CHP Grup Başkan Vekili, Yalova milletvekili Muharrem İnce, Ak Parti’nin sistemi sevdiğini belirterek, "Padişahlık sisteminde taht kavgası olur. Taht kavgasında ise, kardeş katli vaciptir. Dikkat edin hemşehriniz kardeş katline maruz kalmasın" dedi. Oğluna söylediği 3 vasiyetini Kayseri’de ilk kez açıklayan İnce, Genel Bakan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendisinin üstünü çizdiği iddialarına ilişkin, "Ben siyaseti Genel Başkanın eteğinden tutarak yapmadım. AKP’lilerin çok canı çeker benim üstümü çizsin diye. Ama, Genel Başkanımızın AKP’lileri sevindirmek gibi bir derdi olduğunu düşünmüyorum" diye yanıtladı.
CHP Grup Başkan vekili Muharrem İnce, Kayseri’ye gelişinde kentin girişinde partililerce karşılandı. CHP olarak Kayseri’yi önemsediklerini belirten Muharrem İnce, Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve diğer parti yöneticilerinin Kayseri’ye geldiğini, 18 milletvekilininduruşma izlediğini anlattı. İnce, 7 Haziran’da kalabalık heyetle duruşma izlemeye geleceklerini söyledi. Cumhurbaşykanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan ilişkisini kastederek İnce, "Buradan Kayseri basınına şunu söyleyeyim. Bu AKP’liler padişahlık heveslisidirler biraz. Sultanlığı, padişahlığı çok severler. Padişahlıklarda taht kavgası olur. Bu taht kavgasında da kardeş katli vaciptir. Hemşeriniz kardeş katline maruz kalabilir. Dikkat edin Tayyip Erdoğan’ın sağı solu belli olmaz, hemşerinizi katletmesin" dedi.
"AKİL İNSANLAR, BAŞBAKANIN TEBLİĞCİLERİ" Akil İnsanlar İç Anadolu Bölge Heyeti’nin Kayseri’de olmasına da göndermede bulunan İnce, şöyle konuştu: "Akil insanlar buradaymış. Şimdi bunlar ne geziyorlar. Diyorlar ki 75 milyonu ikna edecekler. Madem bu 63 kişinin ikna yeteneği bu kadar güçlü. 75 milyonu ikna edebileceklerine inanıyorlar. Madem ki bunlar Başbakanın tebliğcileri, çözüm mücahitleri. Niye zor olanı seçiyorlar. Neden 75 milyonu ikna etmekle uğraşıyorlar. Kandile gitsinler 2 bin teröristi ikna etsinler bitsin. 2 bin kişiyi mi ikna etmek zor, 75 milyonu mu ikna etmek zor.
Neden 75 milyonu ikna ile uğraşıyorlar. Ben söylesem kızarlar. Başbakan hakaret etti bunlara. ‘Ben Fatih Terim’i de akil insanlara yazacaktım fakat çok meşgul olduğu için yazmadım’ dedi. Peki bugün Kayseri’ye gelenler boş gezenin boş kalfasını mı, bunlar ne iş yapıyor?" İmralı’da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasını çeken teröristbaşı Abdullah Öcalan’la yürütülen çözüm sürecinin bilenlerin 6 kişiyle sınırlı olduğunu öne süren Muharrem İnce, eleştirilerini şöyle sürdürdü:
"Bizim millet olarak aklını kiraya vermiş insanların aklına; bu tür akil insanlara ihtiyacımız yok. Bizim makul, asil ve adil insanlara ihtiyacımız var. Bunu unutmamamız lazım. Yani 2 bin kişiyi ikna edemeyeceksin, 75 milyonu ikna etmek için sokaklara düşeceksin. Tek kanallı televizyonun olduğu siyah- beyaz TRT’yi seyrederken ben daha çocuktum. TV programlarında milleti ikna etmeye çalışan bir profesör vardı. 50 yaşına geldim, 16 sene öğretmenlik yaptım, emekli oldum, miletvekili oldum. O profesör hala milleti ikna etmeye çalışıyor. Ben çocuktum o televizyonlarda profesördü. Bu bir kandırmacadır. Başbakanın yaptığı şudur; Yarın işler ters gittiğinde diyecek ki ‘Ben yapmadım. Akil adamlar yaptı’ Topu onlara atacak, onları günah keçisi yapacak. Bunları söylediğimizde ‘Siz barış istemiyorsunuz’ diyorlar. Barışı kim istemez?
