Gezegenimiz, canlılığı ve çeşitliliği ile bizi her zaman şaşırtmaya devam eden heyecan verici, güzel ve büyüleyici bir yer. Muhteşem dağlara, mükemmel yanardağlara, heybetli nehirlere, uçsuz bucaksız çöllere ve çok daha fazlasına ev sahipliği yapıyor. Ancak, doğanın ne kadar tehlikeli olabileceğini hiçbir zaman unutmamamız gerekiyor...
Eğer yeryüzü bizim evimizse, Ölüm Vadisi de bu evin kavurucu sıcaklıktaki fırını. Bu baş döndürücü çölde, bugüne kadar gezegenimizde kaydedilmiş en yüksek sıcaklık görüldü (134 Fahrenhayt derece = 56,7 Santigrat derece).
Ne kadar güçlü biri olduğunuzun bir önemi yok, alev gibi yakan güneş ve Ölüm Vadisi’nin kavurucu sıcaklığı çok hızlı bir şekilde yorulmanıza neden olacak. Su olmadan burada sadece 14 saat hayatta kalabilirsiniz.
Genellikle 120 derece Fahrenhaytın (50 derece Celsius) üzerine çıkan kavurucu sıcağı, zehirli gazlar yayan pek çok aktif yanardağ ve gayzeri ile Afrika’daki Danakil Çölü’nden daha vahşi bir manzara hayal etmek zor.
Çoğu insan muhtemelen bu korkunç yeri “Yeryüzündeki Cehennem” diye tanımlar ancak hâlâ birçok cesur maceraseverin ilgisini çekiyor. Ama unutmayın ki Danakil Çölü’nü tecrübeli bir rehber olmadan tek başınıza gezmeniz kesinlikle yasak.
Washington Dağı’nın zirvesi, yeryüzündeki en hızlı esen rüzgâr rekorunu elinde tutuyor. Burada kaydedilmiş en yüksek hız saatte 203 mil (327 km/saat). Ancak bu bölgede endişe edilecek tek şey kuvvetli rüzgârlar değil - donma sıcaklığı –40 ‘a kadar düşebiliyor ve sürekli yağan kuvvetli kar, Washington Dağı’nı çok tehlikeli bir yer haline getiriyor.
Washington Dağı, çok yüksek olmamasına rağmen (6.288 feet = 1.917 metre) dünyanın en ölümcül zirvelerinden biri. Bu dağın tepesinde bir insanın maruz kaldığı yük, Everest Dağı’nın tepesinde maruz kalınan yükle kıyaslanabilir.
Bu aktif yanardağ, Endonezya’nın Sumatra Adası'nda bulunuyor. Burada sıklıkla binlerce insanı evsiz ve yiyeceksiz bırakan patlamalar oluyor. Yakınlarındaki kasabalar birçok kez tamamen lav ve kül ile kaplandı (2010, 2013, 2014 ve 2015’de).
En son patlama 27 Şubat 2016’da gerçekleşti. Bu püskürme ölümcül bir volkanik gaz bulutunu, kayaları ve külleri 2.500 metre yüksekliğe kadar fırlattı. Ve hiç kimse burada yarın ne olacağını bilmiyor...
Brezilya sahilinin bir yerinde saklı duran bu ada, herkes tarafından dünyadaki en tehlikeli yer olarak tanınıyor. Nedeni ise oldukça basit: Ada, dünyadaki en zehirli yılanlardan biri olan Bothrops ile dolu. Araştırmacılar bu adada metrekare başına yaklaşık beş yılan yaşadığını tahmin ediyor. Bu ölümcül yırtıcılara aniden yenik düşen insanlara dair birçok hikâye var. Bu hikâyelerden biri de, bir yılan tarafından saldırıya uğrayıp ölen bir deniz feneri bekçisiyle ilgili. Bu felaketten sonra Brezilya hükümeti buraya ayak basılmasını yasaklamış.
Burası, ilk bakışta çok güzel görünüyor ama aslında çok tehlikeli. Neden mi? Çünkü burası dünyadaki en zehirli ve saldırgan bitki örtüsüne ev sahipliği yapıyor: Bu parkta yetişen herhangi bir bitkiye temas etmek şiddetli kaşıntı, kızarıklık ve baş dönmesine neden oluyor. Herhangi bir kesik veya küçük bir yara bile tropikal parazitler nedeniyle iltihap kapabiliyor.
Rusya’nın Uzak Doğusu'ndaki Kamçatka Yarımadası’nın da bir Ölüm Vadisi var ve bu vadi, Gayzer Vadisi’nden çok uzak değil. Bu bölgede bulunan yüksek konsantrasyonlu zehirli gazlar, yaşayan her canlı için tehdit oluşturuyor: Bitkiler ve hayvanlar hızlı bir şekilde ölüyor, insanlarda ise kendini kötü hissetme, ateş, baş dönmesi ve üşüme gibi etkileri oluyor.
Okyanusun ortasındaki bu ada cennet gibi gözüküyor değil mi? Ancak Bikini Mercan Adası, bu güzel adayı radyoaktif bir çöle döndüren sayısız nükleer test programına ev sahipliği yapıyordu. Burada yaşayan insanlar evlerini terk etmeye zorlandılar ve bugün bile yaşayan organizmalar için tehlikeli bir halde: Burada kaydedilen anormal seviyedeki radyasyon kansere yol açabiliyor.
Etiyopya’nın Afar Bölgesi’ndeki Erta Ale Yanardağı dünyadaki en tehlikeli yanardağlardan biri. Bölgede sürekli küçük depremler oluyor ve sayısız çatlaklar oluşuyor. Bunun nedeni ise Erta Ale’nin zirvesindeki kraterde iki adet lav gölünün bulunması. Bu göllerin içindeki lavın miktarı sürekli değişiyor ve bu da yeryüzünün yukarı ve aşağı doğru sallanmasına neden oluyor.
Dünya dışından bir yerin manzarası gibi görünüyor olabilir ama aslında bu gerçek üstü fotoğraf, Tanzanya’daki Natron Gölü’ne ait. Göl yüzeyindeki alkali tuz kabuğu o kadar tehlikeli ki temas eden her canlı ölüyor. Bu nedenle bu gölde yüzmek kesinlikle yasak. Zaten gölün yüzeyinden yayılan kuvvetli hidrojen sülfür kokusu, bu muhteşem manzaraya uzun süre hayran bir şekilde bakmanıza izin vermeyecek.