Mucize Doktor konusu nedir, oyuncuları kimler? Mucize Doktor hangi yabancı dizi uyarlaması?

Fox'un yeni sezondaki iddialı dizisi Mucize Doktor 1. bölümüyle ekrana geldi. Otizmli genç doktor Ali Vefa'nın hikayesini anlatan Mucize Doktor, dünyaca ünlü bir diziden uyarlandı. Peki Mucize Doktor'un oyuncu kadrosunda hangi isimler var? İşte Mucize Doktor dizisi genel konusu, oyuncular ve rollleri.

Yapımını MF Yapım, yapımcılığını Faruk Bayhan’ın üstlendiği, yönetmen koltuğunda Yusuf Pirhasan’ın oturduğu ve senaryosunu Pınar Bulut ile Onur Koralp’in uyarladığı Mucize Doktor, 1. bölümüyle 12 Eylül Perşembe akşamı Fox TV'de ekrana geldi.

Genç oyuncu Taner Ölmez'in başrolde yer aldığı Mucize Doktor'un kadrosunda; Onur Tuna, Murat Aygen, Sinem Ünsal, Özge Özder, Hazal Türesan, Bihter Dinçel, Fırat Altunmeşe, Hayal Köseoğlu, Korhan Herduran ve Reha Özcan gibi isimler de rol alıyor. Mucize Doktor dizisi dünyaca ünlü The Good Doctor dizisinden uyarlandı.

MUCİZE DOKTOR DİZİSİ KONUSU
Savant sendromlu deha Ali Vefa’nın en büyük hayali doktor olmaktır. Engeline ve karşılaştığı bütün önyargılara rağmen tıp fakültesini bitirmiş, stajını tamamlamış ve geriye sadece ihtisas yapmak kalmıştır. Yaşadığı taşra şehrinden ayrılır ve manevi babası Adil Erinç’in Başhekimi olduğu İstanbul Berhayat Hastanesi’nde Cerrahi Bölüm Asistanı olarak işe başlamak üzere yola çıkar.

Ama havaalanında meydana gelen bir kaza Ali’yi hayatının en önemli toplantısına geç bırakır.

Aynı sıralarda hastane yönetim kurulu toplanmış, Ali’nin işe alınıp alınmayacağını tartışmaktadır. Adil hariç kimse otizmli birinin doktor olabileceğine inanmaz. Ve Ali, saatlerce geç kalarak, korka korka, kendisine acımayla, inançsızlıkla bakan yönetim kurulunun karşısına çıkar…

Önyargılar kırılabilir mi?

Hayaller gerçek olabilir mi?

MUCİZE DOKTOR'DA KİM HANGİ ROLDE OYNUYOR?
TANER ÖLMEZ (ALİ)

20'lerinin ortasında, cerrahi asistanı, otistik savant. Dahi ama iletişim kurmakta zorlanan Ali'nin çocukken hayatında değer verdiği bir tavşanı, bir de onu her şeyden koruyan abisi vardı. Fakat babası, Ali'yi evlatlıktan reddetti. Kimsesiz kalan Ali, onu sahiplenen Adil Hoca sayesinde hayata tutundu. Abisine verdiği doktor olma sözünü de Adil Hoca sayesinde tuttu ve tıp fakültesini birincilikle bitirdi.

Ali, şimdi asistan olarak girdiği hastanede dostluğu, kardeşliği ve aşkı keşfedecek. Dokunduğu her şeye, temas ettiği her yaşama iyilik getirecek; sadece şifa değil, umut verecek insanlara. Kimsesiz, otizmli Ali, kendine tekrar bir aile bulacak ve o koca hastane Ali’nin çevresinde bir aile olacak.

ONUR TUNA (FERMAN)

30'larında, hastanenin yıldız cerrahı. Adil Hoca tarafından yetiştirilmiş. Ukala ve uzak görünüyor ama aslında bir sırrı var. Bu sır yüzünden aslında kalbinin ne kadar yumuşak olduğunu görmüyor kimse. Ferman duygularını bastırıyor. Çünkü cerrahlıkta duygusallığa yer olmadığını bilir; takındığı sert tavır aslında asistanlarının iyiliği içindir.

Herkes ona saygı duyar, biraz da ondan çekinir. Başarılı bir kariyeri ve güzeller güzeli bir sevgilisi, Beliz’i var; daha şimdiden hayalini kurduğu her ne varsa, hemen hepsine sahip. Şimdilik Ali’nin hastaneye alınmasına karşı. Ama gelecekte neler olacağı bilinmez.

SİNEM ÜNSAL (NAZLI)

20'lerinde, cerrahi asistanı, Ali’nin ilk ve büyük aşkı. Empati yeteneği yüksek, bu yüzden fazla bağlanabiliyor. Nazlı hastanenin en gelecek vaat eden cerrahi asistanlarından biri. Bağımlılıksa onun en hassas noktası. Bu konuya en ufak bir tahammülü bile yok. Ailesinde yaşadığı travması yüzünden de erkeklere güvenmekte hep zorlandı.

Güzel ve akıllı bir kız olmasına karşın pek ilişki yaşamadı, hayal kırıklığına uğramaktan korktu, kendini hep korudu. Onun bu zırhını aşmayı ilk başaran Ferman oldu. Nazlı yakışıklı, başarılı cerraha önce hayran, sonra da sırılsıklam aşık oldu. Kendini alamadı, ne olduğunu, başına ne geldiğini o bile anlamadı. Ama Ferman’ın Beliz’le ilişkisini bildiği için platonik takılıyor.

