğuna ait Kalenderisist isimli subayın kullandığı arabaya bindiklerini, hatta araca biner iken Dilan Kod, Şemse Kılıç’ın bu duruma itiraz ederek silah çektiğini, kendisinin de bu duruma müdahale ederek Şemse Kılıç’ı sakinleştirdikten sonra Kenya’nın başkenti Nayrobi’deki Havalimanına kendi arabaları önde diğer araba arkada gittiklerini, kendisinin bulunduğu aracın Havalimanı güvenlik kapısından geçtikten sonra kendilerini takip eden diğer aracın güvenlik tarafından Havalimanına sokulmadığını, kendisinin bulunduğu aracın uçağın kapısına kadar gittiğini, kendisinin arabadan inerek uçağa bindikten sonra sarışın, uzun boylu bir görevli tarafından karşılandığını, kendisine İngilizce olarak hitap edildiğini, uçağın içine girdikten kısa bir süre sonra bayıltıldığını, bir süre sonra ayıldığında Türk görevlilerin uçakta bulunduğunu gördüğünü ve yakalandığını anladığını bana bir çok kez anlattı.

Reklam
Reklam

“KCK –ERGENEKON BAĞLANTISI VAR MI?" SORUSU

Sorguda, ‘Ergenekon yapılanması ile PKK/KCK arasında şahit olduğunuz bağlantılar hakkında bildiklerin nelerdir?’ diye sorulan Dündar, Sabri Ok ile Ergenekon arasında bağlantı olduğunu düşündüğünü söyledi.

“SABRİ OK’UN, ERGENEKON İLE BAĞLANTILI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"

2005 yılında Sabri Ok’un cezaevinden çıktıktan sonra Ağrı ili Eleşkirt ilçesinde askerlik yaptığını belirten Dündar. “Askerdeyken ben bir kere ziyaretine gitmiştim. Burada yaptığım ziyarette Sabri Ok’un yakın arkadaşlarından ve sürekli kendisini ziyaret eden ismini şu an hatırlamadığım bir şahıs bana ‘Sabri Ok’un askerlik görevini yaparken Jandarma İstihbaratından Zeki ya da Zekeriye isimli bir binbaşı ile sürekli temas halinde bulunduklarını, Sabri Ok’un askerlik yaptığı dönemde iki askerin kendisini koruduğunu’ anlattı. Daha sonra askerliği bittikten sonra Sabri Ok’un örgüt içerisinde hızla yükselerek Avrupa sorumluluğuna geldiğini ve Abdullah Öcalan tarafından da Sabri Ok’ un örgüt içersinde korunduğunu ve bir keresinde Abdullah Öcalan’ın, ‘benim Türkiye temsilcim’ dediğini hatırlıyorum. Dolayısı ile Sabri Ok’un Ergenekon yapılanması ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum. Yukarıda da ifademde anlattığım gibi Sabri Ok ile Hatice Korkut isimli şahıslar 2006 yılı sonlarında hava yolu ile çok rahat bir şekilde Kuzey Irak’a PKK’nın kamplarına gittiğini şahit oldum.

Reklam
Reklam

AVUKAT İRFAN DÜNDAR’IN İFADESİ

890 sayfalık iddianamede, hakkındaki soruşturma halen devam eden avukat İrfan Dündar’ın ifadesinin tamamı yer aldı.

“KIVRIKOĞLU’NUN KURDUĞU KOMİSYON ÖCALAN’LA GÖRÜŞTÜ"

