Davanın 14 Ekim tarihli son duruşmasında savcı mütalaasını açıklamış Cem Garipoğlu'nun "Tasarlayarak, canavarca hisle adam öldürmek" suçundan 18 ile 24 yıl arasında ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasını istemişti.
Garipoğlu suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğu için TCK'da bu tür suçlar için öngörülen "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası verilemiyor. Savcının mütalaasının ardından görüşü sorulan Cem Garipoğlu ise "Çok üzgünüm, çok pişmanım. Münevver'den, ailesinden ve kendi ailemden çok özür diliyorum" demişti.
Cem Garipoğlu, 3 Mart 2009'da işlediği cinayetin ardından 197 gün boyunca firari olarak saklandı. 17 Eylül 2009'da teslim olan Garipoğlu 18 Eylül 2009'da tutuklandı. Garipoğlu, eğer savcının talep ettiği üst sınırdan, yani 24 yıl ceza alırsa Ceza İnfaz Kanunu gereği bu cezanın üçte ikisini yani 16 yılı cezaevinde geçirecek. Ayrıca, Garipoğlu'nun gözaltına alındığı günden, cezanın Yargıtay'da onandığı güne kadar tutuklu kaldığı süre de cezadan düşülecek. Böylece Garipoğlu üst sınırdan ceza aldığı takdirde 14 yıl daha cezaevinde kalacak.
Garipoğlu ailesi ise Cem Garipoğlu'nun 197 gün boyunca firari olduğunu, polisten ve adaletten kaçtığını belirterek bu nedenle iyi hal indirimi uygulanamayacağını savunuyor.
Münevver Karabulut cinayetiyle ilgili açılan davalarla soruşturmalar ve son durumları şöyle:
1- CİNAYET DAVASI: Cem Garipoğlu hakkında “Canavarca hisle, tasarlayarak adam öldürmek” suçundan “ağırlaştırılmış müebbet hapis” istemiyle dava açıldı. İddianamede, baba Mehmet Nida Garipoğlu, anne Tülay Makbule Garipoğlu “delilleri gizlemek”, amca Hayyap Garipoğlu ise “suçluyu kayırmak” suçundan cezalandırılması istendi.
2- TAZMİNAT İSTEMİ: Karabulut ailesi, Garipoğlu ailesi aleyhine Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne 2 milyon 3 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Bu davada karar, cinayet davasının tamamlanmasının ardından verilecek.
3- MAHKEME VE HSYK: Karabulut ailesinin avukatları davanın görüldüğü mahkemenin başkanı ve üyeleri hakkında Mehmet Nida Garipoğlu’nu usulsüz bir şekilde tahliye ettikleri iddiasıyla yaptıkları şikâyeti işleme koymayan HSYK’nın kararının iptali için Ankara 12. İdare Mahkemesi’ne dava açtı. Daha sonra Mahkeme Başkanı Mevlüt Bayraktar’ın Adana-Ceyhan’da görev yaptığı dönemde, Garipoğlu ailesiyle ilgili 1 Milyar dolarlık bir hileli iflas davasında lehte karar verdiği ortaya çıktı. Bayraktaroğlu davadan çekildi.
4- TEHDİT DAVASI: Süreyya Karabulut’a 7 Mart 2009’da “Kızını öldürdük, seni de onun yanına göndereceğiz” şeklinde tehdit mesajları atan Şinasi Demir hakkında “tehdit” suçundan İstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
5- HAKARET İDDİASI: Cem Garipoğlu’nun babası Mehmet Nida Garipoğlu’nun şikayeti üzerine, Süreyya Karabulut hakkında 8 Nisan 2011’de gazetecilere yaptığı açıklamalardan dolayı Bakırköy 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde “tehdit ve hakaret” davası açıldı.
6 - ADLİ TIP’A DAVA: Adli Tıp Kurumu’nda Münevver Karabulut’un cesedine otopsi yapılırken cesede sperm bulaştırılmasıyla ilgili olarak Adli Tıp Kurumu aleyhine İstanbul 4. İdare Mahkemesi’ne dava açıldı. Adli Tıp Kurumu’nun tüzel kişiliği olmadığı için Adalet Bakanlığı aileye tazminat ödemeye mahkûm edildi.
7- HİZMETLİYE CEZA: Adli Tıp Kurumu’nda Münevver Karabulut’un cesedine sperm bulaştırılmasıyla ilgili olarak iki doktor ve hizmetli Ahmet Şahin hakkında İstanbul 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Görevi kötüye kullanmak”tan dava açıldı. Ahmet Kabakuş’a 6 ay hapis cezası verildi.