Herkes çözümü, silahların susmasını ister. 75 milyona soralım herkes bunu ister. Biz de barış istiyoruz. Bizim süreçle ilgili itirazlarımız var. Birincisi; kimse bilgi sahibi değil. Başbakan, Abdulah Öcalan, Efkan Ala, Hakan Fidan, Beşir Atalay biliyor. Ne pazarlığı yapılıyor, neler dönüyor, ne verdin bunların karşılığında. Bunları bilmiyoruz. ’12 kanallı bir televizyon verdim, jimnastik saatini arttırdım, bir de eşiyle dostuyla görüşmesini artırdım’ diyor. Sen Başbakan mı, Cumhuriyet Başsavcısı mısın? Başbakan hangi kanundan aldığı yetkiyle yapıyor bunu?
Başbakan bir mahkumun şartlarını iyileştirme hakkını kendinde görüyorsa, başka bir mahkumun şartlarını da kötüleştiriyor demektir." Çözüm süreciyle ortaya çıkan gelişmelere göre silahların susmayıp yer değiştireceğini kaydeden Muharrem İnce, "Bu ’istediğimi vermezsen silahı tekrar kullanırım’ demektir. Bu tür önemli konularda toplumsal uzlaşma aranmalıdır. Parlamentonun yüzde 70-80’i bunu desteklemeli. CHP, MHP yok, ana muhalefet partisi yok. Toplumsal uzlaşma sağlayamıyorsun. Ortada yol haritası yok. Akil insanlar bile ne söyleyeceklerini bilmiyor. Ne pazarlığı bu? Abdullah Öcalan’a özgürlük, Tayip Erdoğan’a başkanlık pazarlığı mı bu. Bunu millet bilmek istiyor" dedi. Muharrem İnce, çözüm süreci ilgili BDP ve AKP’nin kullandığı dilin barış dili olmadığını da öne sürerek, Kayseri Türküsü ‘Gesi Bağları’yla seslendi. İnce, "Gesi balarında dolanıyorum/ yitirdim aklımı Kandil-İmralı hattında yol alıyorum’ Bunların türküsü bu. Onlara şöyle diyeceğiz. Gesi bağlarında 3 top gülüm var / Hey Allah’tan korkmaz sana bana ölüm var. Ölüm varsa bu dünyada zulüm var.
Zulüm varsa meydan var, seçim var yakında sandık var" diye konuştu. CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, gazetecilerin son günlerde Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun ismini çizdiği yönündeki iddiaları sorması üzerine ise vasiyetini açıklayıp, şöyle dedi: "Size, memleketin geleceğini. geldiği durumu anlattım. Siz hala CHP’nin içiyle meşgulsünüz. CHP’nin içiyle ilgilenmenizden çok mutluyum. Partili arkadaşlarım; Basınla benim aramda sohbette araya girmezseniz çok sevinirim. Parti içine gösterdiğiniz ilgiyi keşke, memleketin içine de gösterseniz. Bu partinin gençlik kollarından beri uğraşan kişisiyim. Bu partiye milletvekili olmak için gelmedim. 15 yaşında gençlik kollarındaydım.
26 yaşında ilçe yöneticisiydim. 34 yaşında bu partinin il başkanıydım. Bu parti 99’da baraja takıldığında partinin çelengini sekreterle çaycıyla koyan adamım. Benim oğluma 3 vasiyetim var. Burada ilk kez açıklıyorum. Bir; Elmalık köyümüzdeki bir dönüm araziyi asla satmayacaksın.
Çadır kurmaya yerin olacak. İki, çocuk sayısı üzerinde anlaştık. Söylemem bunu. Baba oğul arasında. Üç; Yalova’da Elmalık köyüne cenazemi partinin seçim otobüsüyle götüreceksin. Genel Başkanımızın bizim üstümüzü çizeceği, ben böyle bir izlenim edinmedim. Siyaseti genel başkanın eteğine tutunarak da yapmadım, halkın vicdanında yaptım.
Genel Başkanımızın böyle bir derdi olsaydı grup başkanvekili seçilmemi engellerdi. Böyle bir derdi olmadığına göre, Parlamentoda onun vekili olduğuma göre, AKP’lilerin çok canı çeker benim üstümü çizsin diye. Genel Başkanımızın AKP’lileri sevindirmek gibi bir derdinin olduğunu düşünmüyorum."