REHA ÖZCAN (ADİL)

50'lerinde, Başhekim, Ali’nin mentoru ve manevi babası. İyi niyetli, babacan bir adam ama fazla korumacı olabiliyor. Otuz seneyi aşan doktorluk kariyerinde sayısız hastayı iyi etmiş bir doktor; literatüre katkıda bulunmuş, makaleleri yabancı dergilerde yayınlanmış bir beyin cerrahı.

Ferman gibi, Tanju gibi nice cerrahi dehalar yetiştirmiş bir hoca. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, hastalarını, çevresindeki herkesi her daim kollayan, kimi hastasının masrafını kendi cebinden ödeyen, kimini de Ali gibi kanadının altına alan bir güzel adam. Tıbbın tek bir kanunu olduğuna, onun da hasta olduğuna inanan, idealist bir başhekim.

MURAT AYGEN (TANJU)

40'larında, cerrahi şefi, genel cerrah, tavrı rahat ama hak ettiği saygıyı görmediğine inanıyor. Türkiye’nin en başarılı genel cerrahlarından biri. Müşterileri hep nüfuzlu, güçlü adamlar veya onların eşleridir; Tanju’nun yükseklerde çok dostu vardır. Ama o hala Adil Hoca’nın gelip onu tebrik etmesini bekler. Bu yüzden de Başhekim olmak ve Adil Hoca’nın yerini almak istiyor. Aslında Tanju, sadece ama sadece, Adil Hoca’nın saygısını istiyor.

HAZAL TÜRESAN (BELİZ)

30'larında. Ferman'ın sevgilisi, hastanenin sahibi. Asıl mesleği avukatlık. Güzel, akıllı ya da zengin olmasına rağmen Beliz alabildiğine alçak gönüllü bir kadın. Dünya kadar parası, yurt dışında aldığı eğitimi, başarılı bir avukat oluşu, bütün meziyetleri onun karakterinin doğal bir parçası, insanlara karşı kullandığı silahlar değil. Asil bir kadın Beliz. Ucuz ukalıklardan, burnu büyüklükten ve her türlü ezici görkemden nefret eder.

ÖZGE ÖZDER (KIVILCIM)

30’ların sonunda. Hastanenin müdür yardımcısı ve Beliz’in üvey annesidir. Beliz’in kullanmadığı bütün o silahları; güzelliği, mevkisini, zekasını hiç çekinmeden kullanır... Bedeli, günahı ne olursa olsun, Kıvılcım muhakkak istediğini alır. En büyük amacı ise Beliz'den kurtulup hastanenin başına geçmektir.

HAYAL KÖSEOĞLU (AÇELYA)

20'lerinde, hemşire, Nazlı’nın ev arkadaşı, güzeller güzeli bir kız ama en yakın dostunu kıskanıyor. Hırslı, güzel, bakımlı, neşeli, flörtöz bir hemşiredir Açelya. Hayatta en rahatsız olduğu şey doktorlar ve hemşireler arasındaki hiyerarşidir. Demir’e, onu ilk kez gördüğünden beri, deliler gibi aşık.

Ve ister istemez hemşire değil de bir doktor olsaydı, Demir’e karşı şansının daha fazla olacağını düşünmeden edemiyor. Nazlı’yı çok seviyor aslında. Ama doktor olduğu, daha güzel olduğu ya da başka bir şey için değil, sadece ama sadece Demir’in kalbini çalmayı başarabildiği için onu kıskanıyor.

BİHTER DİNÇEL (SELVİ)

40’ların başında. Başhemşire, yetkin, asistan cerrahlar için anne figürü, aktif bir kadın ama özel hayatında çekingen biri. Yıllar yılı hastane tozu yuttuktan sonra doktor gibi olmuş artık. Aslında uzun yıllardır içten içe Adil Hoca’ya hayranlık besliyor. Ama çekingen biri olduğu için, ilk evliliğinden çocukları olduğu için, yakışık almaz diye bu hisleri üstüne hiç harekete geçmemiş, geçmiyor.

FIRAT ALTUNMEŞE (DEMİR)

20'lerinde, cerrahi asistan, Ali’ye rakip, şeytan tüylü, milyoner bir ailenin oğlu ama asla elde edemeyeceği bir saygının ve kazanamayacağı bir kalbin peşinde. Demir, Nazlı’ya gizlice aşık. Onu gerçekten bütün kalbiyle seviyor. Ama Nazlı, Ali’yi seçecek ve bu, Demir’e ağır gelecek. Demir, Nazlı’nın kendisi dururken nasıl olup da Ali’yi seçtiğini bir türlü anlamayacak ve bununla bocalayacak. Hastanede asistanlar arasında rekabet başlayınca Demir iyice köşeye sıkışacak.

KORHAN ERDURAN (GÜNEŞ)

20lerinde, erkek hemşire, hastanenin dedikodu gazetesi, neşeli ama ümitsiz bir hayali var. Aslında oyuncu olmak istiyor. Bir de bölüm sekreteri Gülin’i… Güneş, ancak gerçekle yüzleştiğinde ve büyümeye başladığında, Gülin ona bir şans verecek.