8- ŞIRINGALI SALDIRI: Cinayet davasının duruşmasında içinde kezzap bulunan bir şırınga ile Cem Garipoğlu’na saldırmak isteyen Münevver Karabulut’un ağabeyi Enver Karabulut hakkında “basit yaralama” suçundan dava açıldı.
9- POLİSTEN ŞİKÂYET: Cinayetin işlendiğinde Asayişten Sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olan Mustafa Köse, Süreyya Karabulut hakkında yaptığı açıklamalar nedeniyle 12 Temmuz 2009’da savcılığa şikayette bulundu. Soruşturma sonunda takipsizlik kararı verildi.
10- İFTİRA DAVASI: İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Köse, Süreyya Karabulut aleyhine İstanbul 6. Sulh Mahkemesi’ne “iftira” suçlamasıyla tazminat davası açtı.
11- CERRAH’IN ŞİKÂYETİ: Cinayetin işlendiği dönemde İstanbul Emniyet Müdürü olan Osmaniye Valisi Celalettin Cerrah, Süreyya Karabulut’un kendisinin Garipoğlu ailesiyle irtibatı bulunduğu ve cinayet soruşturmasında ihmali olduğu yönündeki beyanlarıyla ilgili olarak şikâyette bulundu. Soruşturmada takipsizlik kararı verildi.
12- AVUKATA DAVA: Karabulut ailesi, Garipoğlu ailesinin avukatı Ahmet Ferdi Çardaklı hakkında, Hayyam Garipoğlu aleyhinde ifade veren tutuklu sanık Ahmet Batur’u cezaevinde ziyaret ederek ifadesini değiştirmesi için baskı yaptığı iddiasıyla şikâyette bulundu. Avukat Çardaklı hakkında 3 Mart 2010’da Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “suç delillerini yok etmek” suçlamasıyla dava açıldı. İstanbul Barosu da avukat hakkında disiplin soruşturması başlattı.
13- POLİS DE YARGILANIYOR: Cinayet soruşturmasında görev alan 7 polis memuru hakkında, cinayetin işlendiği yerdeki güvenlik kameraları kayıtlarının silinmesi, bilgisayar kayıtlarının alınmaması ve evde bulunan paranın tutanağa geçirilmemesi nedeniyle Küçükçekmece 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “görevi kötüye kullanmak, suç delillerini gizlemek ve yok etmek” suçlamasıyla dava açıldı. Sitenin yöneticisi ve güvenlik görevlisine de aynı suçlardan dava açıldı.
14 - TEHDİT VE ŞANTAJ: Süreyya Karabulut’la yaptığı bir görüşmeyi, gizlice kayda aldığı ve bu kayıtları çarpıtarak şantaj yaptığı iddia edilen Cemil Baran hakkında “tehdit ve adli yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek” suçlamasıyla İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
15- ESKİ AVUKATTAN DAVA: Karabulut ailesinin eski avukatı Faruk Zorba, Süreyya Karabulut hakkında “hakaret” suçlamasıyla Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tazminat davası açtı.
Avukat Epözdemir: Tehdit ve baskılarla duruşumuzu bozmadık
Karabulut ailesinin Avukatı Rezan Epözdemir, cinayetle ilgili soruşturma ve yargılama sürecinde yaşananları Milliyet’e şu sözler anlattı:
“Bu dava Türkiye’de kurumların iflas ettiği, sistemin sorgulandığı bir dava oldu. Hem yargıda, hem emniyette hem Adli Tıp Kurumu’nda birçok skandallar ortaya çıktı. Yasanan sperm skandalından sonra Adli Tıp Kurumu yöneticileri görevden alındı. Yeni bir otopsi yönetmeliği çıkarıldı. İhmal ve hatalar Devlet Denetleme Kurulu’nun raporuna girdi. Emniyet yöneticilerinin görev yerleri değiştirildi. Mahkeme başkanı davadan çekilmek zorunda kaldı.
Ben bu dosyayla birlikte kadına şiddet ve cinayetle ilgili 74 dosyayı bedelsiz olarak bakıyorum. Bu soruşturmada birçok kez tehdit edildik, baskılar yapıldı. Ama hiçbir şekilde duruşumuzu bozmadık. Adaletin tecelli etmesi, mağdur ailelerin acısının dinmesi için var gücümüzle çalışıyoruz.”