Mülteci Akademisyenlere Turkuaz Kart

ISPARTA (İHA) – AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, mülteci akademisyenlere turkuaz kart verileceğini ifade...

ISPARTA (İHA) – AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, mülteci akademisyenlere turkuaz kart verileceğini ifade ederek, "Süleyman Demirel Üniversitesi şimdi akademisyenlere ilgili beyin göçünü kullanmaya hazırlanıyor. Yarın ortak akılla Suriye’yi yeniden inşa edeceğiz. Göçmenlere green kart değil ama turkuaz kart vereceğiz. Akademisyenler geldikten sonra ’benim burada durumum ne olacak?’ diye düşünmeyecek. Türkiye’de uzun dönem çalışma hakkı elde edecekler" dedi.Başbakanlık ve YÖK tarafından, başta Suriye olmak üzere bölge coğrafyasından gelen mülteci akademisyenlerin, Türkiye’deki üniversitelerde görev alması için değerlendirme merkezi olarak belirlenen Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) ’Ülkemiz ve Bölgemiz Perspektifinden Mülteciler Sosyal, Kültürel Ekonomik ve Akademik Boyut’ konulu panele ev sahipliği yaptı. Panelde, yükseköğretim sistemi içerisinde ihtiyaç duyulan alanlarda yabancı uyruklu akademisyen faaliyetlerinin arttırılması adına eğitim sistemi hakkında genel bilgiler verildi."BUNDAN KAÇAMAYIZ"SDÜ Lütfi Çakmakçı Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansın açılış konuşmaları bölümünde SDÜ Dış İlişkiler Koordinatörü Haluk Songur, "Suriyeli göçmenlerden 30’una yakını burada oryantasyona aldık. Birkaç gün dinledik. Bizim üniversite ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz iki akademisyenle anlaşma yapmak üzereyiz. Başbakanlık ve YÖK’ün büyük katkılarıyla mülteci konusunda bir katkı sunmak adına Suriyeli akademisyenleri oryantasyona alma görevini üstlenmiş bulunmaktayız" dedi."YÖK’TE CV VERİ BANKASI OLUŞTURULDU"Programın moderatörlüğünü yapan YÖK Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hatipoğlu, akademiysen mülteciler konusunda üçüncü kez toplantı yapıldığını belirterek, "İki hafta önce YÖK’te yapılan toplantılarda çeşitli süreçlerin birleştirilip pek çok sivil toplum kuruluşu desteğini alarak bu faaliyetlerin yürütülmesi için önemli adımlar atıldı. Gelinen noktalar umut verici. Mülteci ifadesi şuanda yaşanan süreçle ilgili doğru bir tabir değil. Kardeşlik, yeniden buluşla daha doğru tabir. O insanların yaşadıkları sıkıntılar dolayısıyla tam ensar sorumluluğunu yerine getirme durumundayız. Sadece acil ihtiyaçların karşılanması değil bizim Suriyeli kardeşlerimizden alabileceklerimiz ve onlara verebileceklerimiz konusunda ortak toplum inşasını dikkate alan bir süreç olarak değerlendirmek gerekiyor. 300 civarında ilahiyat alanında akademisyen kardeşimiz istihdam edilirken teknik alanlarda da istihdamın oluşması için çalışmalar başladı. Şu anda kardeşlerimiz için CV veri bankası var. Kendi ülkesini terk etmiş olan tüm kardeşlerimiz için müracaat edebileceği ve müracaatların değerlendirilerek oryantasyondan sonra akademiyada araştırma kuruluşlarında istihdamına yönelik çalışma başlattık. Şu anda ciddi bir veri akışı söz konusu" bilgisini verdi."GÖÇ DOĞRU YÖNETİLİRSE İYİ SONUÇ ALINABİLİR"Türkiye’de 3 milyona yakın mülteci olduğunu anımsatan Antalya Milletvekili Atay Uslu da, "Suriyeli mültecilerden sonra uygulamalar değişti. Mülteciler için uygulamalar Cenevre Sözleşmesi ile sınırlıydı. Türkiye artık göç konusunda hedef ülke. Çünkü rahat yaşam için göç ediyorlar. Yabancılar ve Göç Kanunu ile ülkemize gelen insanlara sağlık, eğitim imkanı veriyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Avrupa’da geçici koruma konusunda hiçbir yasal düzenleme yok. Oysa biz de Suriyeliler hangi şartlarda ülkemizde kalacak bu durumu hukukla destekledik. Suriyeliler geçici koruma statüsüyle kalıyorlar. 15 milyon poliklinik hizmeti verilmiş. 