ANKARA (İHA) - Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, iktidarı ve anamuhalefet partisini sert bir dille eleştirerek, "Hacivat-Karagöz, Kavuklu-Pişekar" benzetmesi yaptı.
Anavatan Partisi Grup Toplantısı, bugün TBMM'de gerçekleştirildi. Genel Başkan Erkan Mumcu, parti grubunda yaptığı konuşmasında, hükümeti ve Başbakan'ı sert bir dille eleştirdi. Dünkü bütçe görüşmelerini bir "tuluat" sahnesi olarak nitelendiren Mumcu, "Dün bütçe müzakerelerini izleyen vatandaşlarımız, televizyonlarının önüne otururken geçmişte yapılan bütçe görüşmelerini de hafızalarında tutarak, Türkiye'nin meseleleri hakkında siyasetçilerinden, milletvekillerinden önemli ufuklar, vizyonlar, çözümler bekledi.
Dün TBMM Genel Kurulu'nda yaşanan manzarayı en azından hükümet sözcülerinin ortaya koyduğu tutumu hiç olmamış kabul etmek, galiba hepimiz için en hayırlısı. Bugün gazetelere baktığınız zaman gördüğümüz şey, dün TBMM'de bir ağız dalaşının yaşanmış olduğu. Hikmetyar'ın önünde diz çöktün mü çökmedin mi? Değiştin mi değişmedin mi? Geliştin mi gelişmedin mi? Adeta bir kişilik testi. Vatandaşın TBMM'ye baktığında görmek istediği şey, gerçekten kendi sesini işitmek. Kendi halini anlatan, kendi vekillerinin kendi davasının peşinde onun hayatını değiştirecek, onun hayatını geliştirecek bir çabanın içinde olduklarını görmek. Yani Başbakan'ın bu süre içinde ne kadar değiştiğini kaç kere değiştiğini dinlemek, görmek üzere televizyonları başında Meclis'i izlemeye başlamadı. Ya da 30 yıldır hiç değişmemiş olmak gibi bir iddiayı 'tencere dibin kara seninki benden kara' gibi bir şey dinlemek için oturmadı. Siyaseti bir iktidar yarışı, hatta bir tür orta oyunu tuluat gibi gösteren sahneler ne yazık ki milletimizin gelecekten umutlarını kırıyor. Oysa millet işsiz olan çocuğu için iş bekliyor. En azından bir işinin olabileceğine dair umut görmek istiyor. Yoksulluğunun bir parça azalacağını görmek istiyor" şeklinde konuştu.
"Bunlar olmamış gibi sayın Başbakan kürsüye çıktı, 'Çözümünüz yok, gelip burada eleştiriyorsunuz' dedi. Burada durmak lazım, hem iktidar koltuğunda oturacaksınız, hem çözümü başkasından isteyeceksiniz" diyen Mumcu, muhalefetin çözümü ortaya koyduğunda ise Başbakan'ın "kesik bir kompleks" içinde duymazdan geldiğini kaydetti. Başbakan'ın kahve üslubuyla konuştuğunu kaydeden Mumcu, "Nedir bu tafra, neyin bedelini istiyorsunuz bu milletten? Sokak ağzı. Sokakta bile garip karşılanacak bir ağız. Bu milletin umutsuzluğunu daha da derinleştiriyor. Olmuyor. Yakışmıyor" ifadelerine yer verdi.
25-30 yıla yakın süredir bütçe görüşmelerini izlediğini, ancak bu kadar basitini görmediğini de belirten Mumcu, "Sanal bir iktidar oyunu oynuyorlar. Bu umursamazlık daha ne kadar gidebilir, onu vatandaşın vicdanına bırakıyorum. Yazıklar olsun. Bu ülke bu Başbakan'ı yoksul sofralarına sessiz sedasız gittiği için sevdi. Başbakan'ın ismi bir dönem efsane olmuşsa, arkasındaki kırk kameraysa yoksul sofralarına gittiği için değil. Şimdi ne yapıyor bu hükümet, yoksul sofralarına kırk kamerayla devletin imkanlarıyla dağıtılan yardımları kendi alicenaplığı gibi sunarak yardım yaptığını göstermeye çalışıyor, ama Putin ile Soçi'de ne görüştüğünü gizliyor. Basireti bağlanmış olmaktan başka bir durumu söz konusu değildir. Bu millet AK Partiyi iktidar yaparken, kimsesizlere sahip çıkacağı için iktidar yaptı. Ama Başbakan kimsesizlere sahip çıkacağı yerde onlarla alay ediyor. Kimi sahip çıkıyor, Bakanları'na. Malatya'da işkence gören çocuklara sahip çıkmak yerine, Bakanı'na sahip çıkıyor. İşte ahlak bu seviyesi bu" açıklamasında bulundu.
"SİZ MASUMİYETİNİZİ YİTİRDİNİZ"
Mumcu, Başbakan Erdoğan'ı Bakanları'nı savunmakla da eleştirerek, kahya-ağa benzetmesi yaptı ve şöyle konuştu: "Kemal Unakıtan'ı savunuyor. Ağasının kahyasına sahip çıkmasında şaşıracak hiçbir şey yok. Çünkü Kemal ağabey aslında Sayın Başbakan'ın kahyasıdır. Devletin her şeyini emanet ettiği yedi emin pozisyonunda oturan kişi, milletin yediemini olması gerekirken kendini oraya oturtan kişinin kahyası olarak iş görüyor.
