Mumyanın kanları donduran laneti

1991 yılında Avusturya- İtalya sınırındaki Ötzlar Alplerinde keşfedildiği için bu mumyaya "Ötzi" adı verildi.

Onun en ilginç yanı, doğanın elleriyle mumyalanmış ve günümüze kadar gelmiş olması. Ama "Buz Adam" lakaplı bu mumyanın gizemi bununla bitmiyor.

Ötzi isimli mumya, hem tüm insanlardan farklı üstün fiziksel özellikleriyle hem de onu incelemeye kalkanları saran lanetiyle birçok sırrı içinde barındırıyor.


"Buz Adam", Ötzi'nin ölümü üzerine şimdiye kadar birçok spekülasyon ortaya atıldı. İlk olarak ölüm sebebinin kar fırtınası olabileceği söylendi.

Reklam
Reklam

Sonraları ise Roma Öncesi çağlarda ölen; cesedi doğal şartlarla mumyalanan ve cinayete kurban gittiği düşünülen Tollund ve Lindow mumyalarının bulunmasıyla, cinayet şüphesi de doğdu.


Ötzi'nin vücudunda yapılan taramada ok izine rastlanmış; Ötzi'nin ellerinde, bileklerinde ve gövdesinde de yara ve bereler görülmüştür.

Bu delillerden hareketle bir Agatha Christie romanı yazarcasına çalışan Avusturalyalı moleküler biyolog Thomas Loy, Ötzi ve bir veya iki arkadaşının avcılık yaparken, hasım bir grupla çatışmaya girdikleri fikrini oluşturmuştur.


Ötzi'nin vücudunda yapılan taramada ok izine rastlanmış; Ötzi'nin ellerinde, bileklerinde ve gövdesinde de yara ve bereler görülmüştür.

Bu delillerden hareketle bir Agatha Christie romanı yazarcasına çalışan Avusturalyalı moleküler biyolog Thomas Loy, Ötzi ve bir veya iki arkadaşının avcılık yaparken, hasım bir grupla çatışmaya girdikleri fikrini oluşturmuştur.


Ötzi'nin vücudunda yapılan taramada ok izine rastlanmış; Ötzi'nin ellerinde, bileklerinde ve gövdesinde de yara ve bereler görülmüştür.

Bu delillerden hareketle bir Agatha Christie romanı yazarcasına çalışan Avusturalyalı moleküler biyolog Thomas Loy, Ötzi ve bir veya iki arkadaşının avcılık yaparken, hasım bir grupla çatışmaya girdikleri fikrini oluşturmuştur.


Ötzi üzerinde adli tıbbın, arkeolojinin, antropolojinin ve diğer ilgili disiplinlerin en ileri bilgi düzeylerini içeren çok titiz bir çalışma yapılmış, mumya kapsamlı bir şekilde ölçülmüş, röntgen ışınlarından geçirilmiş ve tarihlendirilmiştir.

Dokuları ve sindirim sistemi içindeki buluntular, ve taşıdığı aletlerdeki polenler ve diğer kalıntılar, mikroskopla incelenmiştir.


Ötzi'nin ölümü esnasında 30-45 yaş arasında olduğu, yaklaşık 1.60 boyunda olduğu anlaşılmıştır.

Reklam
Reklam

Üzerindeki polen ve toz toprak kalıntılarından ve diş minelerinin izotopik yapısından, çocukluğunu İtalya'nın kuzeyindeki Bolzano'nun biraz kuzeyinde geçirdiği, ergenlik çağında ise 50 kilometre daha kuzeyde yaşadığı sonucuna varılmıştır.


Ötzi'nin vücudunun çeşitli yerlerinde toplam 57 dövme bulunmaktadır.


Daha da ilginci, bu dövmelerin, günümüzde akupunktur tedavisi açısından önem arzeden noktalar üzerinde veya çok yakınında bulunmasıdır.


Dövmelerin denk geldiği akupunktur noktalarından hareketle, Ötzi'nin sindirim sistemi parazitleri ve osteoartrit gibi sağlık sorunları yaşadığı sonucu oluşturulmuştur.

Dövmelerin ilkçağlarda akupunktur tedavisinin erken aşamalarını ifade ettiği tezi de bu şekilde hayli güçlenmiştir.


Ötzi'nin giysilerinin (kuru otlardan örülmüş bir pelerin, deri yelek ve ayakkabılar) de büyük bir ustalığın ürünü olduğu görülmüştür.


Ayakkabıları geniş ve su geçirmez niteliktedir, ve karda yürümek için özel olarak tasarlanmıştır; tabanlarında ayı derisi, üst kısımlarında geyik derisi kullanılmış ve bu iki arası ağaç kabuğu parçaları ile birbirlerine

Reklam
Reklam

Ayakkabıların etrafı ve içi kuru otlarla kaplanarak, sıcak çorap işlevi görmüştür.

Uzmanlarca Ötzi'nin ayakkabıları esas alınarak üretilen pilot modellerin o kadar iyi ayakkabılar oluşturduğu görülmüştür ki, ticari üretime dönük planlar bulunmaktadır.


Ötzi ile birlikte bulunan diğer nesneler arasında, sapı porsuk ağacından bir bakır balta, sapı dişbudak ağacından bir çakmaktaşı bıçak, sopaları kartopu çalısı veya kızılcıktan yapılmış ve ucu çakmaktaşlı oklarla dolu bir sadak, ve yapımının henüz tamamlanmadığı anlaşılan ve Ötzi'nin boyundan daha uzun ve yine porsuk ağacından yapılmış bir yaydır.


Ötzi'nin ölümü anında yanında iki tür çok gözenekli mantar taşıdığı görülmüştür.

Bunlardan huş ağacı mantarının antibakteriyel faydaları olduğu bilinmektedir ve tıbbi nedenlerden bulundurulmuş olmalıdır.


Diğer mantar türü ise çıra mantarı olarak bilinen ve karmaşık bir ateş yapma teçhizatının bir parçası olduğu görülen mantardır.

Bu teçhizatta on kadar kolay tutuşma özellikli bitkiden numuneler ve kıvılcımları oluşturmakta kullanıldığı anlaşılan çakmaktaşı ve pirit parçaları bulunmaktaydı.

Reklam
Reklam

Ötzi'nin sindirim sisteminin analizinde, ilki dağkeçisi eti, ikincisi kızıl geyik eti olmak üzere, iki ayrı yemeğin kalıntıları bulunmuştur, ve etlerin tahıl beraberinde yendiği anlaşılmıştır.

İlk yemeğin kalıntılarında yer alan polenler araştırmacıları bu yemeğin orta rakımda bir kozalaklı ağaç ormanında yendiği sonucuna ulaştırmıştır.


DNA analizi Ötzi'nin silahları ve eşyaları üzerinde başkaca dört ayrı kişi kaynaklı kan izleri ortaya koymuştur.

Kan izlerinin ilki bıçağında, ikincisi aynı okun üstünde, sonuncusu ise mantosunda bulunmuştur.


Ötzi'nin anneden çocuğa geçen dizimi olan mitokandriyal DNA'sını inceleyen İtalyan ve İngiliz bilim adamları, Ötzi'nin genetik soyunun ya çok nadir görüldüğünü ya da bittiğini buldular.

İngiltere'deki Leeds Üniversitesi'nden Martin Richards, yaptığı açıklamada, Current Biology dergisinde yayımlanan araştırmalarının, Ötzi'nin soyunun gerçekte tükendiğini ortaya koyduğunu söyledi.İngiltere'deki Leeds Üniversitesi'nden Martin Richards, yaptığı açıklamada, Current Biology dergisinde yayımlanan araştırmalarının, Ötzi'nin soyunun gerçekte tükendiğini ortaya koyduğunu söyledi.

Reklam
Reklam

Richards, kendisinin ve meslektaşlarının incelemelerinin, Ötzi'nin, günümüzdeki Avrupalı nüfuslarda rastlanmayan bir soya ait olduğunu teyit ettiğini bildirdi.


Ötzi'nin keşfi ve üzerindeki araştırmalar ile şu veya bu şekilde bağlantılı 7 kişi aradan geçen 14 yıl içinde ölmüştür.

Kimileri bu ölümleri bir lanete bağlarken, kimileri de tesadüf olarak yorumlamaktadır.

Ötzi üzerinde yakın çalışmalar yürütmüş bazı araştırmacı ve bilim adamının da ölmemiş olduğunu burada belirtmek gerekir.


'Lanet' 1992'de Ötzi'nin vücudunu inceleyen adli tıp ekibinin şefi Dr. Rainer Henn'in ölümü ile başlamıştır.

Dr. Henn, Ötzi hakkında vereceği bir konferansa giderken, arabasıyla bir başka arabaya kafa kafaya çarparak can vermiştir.


İkinci 'kurban' Dr. Henn'i ve diğerlerini Ötzi'nin bulunduğu yere götüren ve sonradan turistler için Ötzi turları düzenlemeye başlayan dağcı Kurt Fritz olmuştur.

Pek çok dağcının başına gelebildiği gibi, çığ altında kalmıştır.


Avusturyalı gazeteci Rainer Hoelzl üçüncü 'kurban' olmuştur.

Ötzi'nin yerinden çıkarılışını ve sonrasındaki incelemeleri, yakın plan röportaj hakkı elde etmiş tek gazeteci sıfatıyla filme almış ve filmi bütün dünyada gösterilmiştir.

Reklam
Reklam

Filmin gösterime girmesinden birkaç ay sonra, bir tür beyin tümörü olduğu düşünülen gizemli bir hastalığa yakalanmış, ve kısa sürede büyük acılar içinde ölmüştür.


Dördüncü 'kurban' Ötzi'yi bulan Alman turist Helmut Simon'dur.

Simon, Ötzi üzerinde hak elde edebilmek için açtığı 75.000 Dolar tazminat içeren bir davayı kazanmasını kutlamak üzere, keşfini gerçekleştirdiği bölgeye dönerken, güzel havada yola çıkmış olmasına rağmen, yolda kar fırtınasına yakalanmış ve Ötzi'nin ölüm yerinden 200 kilometre kadar mesafede, yüz metrelik bir uçuruma düşmüştür.


Henüz dava sonuçlarını kesinleştirecek imzayı atmamış olduğundan, dul bayan Simon 75.000 Dolar'ı alamamıştır.

Helmut Simon'un gömülmesinden bir saat kadar sonra, yollarını kaybetiklerinde Simon çiftini aramaya çıkan ekibin şefi olan Dieter Warnecke 45 yaşında kalp krizinden ölmüştür.


Ötzi'nin vücudunu bakterilere ve mantarlara karşı korumak üzere bir yöntem geliştiren Innsbruck'lu profesör Friedrich Tiefen Brunner Ocak 2005'de açık kalp ameliyatı esnasında ölmüştür.

Reklam
Reklam

Tiefenbrunner'ın bulunduğu bilimsel ekibe şeflik eden ve Ötzi konusundaki bir numaralı uzman olan arkeolog Konrad Spindler, 5 ölümden sonra artık dile getirilmeye başlanan lanet söylentilerini, 'ne yani? sırada ben mi varım? medya palavrası bunlar,' diyerek inkar etmekteydi. Nisan 2005'de evvelce mevcut bir kronik hastalığı olan ALS 'den vefat etmiştir.


Son olarak, Ekim 2005'de, Avusturalyalı Dr Tom Loy 'lanet'in son kurbanı olmuş, Ötzi hakkında bir kitaba son rötuşlarını koyarken ölmüştür. Sayı böylece 7'ye çıkmış olmaktadır.