300 bin ameliyat yapılmış. İnsani yardımın büyük kısım Suriyeliler için yapıyor. Bunu çok iyi yürüttüğümüz için kargaşa yok ama Avrupa’da panik var. Avrupa’nın Aylan bebek ölünceye kadar vicdanı sızlamadı. Avrupa zamanında kapıları açmadığı için yalnızca geçen yıl 5 bin civarında insan Ege’de hayatını kaybetti. Yapılan en son mutabakat külfet paylaşımıdır. Göç doğru yönetilirse iyi sonuçlar alınabilir. SDÜ şimdi akademisyenlere ilgili beyin göçünü kullanmaya hazırlanıyor. Yarın ortak akılla Suriye’yi yeniden inşa edeceğiz. Göçmenlere green kart değil ama turkuaz kart vereceğiz. Akademisyenler geldikten sonra ’benim burada durumum ne olacak?’ diye düşünmeyecek. Türkiye’de uzun dönem çalışma hakkı elde edecekler" dedi."EN ÇOK GÖÇMENİ TÜRKİYE BARINDIRIYOR"SETA Genel Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Muhittin Ataman, Türkiye’nin en çok mülteci barındıran ülke olduğunu dile getirerek, "Bugün itibariyle dünyada 230 milyon sığınmacı var. Siyasal nedenlerle kendi ülkesini terk edip başka bir ülkede yaşamak zorunda kalan ve ülkesine geri dönemeyen 60 milyon insan var. En çok mülteci barındıran Türkiye ilk sırada. Pakistan, Lübnan, birkaç Müslüman ve Afrika ülkesi dünyada en çok mülteci barındıran ülkeler. Bugün itibariyle mültecilik Avrupalı devletlerin eteğini tutuşturan ateş olarak okunuyor. Güvenlik nedeniyle Avrupa bu konuyu önemsemeye başladı. Şu anda Batılıların ilgilendiği Suriye’de ortaya çıkan krizin kendilerini hiçbir şekilde ilgilendirmediğini kabul edip mülteci sorununa taraf olmak istemiyorlar. Aslında Suriye’de yanan ateşin dumanı Avrupa’yı boğmaya çalıştı. Mülteci dalgası Avrupa’yı ciddi siyasal krizle karşı karşıya bıraktı. Çünkü toplumsal dengeler de bozulmaya başladı. İslam karşıtlığı ortaya çıkmaya başladı. Türkiye dahil pek çok rejimle anlaşmaya varmak zorunda kaldılar. Avrupalılara Türkiye gibi ülkelerin bu sorunu çözmesini istiyorlar. Güvenlikçi siyasetlerini terk etmek zorunda kaldıkları için küreselleşen dünyada kendilerinin batı kalesi inşa etme lüksü kalmamıştır" ifadelerini kaydetti."325 BİN MÜLTECİ TÜRKİYE’DE EĞİTİM GÖRÜYOR"MEB Müsteşar Yardımcısı Yusuf Büyük, MEB olarak 2001 yılından itibaren çocukların eğitim öğretim hayatına dahil olabilmesi için gayret gösterdiklerini söyledi. Büyük, "Bu çocuklar eğitim-öğretim sistemine dahil olmazlarsa bu boşluğu birileri dolduracaktı. Ya doktor ya hırsız ya astronot ya terörist olacaklardı. Bir çocuk bir sistem dışında kalamazdı. Eğitimsiz geçen bir anın tedavisi mümkün değildi. Eğitemediğimiz her çocuk Ankara için, Brüksel ve Paris için tehlike oluşturur. Bunun için herkes taşın altına elini koymak zorundadır. Eğitim öğretim çağındaki mülteci öğrenci sayısı 834 bin. Sistem içinde 325 bin öğrenci var. Hiçbir okul müdürü Suriyeli çocuğu geri gönderme yetkisine sahip değil. En kısa sürede Türk öğrencilerle kaynaşma sağlanmak zorunda. Rehber öğretmenler aracığıyla adaptasyon süreci aşılıyor. Kamplarda da geçici eğitim merkezlerinde 80 bin öğrenci ile eğitim öğretime devam ediyor. Burada kendi müfredatları yanı sıra Türkçe öğretiyorlar. Çocuklara yaşadığı travmaları atlattırmak için kamplarda rehberlik hizmeti verdik. Korkunç gerçek 500 bin öğrenci sokakta. Bunları isteme uluslararası fonlardan destekleme ile çekeceğiz" açıklamasında bulundu."ÜÇ YIL İÇİNDE 61 MİLYAR TL’YE İHTİYAÇ VAR"Kalkınma Bakanlığı Temsilcisi Hacı Mahmut Arslan ise, ihtiyaç analizine göre Türkiye’nin 3 yıl içinde mülteciler için ihtiyaç duyduğu yardım miktarının 61 milyar Türk lirası olduğunu belirterek, "Türkiye’nin nüfusu 3 milyon arttı. Bu ihtiyaç miktarı sadece 2018’e kadar olan süreyi kapsıyor. Bu süreden sonra doğal olarak azalacak" dedi.

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

Anahtar Kelimeler: