Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Zirvesi'nde, “Birilerinin artık şunu görmesi gerekiyor. Türkiye artık üzerinde kolay operasyonlar yapılan bir ülke değildir” dedi.Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık, MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Zirvesi’ne katıldı. ATO Congresium’da gerçekleşen zirveye ayrıca MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Kurulu Başkanı Bekir Sami Nalbantoğlu, MÜSİAD Ankara Temsilcisi İlhan Erdal ve Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir de katıldı.Zirvede bir konuşma yapan Işık, hep birlikte 2023 hedeflerine ve lider ülke Türkiye hedefine doğru aynı tempoyla ilerlendiğini belirterek, “Bu zirveden çıkacak sonuçların da politikalarımıza çok olumlu yansıyacağına yürekten inanıyorum. Son 12 yılda hep birlikte büyük başarılara imza attık. Türkiye hakkında yeniden milletin söz sahibi olduğu milletin karar sahibi olduğu bir dönemi başlattık” diye konuştu.“MEVCUT ÜRÜNLERİ DAHA FAZLA SATARAK SÜRÜMDEN KAZANMA ANLAYIŞIYLA 500 MİLYAR DOLARI YAKALAYAMAYIZ”Açıklanan bütün verilerin olumlu olduğunu kaydeden Işık, şunları söyledi:“Birilerinin artık şunu görmesi gerekiyor. Türkiye artık üzerinde kolay operasyonlar yapılan bir ülke değildir. Türkiye ekonomiden siyasete, hayatın her alanında sağlam dengeleri oturmuş bir ülkedir. Son 12 yılda düşük gelir seviyesinden orta gelir seviyesine, düşük teknoloji seviyesinden orta teknoloji seviyesine doğru yol aldık ve bu alanda önemli başarılara imza attık. Ancak Türkiye yıllık 500 milyar dolarlık ihracat, 2 trilyon dolarlık gayri safi milli hasıla, yüzde 5’in altında işsizlik oranı ve kişi başına 25 bin dolarlık gelir hedefliyorsa o zaman AR-GE ve inovasyona da 60 milyar doların üzerinde bir yatırım yapmak durumunda ve zorunda. Mevcut ürünleri daha fazla satarak sürümden kazanma anlayışıyla 500 milyar doları yakalayamayız. İşte şu anda içinde bulunduğumuz orta gelir tuzağı da tam bu noktada önemli bir kavram bizim için. MÜSİAD’ın 2012 yılı raporunda dikkat çektiği konu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak bizim de önceliklerimizden. Artık mutlaka daha fazla bilgi, daha fazla teknoloji, daha fazla tasarım içeren ürünleri üretmek ve satmak durumundayız.”“EĞER BİR ÜRÜN TEKNOLOJİKSE BU ÜRÜN YÜZDE 15 PAHALI DAHİ OLSA YERLİ ÜRETİMSE KAMU TARAFINDAN ALINMAK ZORUNDA”Son dönemde yapılan çalışmalar ve atılan adımlara değinen Bakan Işık, “Biz iki kavramı önemsiyoruz. Bir tanesi orta gelir tuzağı. Orta gelir tuzağından çıkmak için ülkenin üretim ve teknoloji düzeyini artırmak zorundayız. Elbette düşük teknolojiden düşük orta teknoloji düzeyine çıktık ama şimdi yeni hedefimiz orta yüksek ve ileri teknoloji düzeyine erişmek. Bunu sadece sözle ifade etmiyoruz. Bunu aslında uygulamalarımızla da bir bir hayata geçiriyoruz. Son 4 ayda kamu alımlarıyla ilgili 4 tane önemli maddeyi TBMM kabul etti ve şu anda yasalaştı. Bir kez daha MÜSİAD aracılığıyla vurgulayayım. Eğer bir ürün teknojikse bu ürün yüzde 15 pahalı dahi olsa yerli üretimse kamu tarafından alınmak zorunda. Yani bu kadar önemli bir kararın burada dile getiriliyor olması gerekirdi. Bunun anlamı şu, eğer bir ürün teknolojik ürünse ve yerliyse kamu gerektiğinde yüzde 15 daha pahalı olsa dahi onu alacak. Şimdi bilgi teknolojisine bundan daha güçlü destek ne olabilir” değerlendirmesinde bulundu.Kamu ihalesine girecekler için gerekli olan iş bitirme belgesine dair Bakan Işık, “Eğer ürettiğiniz ürün teknolojik ürünse iş bitirme belgenizi de biz veriyoruz. İş bitirme belgesini kamu alımlarında bir engel bir mani olmaktan çıkardık. Yeni ürün mü geleceksiniz Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu teknolojik üründür diyecek. İş bitirme belgenizi verecek ve siz onunla istediğiniz kamu ihalesine gireceksiniz” dedi.Bakan Işık, fikri mülkiyet haklarının el değiştirmesinde ortaya çıkan Kurumlar Vergisi'ne uygulanan istisnayla ilgili, diğer bir adımın da tamamı üretilemeyen ürünlerin bir kısmı için getirilen yerli temin uygulaması olduğunu ifade etti.Bakan Işık, bunların son 4 ayda çıkarıldığını belirterek, "Biraz marifet de iltifata tabi. Bunları konuşmak lazım" ifadesini kullandı.“FİRMALARIMIZIN O ÖLÜM VADİSİNDE KAYBOLMAMASI İÇİN HER TÜRLÜ TEDBİRİ ALDIK”Önem verdikleri bir diğer kavramın da "ölüm vadisi" olduğunu anlatan Işık, bilgi teknolojilerinde bu kavramla çok sık karşılaştıklarını kaydetti.Ar-Ge sonucunda ortaya çıkan ürünün ticarileşmesine kadar gereken evrenin "ölüm vadisi" olarak tanımlandığını dile getiren Işık, "Biz, bu firmalarımızın o ölüm vadisinde kaybolmaması için her türlü tedbiri aldık" diye konuştu.Işık, bu kapsamda en son açıkladıkları Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programını hatırlatarak, bu program kapsamında girişimcilere büyük destekler verildiğini ifade etti.Ar-Ge desteklerinden yararlanan şirketlerin yarısından fazlasının bilgi teknolojileri alanında olduğunu bildiren Işık, bilgi teknolojilerine çok büyük önem verdiklerini ve Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun (BTYK), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplandığını hatırlattı.BTYK'da çok önemli kararlar alındığını ve FATİH Projesi'nin de bunlardan biri olduğunu kaydeden Bakan Işık, "FATİH Projesi için çok şey söylendi ama sadece bir sonucunu söyleyeyim size. FATİH Projesi sayesinde bir tek Türk firması, dünya etkileşimli tahta piyasasının yüzde 55'ine sahip. Şimdi inanıyorum ki yakın gelecekte Türkiye, elektronik içerikte dünyaya meydan okuyan bir ülke olacak. Dünyanın en iyi birkaç ülkesinden biri olma yolundayız" ifadelerini kullandı.“HİBE OLARAK VERİLDİĞİ 2 MİLYAR LİRAYA YAKIN BÜTÇENİN ETKİN VE VERİMLİ KULLANILAMAMASI KORKUSU VAR BİZDE”Işık, birçok kamu kurumunun, Ar-Ge yapacakların, bunu üretime dönüştüreceklerin veya teknoloji alanında yaşanılan sorunları çözmek isteyenlerin yanında olduğunu ifade ederek, "Pek çok alanda kamu kurumlarımızın çok önemli destekleri var. Bizim korkumuz, bu sene sadece Bakanlığımızın doğrudan çok büyük bir kısmının hibe olarak verildiği 2 milyar liraya yakın bütçenin etkin ve verimli kullanılamaması korkusu var bizde" şeklinde konuştu.Bilgi teknolojilerine hükümet olarak çok önemli yatırımlar yaptıklarını belirten Işık, son yıllarda bu kapsamda alınan en önemli kararlardan birisinin bilişim vadisi olduğunu anlattı.Bakan Işık ABD'deki Silikon Vadisi benzeri olacak bilişim vadisinin kurulma çalışmalarının artık son noktada olduğunu söyleyerek, "Yani yönetici şirket kuruldu, imar planları onaylandı. Şimdi artık önümüzdeki birkaç ay içerisinde binaların yapılması ve orada firmaların Ar-Ge