1999 yılında Abdullah Öcalan’ın yakalanması sonrasında yargılama süreci ve devamında soruşturma komisyonu adı altında Resmi bir komisyon kurulduğunu anlatan Dündar, “Kurulan bu komisyon Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun görevlendirdiği ve kurduğu komisyondur. Bu komisyon Abdullah Öcalan ile 2001 yılının Eylül ayına kadar görüştü. Bu komisyon içerisinde benim bildiğim kadarı ile ağırlıklı olarak Asker kökenli görevliler bulunuyordu. Bu komisyonun ile Abdullah Öcalan arasında yapılan görüşmelerde PKK örgütünün silahlı militanlarının büyük bölümü Kuzey Irak’a çekilmesi ancak 500 kadar militanın Türkiye sınırları içersinde kalması konusunda anlaşmaya varıldı. 500 militanın Türkiye’de kalmasını da Abdullah Öcalan bana yapmış olduğumuz görüşme esnasında kendisine askeri yetkililer tarafından 500 PKK militanının Türkiye’de kalmasının teklif edildiğini, kendisinin de tamamının Türkiye sınırları dışında kalması gerektiğini ancak bunun Askeri yetkilerce kabul edilmediğini gerekçe olarak kendisine Askeri yetkililerce Türkiye sınırlarının tamamı silahlı PKK militanlarından arındırırsak bu bölgelere diğer terör örgütleri tarafından ele geçirilebilineceği ve bölgenin kontrol edilemeyeceğinin kendisine söylediğini ifade etti" dedi.

Reklam
Reklam

“ECEVİT ADINA EMRE TANER GÖRÜŞTÜ"

Dündar’ın ifadesi şöyle devam ediyor:

“Bu dönemde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in talimatı ile bir sivil görevli kendisinin Başbakan adına geldiğini ve görüşmek istediğini söylüyor, bu şahıs ile bir kez görüşme yapılıyor, bu görüşmede bu sivil şahıs Abdullah Öcalan’a Kürt sorununun çözümü noktasında talepleriniz nedir diye bir liste veriyor, bu liste daha sonra Abdullah Öcalan tarafından yaptığımız görüşmede bize verildi ve bizde kuryeler aracılığı ile Kırsal alana örgüte gönderdik. Daha sonra Kırsal alandan gelen cevabı biz tekrar Abdullah Öcalan’a ilettik. Biz daha sonra öğrendiğimiz kadarı ile Abdullah Öcalan ile Başbakan adına görüşen sivil şahsın dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Emre Taner olduğunu öğrendik. 2005 yılından sonra Ahmet Türk ve Sırrı Sakık aracılığı ile MİT’te görevli ismini AFET olarak bildiğim ve Müsteşar yardımcısı konumundaki bayan şahıs ile görüşmeler başladı. Sabri Ok askerlik görevini tamamladıktan sonra Abdullah Öcalan’ın talimatı ile BDP’nin Türkiye temsilcisi olduktan sonra Sabri Ok üzerinden görüşmeler devam etti ve bu süreçte Abdullah Öcalan muhatap alınmadığı için belli zamanlarda ateşkes ilan edildi ama net bu sonuç alınamadı. Bu görüşmelerin tamamını bahsettiğim şahıslar MİT görevlileri ile yaptı."

Reklam
Reklam

Dündar’ın Öcalan-MİT görüşmeleri ile ilgili ifadesi şöyle devam etti:

