2023 seçimlerine gidilen süreçte adaylar kadar vaatleri de yarıştı, kimi zaman benzer vaatlerde bulunuldu. Son günlerin en dikkat çeken gelişmelerinden biri de 30 büyükşehirde öğretmenlere mülakat yapılacağının açıklanması oldu. CHP lideri Kılıçdaroğlu, bu açıklama üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yüklendi. Memurlara 3600 ek gösterge, yeni evleneceklere evlilik kredisi, gençlere cep telefonu ve bilgisayarda vergi muafiyeti gibi vaatleri hatırlatan Kılıçdaroğlu, döviz kuru, akaryakıt fiyatları, enflasyon rakamları üzerinden iktidarı hedef aldı.
28 Mayıs seçimleri sonrası geçen 100 günü Sözcü'de kaleme aldığı yazıyla değerlendiren Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
"Saray iktidarı seçim öncesi birçok vaatte bulundu, ‘ilk 100 gün'de ne yapacaklarını anlattı, milletten oy istedi. Ancak bir kez daha, verdiği sözleri tutmadı. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Erdoğan, laf kalabalığıyla siyaset yapmak ile meşgul. Meclis zaten tatilde… İlk 100 gün, koca bir hiç ile geçti.
Erdoğan seçimden önce, bizim vaadimizi aynen tekrar etmiş ve “Mülakatı kaldıracağız” demişti. Seçim bitti, Milli Eğitim Bakanı öğretmen atamalarında mülakat yapılacağını açıkladı. Yani bir başka deyişle, torpil ve adam kayırmaya devam edeceklerini söyledi.
– Memurlara 3600 ek gösterge sözü, yıllardır olduğu gibi, yine unutuldu.
– Öğrencilere ücretsiz internet, verilmedi.
– Yeni evleneceklere evlilik kredisi, verilmedi.
– Ev hanımlarına emeklilik hakkı, verilmedi.
– Bağ-Kur'da emeklilik 7.200 güne indirilecekti, indirilmedi.
– Gençlere cep telefonu ve bilgisayarda vergi muafiyeti sözü, tutulmadı.
Bu sözlerin tutulması bir yana, hayat şartları daha da ağırlaştı. Toplumun büyük çoğunluğu asgari ücrete, asgari ücretliler de yoksulluk sınırının altında bir gelire mahkum edildi. Döviz kuru yükseldi, akaryakıt fiyatları tarihi rekorlar kırdı. Enflasyon rakamları, TÜİK verilerinde bile uçuyor.
Tüm bunlar olurken Saray iktidarı istediği bütçeyi çıkardı, istediği kanunu çıkardı, istediği kararnameyi çıkardı, istediği genelgeyi çıkardı. Tüm bunlar olurken hem geçmişte inşa edilmiş değerlerimiz, fabrikalarımız satıldı hem de geleceğimiz ipotek altına alındı. 20 yıllık Saray iktidarı, Türkiye gibi üreten bir ülkeyi, bulduğu borca sevinen, hayatını da borçla idame eden bir memlekete çevirdi. İşte ‘ilk 100 gün'ün özeti budur… Açıkçası aksini de beklememek lazım, ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan bir iktidarın elinden ancak bu gelir."