(TürkiyeF1.com) - Monte Carlo, pilotların turların sadece yüzde 50'sinde maksimum hız yapabildiği bir yarış olduğu için Monaco motoru ön plana çıkaran bir pist olarak görülmüyor. Bununla birlikte pist, RS26'dan en iyisini beklemek için aşılması, üstesinden gelinmesi gereken çok sayıda engel ihtiva ediyor. İnişli çıkışlı yüzey, aşırı devirlerde çalışan motorlar için gerçek manada risk taşıyor. Performans açısından bakıldığında, yavaş virajlardan en avantajlı şekilde çıkmak için, iyi bir torkla giden bir motorun olması çok önemli.
Takımlar düşük hızda motordan en iyi şekilde faydalanmak ve hızlanmayı optimize etmek için pistte birbirine yakın değerlerde vitesler kullanıyor. Kaydedeğer düzlüklerin olmaması motoru soğutmayı zorlaştırırken, özellikle kısa vites aralıkları, göreceli olarak daha yavaş bir şekilde hareket etse bile aracın sık sık yüksek devirlerde çalışmasına yol açıyor.
Bu durum tabii olarak aracın etkin şekilde soğutulması bakımından bir problem teşkil ediyor. Takımlar bazen motorun aşırı ışınmasının önüne geçmek için araç kasasında havalandırma boşlukları açmak zorunda kalıyor. Tüm bunların yanı sıra Monaco, aerodinamik etkisini tüm diğer unsunların arkasında bırakan bir pist özelliği taşıyor.