Daha önce başkaları için kurulan haram sofralarına iştahla oturdular, kalkmak bilmiyorlar. O sofralara oturmak istemeyenleri de türlü çeşitli oyunlarla ilzam etmeye çalışıyorlar. Korkutmaya çalışıyorlar. Sıra birilerine de gelecekmiş onların da damarlarından girecekmiş. Birileri kim, damardan girmek ne, soracağınız hesap ne? Bu güne kadar kimi hesap sordunuz. Sahte kabadayı pozlarına kim inanıyor. Bir yandan bir omzunuzu düşürüp konuşacaksınız imalı sözlerin arkasına saklanarak gözdağı vereceksiniz, İma korkakların dilidir. Ancak korkaklar imayla konuşurlar. Sayın Başbakan korkma açık konuş delikanlı gibi yap, açık konuş. Önce kendi hesabını ver, soracak hesabın varsa da buyur. İktidar elinde yargıya istediğini kadar baskı kurabiliyorsun" değerlendirmesini yaptı.
Mumcu, Başbakan'ın kendisini korkutmaya çalıştığını kaydederek, "Beni korkutamazsın. Yolumuza değiştirecek değiliz. Siz hangi damardan girdiniz, sizin damarınıza girdiler. Önce siz hesap verin. Siz kimseden hesap soramazsınız. Siz Türkiye'de hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Çünkü herhangi bir şeyi değiştirmek için cesaret, kararlılık lazım.
Siz masumiyetinizi yitirdiniz. Mümkün değil kimseden hesap soramazsınız. Biran önce bu işi bırakın. Bu işi yapacaklara bırakın" ifadelerini kullandı.
Hükümetin sosyal güvenlik reformu adı altında 3 kurumu bir araya getirmeyi anladığını belirten Mumcu, "3 sakat kurumu bir araya getirmeyi bir çözüm olarak getiriyor. 3 yanlıştan bir doğru çıkacak. Bunların çözüm anlayışı bu. Hiçbir şey bilmiyorlar. Kalıbımı basarım. 3 yıllık iktidardalar iktidarlarının anayasa değiştirecek gücü var sosyal güvenlik adına yaptıkları tek bir adım yok. Bu arada sosyal güvenlik açıklarına ödenen para 47 katrilyon lira. 3 kurumu birleştiriyorlar. Yanlış. Doğrusunu ben söyleyeyim, siz yapın. Şerefi size ait olsun, ama hiç olmazsa memleket bir beladan kurtulsun. Biran önce ücretten kesilen vergilerin stopaj yoluyla kesilmesinden vazgeçin. Gelir vergileri beyan yoluyla alınsın" dedi.
Mumcu konuşmasında, hükümetin bazı Bakanları ve başta Başbakan'ın yalan söylediğini de ifade ederek, "Enerji Bakanı geliyor, yalan söylüyor. Maliye Bakanı geliyor yalan söylüyor. Başbakan geliyor yalan söylüyor. Bu nasıl bir ahlaktır, bu nasıl bir görgüdür? 70 bin derslik yaptık, 3 yılda diye övünmek ayıp. Hala çocuklar taşımalı eğitimle okula götürülüyor, öğlen eve getiriliyor.
Ne yazık ki Türk öğrenciler, Türk mille eğitimin kendilerine verdiği bilgiyle girdikleri uluslararası sınavlarda en sonuncu çıkıyor. Bu millet geçmişte büyük medeniyetler kurmuş bir millet olarak böyle bir bilgi sınavında sonuncu olacak ne yaptı. Buna razı olabilir miyiz? Böyle bir kifayetsizlikle geleceğimizi nasıl kurabiliriz. Dünyayla nasıl rekabet edebiliriz. Adalet yok diyorsunuz, '19 tane adalet sarayı yaptık' diyor. Helal olsun. Aklınız bu kadar çalışıyor. Türkiye'de hastanelerin tamamını 1 kişilik 2 kişilik odalar biçiminde yapmak mümkün. İnsanlarımızı en mahrem zamanlarında 8-10 kişilik koğuşlara sokmak kader değil. Yapmayacaksınız, kiralayacaksınız. İnşaat için ayrılan ödeneklerinizi 10 yıl otuz yıl vadeli kiralayacaksınız. Okul standardım budur. Adalet Sarayı bina standardım budur, yaşlılar bakım evi standardım budur. 20 yıl 30 yıl süreli kiralayacaksınız. Bakın neler olur" açıklamasında bulundu.
Mumcu konuşmasında, AK Parti'nin CHP gibi bir muhalefeti bulduğunu söyleyerek, CHP'nin laiklik, başörtüsü dediğini AK Parti'nin de buna cevap verdiğini belirtti ve "Karagöz-Hacivat, Kavuklu-Pişekar oynayıp duracaksın. Peki işsizlik peki sefalet, peki yokluk, çay simit hesabından hesap tutuyor ya daha ne istiyorsunuz?" şeklinde sözlerini tamamladı.