İSTANBUL (İHA) - Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD), Yargıtay başsavcısının AK Parti'nin kapatılması ve 71 üyesine siyasi yasak getirilmesi talebini içeren iddianamesiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada iddianamenin hukuk ayıbı olduğunu belirterek ön incelemede ret edilmesi gerektiğini söyledi.
MÜSİAD Yönetim Kurulu tarafından kamuoyuna yapılan açıklamada, "Bu iddianame Türkiye'de halkın iradesine, demokratik kazanımlara, hukukun üstünlüğüne, ekonomiye, huzur ve istikrara, ülkemizin dünyadaki imaj ve itibarına büyük zararlar veren bir hukuk ayıbıdır. Her ne olursa olsun hukuk sistemi özenle korunmalı, siyasi mücadelelere araç edilmemelidir." denildi.
"Yedi ay önce yapılmış parlamento seçimleri ile ortaya çıkan millet iradesi, bu iddianame ile hiçe sayılmıştır. Bir gün herkese lazım olacak olan hukuku ve adaleti korumak tüm vatandaşlarımızın en önemli görevidir. Özgürlükçü hukuk anlayışına dayanmayan değerlendirmeler sonucunda hazırlanan ve siyasal iktidar mücadelelerine araç olan bu iddianame, Anayasa Mahkemesi tarafından ön incelemede ret edilmelidir." İfadelerinin kullanıldığı açıklamada iddianame ile Türk demokrasisinin, çoğulcu parlamenter rejimin, millet iradesinin, ülke ekonomisi ve dış politikanın ağır bir yara aldığını buna sebep olan kurum ve şahısların keyfi sayılabilecek tutum ve davranışlarını önlemek için gerekli hukuki ve idari düzenlemelerin acil olarak gündeme alınması gerektiği de vurgulandı.
"İddianame ile Cumhurbaşkanına siyaset yasağı getirilmesi istenmiştir. Görevinin başında olan bir Cumhurbaşkanı için böyle bir talepte bulunmak Türkiye'nin devlet geleneklerine aykırıdır. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığına gölge düşüren bu hukuk ayıbını halkımız uzun yıllar unutmayacaktır" ifadelerine yer verilen açıklamanın devamında şöyle denildi:
"Türkiye dünyanın 17. büyük ekonomisine sahiptir. Son yıllarda ülkemiz diğer ülkelerle her alanda başarılı bir şekilde rekabet edebilecek düzeye gelmiştir. AB ile katılım müzakerelerinin yürütüldüğü, güvenlik güçlerinin terör ile mücadele ettiği bir dönemde halkının kaderi ile oynama keyfiliğini göstermek ülkemize yapılan büyük bir kötülük olmuştur.
Dünya ekonomisinin büyük bir çalkantı ve belirsizlik içinde olduğu şu ortamda iç ve dış yatırımlar, üretim, tüketim, istihdam, döviz ve para piyasaları dengesini tehlikeye atacak, halkın refahını ve iş durumlarını baltalayabilecek böyle bir yanlışı tasvip etmiyoruz.
Bu gelişmeler karşısında siyasi partilerin, iş dünyası kuruluşlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın "demokrasi ve millet iradesi" adına bir araya gelerek bu vahim yanlışın karşısında yer almaları gerekmektedir.
Siyasi partiler yasası ve Anayasanın 69. maddesinde değişiklikler yapılarak "şiddeti ve terörü" teşvik etmeyen hiçbir parti kapatılmamalıdır. Siyasi partilerin açılma ve kapatılma yeri halkın vicdanı ve iradesidir. Rekabet alanı seçimler ve TBMM'dir.
Yanlışlığa karşı milletin iradesini tekrar ortaya koymak için genel seçimlerin erkene alınması dahi düşünülmelidir. Türkiye'nin demokratikleşme ve ekonomik gelişme sürecini ilerletmesi, dünya ile rekabet etmesi, dünyada itibarlı bir devlet olarak kabul görmesi ancak huzur ve istikrarını koruyabildiği taktirde mümkün olacaktır. 85 yıllık geçmişe sahip devletimizde cumhuriyet ve laiklik ilkesi yerleşmiştir. Laikliği tartışma odağı olmaktan çıkartıp demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesi için tüm kesimlerin elbirliğiyle çalışmaları gerekir."