“2008 yılında ise Abdullah Öcalan ile kendisi tarafından Heyet olarak tabir edilen Devlet görevlileri ile görüşmeler başladı, bu süreçte yeniden ateşkesler başladı ve bu görüşmeler 2011 yılında terör örgütü tarafından gerçekleştirilen Silvan saldırısına kadar devam etti ve bu olaydan sonra görüşmeler kesildi. Bu süreç de MİT başkanı Emre Taner ve MİT de görevli PKK uzmanı olarak bilinen Afet Güneş ile OSLO görüşmeleri olarak bilinen paralel görüşmeler olarak adlandırılan, PKK’nın kırsal alanında faaliyet yürüten Üst düzey örgüt mensupları olan Sabri Ok, Adem Uzun, Mustafa Karasu, Zübeyir Aydar, Nuriye Kespir ile toplam 12 adet değişik yer ve tarihlerde görüşmeler yapıldı. Hatta bu görüşmelerin bazılarına ait ses kayıtları basına sızdı benim bildiğim kadarı ile basına sızdırılan ses kayıtlarının Mustafa Karasu tarafından yapılmış olabileceğini tahmin ediyorum. Bu süreçte Abdullah Öcalan kendi yazdığı protokolleri kendisi görüşen heyete verdi ve bu protokollere heyetin pozitif baktığını söyledi. Ancak bu protokolleri heyet örgütün kırsal alanına gönderdikten sonra örgütün kırsal alanı bu gönderilen protokollere Abdullah Öcalan’ın dışında ÖZ Savunma birliklerinin kurulması yani silahlı militanların Demokratik Özerkliğin kabul edilmesi ile birlikte doğu ve güney doğu illerinde Askeri güç olarak görevlendirilmesi ve anadilde eğitim konuları eklendikten sonra Devletin kabul edemeyeceği, bu şartlar karşısında görüşmeler tıkandı ve bu olaylardan sonra Asker ve kamu görevlilerinin PKK tarafından kaçırılması ve Silvan saldırısı ile bu süreç sona erdi. Bu süreç devam ederken Abdullah Öcalan’a görüşme heyetinin başkanı olan Sabri Ok tarafından PKK örgütünün kırsal alanının istek, görüş ve önerilerinin yazılı olduğu bir metin gönderiliyordu Abdullah Öcalan kendisine gönderilen aynı sayfanın arkasına kendi istek ve görüşlerini yazarak MİT görevlilerine veriyordu ve bu şekilde görüşmeler devam ediyordu."

Reklam
Reklam

KCK’NIN ALTI BAŞLIKTAKİ FAALİYETLERİ

890 sayfalık iddianamede KCK’nın faaliyet alanları şema şeklinde anlatılıyor. Şemaya göre KCK, ‘İdeolojik Alan Merkezi’, ‘Siyasal Alan Merkezi’, ‘Sosyal Alan Merkezi’, ‘Halk Savunma Alan Merkezi’, ‘Ekonomik Alan Merkezi’, ‘Önderlik Komitesi’ adları altında 6 şekilde faaliyet gösteriyor.

46 MADDELİK KCK ANAYASASI

İddianamede yaklaşık 20 sayfadan oluşan 46 maddelik KCK anayasası da yer aldı.

İddianamede KCK anayasasının ardından şu değerlendirme yapıldı; “Sanal devletin başında Abdullah Öcalan’ın bulunduğu, ana hatlarıyla hangi ülkede yaşarsa yaşasın bütün Kürtlerin aynı zamanda KCK vatandaşı olabileceği, yasama, yürütme ve yargı erklerinin bulunduğu, bu erklere bağlı ünitelerin aldığı kararları Abdullah Öcalan’ın ve yasama organı olan KONGRA-GEL ‘in karaları ile uyumlu olmak zorunda olduğu, vatandaşlığa kabul ve ihraç işlemlerinin düzenlenip vergi mükellefiyetinin getirildiği, üç kısımdan oluşan bir yargı düzeni planlandığı ve halkın kendi sorunlarının “Halk Mahkemeleri" adı altında oluşturulan yapılarla çözüleceği, silahlı faaliyetlerin de “Meşru Savunma Hükümlülüğü" adı altında düzenlendiği tespit edilmiştir"

ASRIN HUKUK BÜROSUNUN KCK İÇİNDEKİ YERİ

Davadaki bazı sanıklarının kurucusu olduğu Asrın Hukuk Bürosu ile ilgili de bölümün yer aldığı iddianamede, “Yapılan soruşturma sonunda şüpheli avukatların bir araya gelerek örgütsel faaliyetlerini gizlemeye çalıştığı Asrın Hukuk Bürosunun, KCK Yürütme Konseyi Başkanlığına bağlı KCK Önderlik Komitesi bünyesinde faaliyet gösteren örgütsel yapı içerisinde yer aldığı belirlenmiştir" denildi.