faaliyetlerine başlamasını hedefliyoruz" dedi.Gebze'de önemli bir alanı bilişim vadisine ayırdıklarını anlatan Işık, şu anda firmaların başvurularını da almaya başladıklarını ve önemli miktarda başvuru olduğunu açıkladı."BİLGİ GÜVENLİĞİNİ, EN AZ DEVLET GÜVENLİĞİ MERTEBESİNDE DEĞERLENDİRMEMİZ GEREKİYOR"Şu anda bir çalışmalarının da yazılım stratejisinin hazırlanması olduğuna değinen Işık, yıl sonuna kadar bu strateji belgesinin belirli bir duruma geleceğine inandığını söyledi.Bilgi güvenliğinin önemini vurgulayan Işık, bu noktada Siber Güvenlik Kurulu'nun ve TÜBİTAK bünyesinde oluşturulan Siber Güvenlik Enstütüsü'nün, üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde yapmaya devam ettiğini kaydederek, "Bilgi güvenliğini, önümüzdeki dönemde en az devlet güvenliği mertebesinde değerlendirmemiz gerekiyor ve biz de bu anlayışla hareket ediyoruz. Özel hayatın dokunulmazlığı, şahsi bilgilerin en üst güvenlik düzeyinde depolanması ve korunması artık devletin güvenliği ile konular kadar önemli hale geldi" diye konuştu.“BUGÜN BİLİŞİMDEN ANLADIĞIMIZ, SADECE YOĞUN BİR ŞEKİLDE SOSYAL MEDYAYI KULLANMAK GİBİ DAR BİR ÇERÇEVEDE KALMAMALIDIR”MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak ise Türkiye ekonomisinin 2013'te yüzde 4 büyüdüğünü, bu oranla Avrupa bölgesinde ve OECD ülkeleri içinde en fazla büyüyen ülke olduğunu belirterek, hem büyümeyi sürdürülebilir kılmak hem orta gelir tuzağına takılmamak ve hedefleri yakalayabilmek için yüksek teknolojinin kullanılması ve üretilebilmesi gerektiğini söyledi.Olpak, "İhtiyacımız olan ise kalıcı, sistematik yapılardır. Yapısal olarak teknolojiyi yoğun kullanan sektörler, özellikle de bilgi teknolojileri sektörü öne çıkmaktadır" dedi.Bilgi teknolojileri sektörü hesaba katılmadan yapılan planlarda, ana öğelerden birinin eksik olacağını kaydeden Olpak, bilgi teknolojileri sektöründe, uzun vadeli stratejik planlamaya ihtiyaç duyulduğunu ve insan kaynağına uzun dönemli yatırım gerektirdiğini anlattı. Olpak, "Sektör, eğitim sürecinin her aşamasında yapılacak düzenlemelere ve daha fazla toplumsal farkındalığa ihtiyaç duyuyor. Milli eğitim politikalarında, ilköğretimde Fatih Projesi ile bu amaçla oluşturulan altyapıya, orta öğretim kurumlarının müfredatında yer alan 'bilişim teknolojileri ve yazılım' derslerinin önemine dikkat çekmek isterim. Bunlar önemli, şunu da unutmayalım ki bilişim her kademede olmalıdır" şeklinde konuştu.Bilişimin yoğun bir şekilde sosyal medyayı kullanmak gibi dar bir çerçevede kalmamasını isteyen Olpak, "Amaç, bilişim okuryazarlığını geniş çerçevede sağlamaktır. Bunu da ancak bu alanda eğitim verecek yetişmiş kadrolarla sağlayabiliriz. Ülkemizde bugün, hem bu kadrolar vardır hem de bu kadroların öğreteceklerine ihtiyaç duyan genç nesillerimiz var. Özellikle stratejik önem taşıyan devlet kurumlarının ve sektörlerin, bilgi teknolojileri altyapılarında yerli katkı payının artırılmasının önemini vurgulamak isterim. Bilgi teknolojileri sektörü ve danışmanlık gibi çoklu disiplinlere sahip, bilginin işlenmesi ve değerlendirilmesi yönleriyle öne çıkan, diğer sektörlerin know-how'larını bünyelerinde bulunduran, altyapı sunan sektörlerin, özel olarak stratejik sektör kapsamında değerlendirilmelerinde fayda görüyorum" ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz