ABD merkezli kredi derecelendirme şirketi Moody's, Türkiye'nin notunu bir derece yükseltti.
Yapılan artış, Moody's açısından Türkiye'nin yabancıların yatırım yapmasına uygun bir ülke konumuna geldiği anlamına gelmiyor.
Kuruluş, bireysel emekliliğin teşviki ile enerji, madencilik ve otomotiv sektörüne ilişkin son yasal düzenlemelerin kredi notundaki artışta etkili olduğunu belirtiyor.
Moody's uluslararası ekonomi ikliminde güçlüklerin arttığı ve yurtiçi üretimin üretimdeki artış hızının düştüğü bir sırada Türkiye'nin kamu maliyesinin direncinin arttığı.
Moody's, Türkiye'nin borç yükünü azaltma çabalarının bu olumsuzluklardan önemli oranda etkilenmeyeceği kanaatini dile getiriliyor.
Moody's uzmanları 2008-2009'daki krizden sonra Türkiye'nin mali yapısındaki kötüleşmenin kısa süreli ve küçük ölçekli olduğu gözlemi aktarılıyor ve bunun iyimserlik için bası nedenler oluşturduğu ifade ediliyor.
Türkiye'de hükümetin bütçede faiz dışı fazlalarını gelirlerdeki artıştan ziyade harcamalardaki kesintilerden elde ettiği tespiti yapılıyor.
Moody's bu gelişmenin ekonominin son iki yıl içinde büyük büyüme kaydettiği sırada yaşandığını belirtiyor.
Kredi derecelendirme kuruluşunun değerlendirmesinde Türkiye'deki devlet harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya oranı olarak yüzde 40,1'den yüzde 37'4 gerilediği, bunun yanında, kamu gelirlerinin aynı süre içinde GSYİH'ye oran olan olarak yüzde 34,2'den yüzde 36,1'e yükseldiği söyleniyor.
Moody's, bundan sonraki dönem için çizdiği kötümser senaryoya göre, faiz dışı bütçe dengesi ve faiz maliyetleri tahminlerinden kötü olsa bile, Türkiye'nin iki yıllık görünümünde borç yükünün çok küçük bir oranda azalacağını varsaydığını söylüyor.
Moody's, Türkiye'nin 2011'deki GSYİH'ya oranı olarak yüzde 39,4 olan borç oranının aslında Ba1 eşiği olan yüzde 54,6'nın çok altında ve Baaa3'ün yüzde 38,5'lik eşiğine uygun olduğu söyleniyor.
Moody's değerlendirmesinde, Türkiye'nin, ihracat içindeki ithalat girdi oranın yüksekliği, düşük tasarruf oranı ve parlak olmayan döviz rezervleri gibi "harici zaafiyetler"i gidermek için politikalar izlediği ve kredi derecesini arttırma kararının bir nedeninin de bu politikalar olduğu söyleniyor.
Moody's, ihracat içindeki ihtal mal payının düşürülmesi için atıldığını söylediği adımlara örnek olarak Nisan ayında enerji, otomotiv ve madencilik alanındaki ara mal üretimi ile ilgili teşvik programını gösteriyor.
Moody's, teşvik paketinin ithal girdisinin azaltılmasının yanında yabancı yatırımları çekecek bir iklim de oluşturabileceğini ifade ediyor.
Kredi derecelendirme kuruluşu, bunun cari-muhasebeli bir finansmana kaynağı oluşturacağını da ifade ediyor.
Moody's, hükümetin, bireysel emeklilik düzenlemelerinin teşvik için 13 Haziran'da yaptığı yasal düzenlemenin de kredi notu artışında etkili olduğunu belirtiyor.
Moody's bu gibi politikaların, Türkiye'yi yabancı kreditörler ile kurumsal yatırımcıların değişken risk algılamalarının olumsuz etkilediğine maruz bırakan iç tasarruf oranını düşüklüğünün zaman içinde giderilmesine önayak olacağını belirtiyor.
ABD merkezli kredi derecelendirme şirketi, dış borç ödemelerinin döviz rezervine oranını ifade eden EVI'nin Ba1 kredi derecesinin 66,2 ve Baa3 derecesinin 55,8 olan eşiklerinin çok üzerinde bir seviyede, 173,8 olduğunu da ifade ediyor.
Moody's yaklaşan döneme baktığında, cari bilanço açığının aralarında bulunduğu dış-zaafiyetlerin kendisini daha az gösterir olduğunu, gerçek dış zaafiyetlerle ilgili durumun da aslında esas alınan verilerin işaret ettiğinden daha iyi olabileceğini belirtiyor.
Ekonomin büyüklüğü ve dinamizminin de dikkate alındığı ama derece iyileştirme kararında belirleyici olmadığı söyleniyor.
Ekonominin çok yönlülüğünün Türkiye'deki işleyişin güçlü yanlarından biri olduğu ve AB'ye ticaret bağımlılığının azaldığını ifade eden Moody's, bu azalmanın, Euro Bölgesi'ndeki makro-ekonomik stresin daha da şiddetlenmesi halinde, Türkiye'ye ilave ilave şok-emme kapasitesi sunacağı tespitini yapıyor.
Bankacılık söktörünün iyi sarmayeleştirilmiş yapısının da kredi derecesini desteklediği söyleniyor.
Büyüklüğü ve dinamizmiyle, Türkiye'nin, Avrupa ve Ortadoğu'da nüfuzu olan ve dikkate alınmaya değer bir ekonomik güce sahip olduğunu belirten Moody's öte yandan Türkiye'yi rahatlıkla yatırım yapılabilir ülkeler arasında görmüyor.
Moody's, Türkiye'nin yatırım için uygun olarak görülmesi için ödemeler dengesi şoklarına direncini yükseltmesi gerektiğini söyleyip, dış kreditör ve/veya kurumsal yatırımların Türkiye'ye yönlendirdikleri paraların düzeyindeki ani düşüşlere olan hassasiyete dikkat çekiyor.
Cari bilanço açığının azaltılması, döviz rezervinin yükseltilmesi ve/veya özel sektörün dış borçlanmasının azaltılması yönünde atılacak adımların da kredi derecesinin yükseltilmesine yol açabileceği belirtiliyor.