ÖCALAN’IN TALİMATLARINI AVUKATLAR İLETTİ

İddianamede, KCK bünyesinde faliyet gösteren Asrın Hukuk Bürosu Avukatlarının, terör örgütü lideri Öcalan ile İmralı Cezaevinde yaptığı görüşmeler sonrasında, görüşmelerde geçen diyalogların “Görüşme Notları" ve “Gözlem Notları-Ek Notlar" şeklinde metne çevrilerek oluşturdukları illegal/kapalı haberleşme ağı üzerinden üst düzel örgüt mensuplarına ilettiği anlatıldı.

GÖRÜŞME NOTLARI 4 FARKLI ŞEKİLDE HAZIRLANIYOR

Öcalan ile avukatları arasında İmralı Cezaevinde gerçekleştirilen görüşmeler sonrasında 4 çeşit “Görüşme Notunun" düzenlendiğinin belirtildiği iddianamede;

1-İmralı Cezaevi Yönetimince görüşmeler sırasında yapılan kayıtların Bilir Kişi tarafından, Avukatlar ile Öcalan arasında karşılıklı diyalog şeklinde düzenlenen “Ses Kaydı Çözüm Metni" şeklinde düzenlendiği,

2-Görüşme yapıldıktan sonra Asrın Hukuk Bürosunda avukatlar tarafından, Avukatlar ile Öcalan arasında karşılıklı diyalog şeklinde metne çevrildiği ve çevrilen bu metnin “Görüşme Notlarının 1. Hali" olarak isimlendirildiği,

3-Avukatlar ile Öcalan arasında karşılıklı diyalog şeklinde düzenlenen Görüşme Notlarının 1. Halinden Avukat konuşmalarının çıkartıldığı, Öcalan’ın konuşmaları olarak düzenlendiği ve kısmi değişikliklerin yapıldığı halinin “Görüşme Notlarının 2. Hali" olarak isimlendirildiği

4-Avukat konuşmaları çıkartılarak Öcalan’ın konuşmaları şeklinde düzenlenen ve içeriğinde kısmi değişiklikler yapılan Görüşme Notlarının 2. Hali üzerinde çeşitli değişiklikler yapılarak basında yayınlanan halinin “Görüşme Notlarının 3. Hali veya Basın Metni" olarak isimlendirildiği tespit edilmiş...

HAFIZASINDA TUTABİLME ÖZELLİĞİNE BAKILMIŞ

İddianamede Öcalan ile haftalık görüşme yapmaya gidecek avukatların, görüşmeleri hafızasında tutabilme özelliklerine bakıldığına da dikkat çekildi.

İMRALI’DAKİ DİĞER HÜKÜMLELER ARACILIĞIYLA ÖCALAN’IN TALİMATLARI KAYITSIZ AVUKATLARA İLETİLİYOR

Soruşturma kapsamında e-posta adreslerine yönelik yapılan teknik takipler neticesinde Öcalan ile görüşme yapan avukatlarının görüşmelerinin cezaevi yönetimi tarafından kayıt altına alındığının anlatıldığı iddianamede, “İmralı Cezaevinde hükümlü olarak kalan diğer hükümlülerin avukatlar ile yaptıkları görüşmelerin ise kayıt altına alınmadığı, bu nedenle adaya gidecek avukatların cezaevinde kalan diğer hükümlüler ile yapacakları görüşmeler ile ilgili hangi avukatın hangi hükümlü ile görüşeceği konusunda önceden ayarlama yapıldığı ve cezaevinde bu hükümlüler ile görüşmeler yapılarak Öcalan’ın talimatlarının kayıt altına alınmadan diğer hükümlüler aracılığı ile avukatlara daha sonra da avukatlar tarafından terör örgütünün üst düzey yöneticilerine aktarıldığı tespit edildi" ifadesi kullanıldı. İddianamede, bu durumun fark edilmesi üzerine cezaevi müdürlüğü tarafından diğer mahkumların da avukatları ile yaptığı görüşmeler kayıt altına alınmaya başlandığı belirtildi. (DHA)

Anahtar Kelimeler: