Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's geçtiğimiz Cuma günü sürpriz bir kararla Türkiye'nin kredi notunu teknik olarak "yatırım yapılamaz" olarak adlandırılan Ba3 seviyesinden "yüksek derecede spekülatif" olarak adlandırılan B1'e düşürdü.
Bir sonraki kararının yönü konusunda sinyal niteliği taşıyan "görünüm" ise negatife çevirildi.
Bir ülkeye ait kredi notu, o ülkenin dış borcunu ödeyememe riskini yansıtarak yabancı yatırımcıya bilgi vermeyi amaçlar.
Bu notu veren şirketlerin esas amacı da verdikleri tavsiyeler doğrultusunda para kazanmaktır şüphesiz.
Dolayısıyla doğru ve tarafsız bir değerlendirme yapmak bilgiyi satan şirketin çıkarları dahilindedir.
Ama bu durum söz konusu kararların siyasal etkilerden bağımsız olacağı anlamına da gelmiyor elbette.
Özellikle de kararı alan şirketler Türkiye'nin attığı iç ve dış politika adımlarından bir endişe duyuyorsa bu durum ister istemez olumsuz algıyı besleyip daha karamsar kararlar verilmesine sebep olabiliyor.
Aşağıdaki tablo Türkiye'nin içinde bulunduğu B1 kategorisindeki ülkeleri, bir üzerimizdeki Ba3 ve bir altımızdaki B2 seviyesindeki ülkelerle karşılaştırıyor.
Derece
Kamu Borcu/GSYH
Cari Denge/GSYH
Dış Borç/Rezerv
Dış Borç/GYSH
Güney Afrika
Ba3
56
-3.4
3.5
47
Portekiz
Ba3
121
-0.6
17.3
198
Kazakistan
Ba3
18
0.6
5.9
93
Mac**a**ristan
Ba3
71
0.5
5
95
İtalya
Ba3
130
2.6
15.7
117
Domi**n**ik Cumhuriyeti
Ba3
37
-1.4
2.9
27
Bangladeş
Ba3
33
-2.8
1
12
Rusya
Ba3
15
7
1
29
Romanya
Ba3
37
-4.5
2.7
47
Fiji
Ba3
50
-5.9
0.9
18
Bolivya
Ba3
51
-4.7
1.7
25
Türkiye
B1
32
-3.6
6.2
58
Arnavutluk
B1
71
-6.3
2.6
62
Kosta Rika
B1
54
-3.2
3.5
49
Yunanistan
B1
188
-3.4
64.2
211
Honduras
B1
40
-4.2
2
38
Ürdün
B1
96
-7.4
0.9
33
Karadağ
B1
74
-18.5
3
65
Arjantin
B2
63
-5.4
4.59
54
Kamboçya
B2
32
-10.5
1.10
54
Mısır
B2
93
-2.4
2.6
39
Nikaragua
B2
38
-1
5.5
88
Papua Yeni Gine
B2
36
23.5
10.4
85
Sri Lanka
B2
78
-3.2
8.3
59
Tunus
B2
70
-11.2
6.6
86
*Kamboçya, Fiji, Nikaragua ve Papua Yeni Gine için dış borç verisi 2017 yılına aittir. Diğer bütün veriler 2018 yılına aittir.
Tablodan sözkonusu kararın çok da objektif olmadığını net olarak görebiliyoruz.
Kamu borcunun GSYH'ya oranını incelediğimizde B1 grubunda en düşük kamu borç oranı bizde iken Ba3 grubundaki ülkelerin de büyük çoğunluğundan daha iyi durumda olduğumuzu görüyoruz.
Öte yandan dış borcumuzun yumuşak karnımız olduğuna bir kera daha şahidiz.
Tabloda son üç sütun dış borçtan kaynaklanan kırılganlıkları göz önüne seriyor.
Cari açık oranı, dış borcun rezervlere oranı ve dış borcun GSYH'ya oranına baktığımızda yeni dahil olduğumuz B1 grubunda bile bizden daha iyi durumda ülkeler olduğunu görüyoruz.
Öte yandan üzerimizdeki Ba3 grubunda bizden daha kötü istatistikleri gözlemlemek de mümkün.
Bu noktada kritik olan husus söz konusu kararın kendi kendini besleyen bir felaket tahminine dönüşmesini engellemektir.
Bir örnek ile anlatalım: Diyelim ki ufak bir iki şikayetle doktora gittiniz ve bazı tahliller yapıldı.
Ancak laboratuvarda tahlil sonuçları başka bir hasta ile karıştı ve doktorunuz size çok ciddi bir hastalığınız olduğunu ve hatta fazla ömrünüz kalmadığını söyledi.
Bu durumda iki senaryo düşünebiliriz.
Birincisi, aldığınız felaket haberi ruh sağlığınızı öyle olumsuz etkiler ki bağışıklık sisteminiz çöker ve sırf bu haber sonucunda mevcut şikayetleriniz ciddileşir ve gerçekten ölümle burun buruna gelirsiniz.
İkincisi tahlil sonuçlarını sorgular, başka bir laboratuvarda tekrar test yaptırır ve o kadar da kötü durumda olmadığınızı ispat edersiniz.
Yukarıdaki karşılaştırmalı tabloyu bu örnekte bahsedilen ikinci tahlil sonucu olarak düşünebilir ve durumumuzun Moody's'in bize layık gördüğü seviyeden daha iyi olduğunu söyleyebiliriz.
Zaten Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kaleme alınan cevap mektubu da bu hususları vurguladı.
Ancak mevcut istatistiklerden çok güçlü çıkarımlar yapmadan önce iki noktanın altını çizmek lazım.
Birincisi, söz konusu tablo tahlillerin sadece bir kısmını gösteriyor.
Kurumsal bağımsızlık ve serbest piyasa koşulları gibi ölçümü zor olan ama bir o kadar da hassas ve önemli olan kavramlar bu tabloda yok.
İkinci olarak mevcut tablo ister istemez geriye dönük istatistikleri gösteriyor oysa ki Moody's ileriye yönelik tahminlerinden yola çıkarak karar alıyor.
Bu noktada yapmamız gereken iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmak ve yapılan eleştiriden yapıcı dersler çıkarmaktır.
Enflasyonla mücadele konusunda Merkez Bankası'nın siyasi otoriteden bağımsız bir kararlılıkla istikrarlı adımlar atması, maliye politikasının temkinli adımlarla para politikasına destek vermesi önemlidir.
Bu şekilde, enflasyonun fiyat seferberlikleri ile değil "bedeli ödenerek" yani düşük büyümeye razı olarak indirilmesi serbest piyasa algısının tekrar güçlenmesine yardımcı olacaktır.
Fiyat istikrarının sağlanması ise dolarizasyonu doğal yollardan engelleyerek piyasaya müdahale olarak algınalabilecek irili ufaklı alternatif tedbirleri gereksiz kılacaktır.