Galatasaray'ın Uruguaylı file bekçisi Fernando Muslera, Galatasaray Dergisi'nin Ağustos sayısı için Eray Sözen'e bir röportaj verdi. Başarılı file bekçisi röportajda mesleğinin tekink detaylarına ilişkin gelen soruları yanıtladı.
İŞTE MUSLERA'NIN GALATASARAY DERGİSİ'NE VERDİĞİ RÖPORTAJ
Maç içinde onlarla konuşurken takım arkadaşlarına neler dersin? Aynı dili konuşmanın avantajları nelerdir? Yabancı bir ülkeye geldiğinde ilk olarak hangi kelimeleri öğrenirsin?
Uruguaylı, iletişim şartlarını günümüz futbol stadyumlarını da göz önünde bulundurarak cevaplıyor: “Önümüzde bir blok olarak oynuyorlar, dolayısıyla maç içinde sürekli onlarla konuşmamız gerekiyor; ama artık günün şartlarında bunu yapabilmek pek kolay değil. Ben Galatasaray’da oynuyorum. Ve stadımızda taraftarın oluşturduğu atmosferden dolayı birbirimizi duymamız hayli zor oluyor. Yine de, ‘geldi’ veya ‘serbest’ gibi bilindik kelimeler kullanarakarkadaşlarımı uyarabiliyorum. Oyunu daha geriden izleyebildiğim için savunma oyuncularının nerede, nasıl kademeye girmeleri gerektiğini söylüyorum. Duran toplarda, örneğin köşe vuruşu pozisyonlarında onları doğru yere yönlendirebiliyorum. İyi bir kaleci için iletişim önemli. Savunmada aynı dili konuşabilmek büyük avantaj. Ani bir pozisyon geliştiğinde daha çabuk reaksiyon gösterebiliyorsunuz. Türkiye’ye transfer olduktan sonra da ilk olarak, ‘geldi’ ve ‘serbest’ kelimelerini öğrendim; ama futbolun da kendi dili var.”
Bir kalecinin çabuk reflekslere sahip olması gerekiyor. Bu doğuştan edinilen bir yetenek mi, çalışarak nasıl bir avantaj sağlayabilirsin?
Kaleciler için, her ikisinin de belli oranda olması gerektiğine inanan Uruguaylı, “Doğuştan gelen bir kabiliyetiniz olabilir; ama çok çalışarak o yeteneğinizi ileri taşımanız da mümkün. Refleksleriniz konusunda, nasıl bir kaleci olduğunuz oldukça önemli. Kısa boylu bir kaleci iseniz rakibe daha çabuk reaksiyon göstermeniz gerekebilir; ama uzun boyluysanız nispeten ağır olabilirsiniz. Çalışmak, bu anlamda ayırt edici bir özellik” diyor.
Oyun takibi ne kadar önemli? Takımın hücumdayken gelişen kontra bir topa çıkma kararını nasıl veriyorsun? Ne zaman kaleyi terk etmeye karar verirsin?
Oyunu takip etme konusunda başarılı bir kaleci olan Muslera, bu noktanın önemine dikkat çekerek, “Bir kaleci için oyunu doğru takip etmek oldukça önemli. Artık değişen futbol yapısında takıma daha da yakın kalarak, tam konsantrasyon sağlamanız gerekiyor. Takım ileri çıktığında, stoperlerin orta sahaya doğru yaklaşmasını takiben siz de bulunduğunuz yerden ileri çıkarak onlarla birlikte ‘bir libero gibi’ hareket etmelisiniz” diyor.
Uzun toplarda kaleyi terk etme konusunda ise iki alternatif belirliyor: “Uzun bir top gelmesi hâlinde ise kendinize güveniyorsanız, doğru zamanlama yaparak o topu da alabilirsiniz. O an için güvenememişseniz kendinize, altı pas bölgesine dönerek kaleci pozisyonunuzu alırsınız.” Uruguaylı, hızlı hücumlarda ise doğru an için beklemenin altını çiziyor: “Ani hücumda, savunma arkasına atılan topa, hareketlenmek için doğru anı yakalamalısınız.”
Vücudunu büyüterek rakibin üzerine gitmenin önemi nedir? 1 v 1 pozisyonlardaki sırlardan biri hamleyi rakibin yapmasını beklemek mi?
“Rakip oyuncuyla karşı karşıya kaldığınızda, eğer o an kalenizi terk etmeniz gerekiyorsa, bunu kararlılıkla ve çabuk yapmanız gerekiyor. Bire bir pozisyonlarda vücudumu büyüterek rakibin üzerine gitmemin tek bir amacı var: Karşınızdaki oyuncu, sizinle teke tek kalmış; geniş bir açısı ve sizden daha fazla seçeneği var” diyor Uruguaylı kaleci: “Dolayısıyla sizin onun açısını kapamanız, alternatiflerini azaltmanız gerekiyor. Kaleci için en zor anlardan biri. Bu yüzden elinizden gelenin en iyisini yapmalısınız. Vücudunuzu büyüterek, rakip oyuncuyu belli bir bölgeye sıkıştırmak o an için makul seçimlerden biri. Bu noktadaki en büyük sır, seri olarak vücudunuzu rakibe göstermek ve rakibinizin bulunduğu alanı daraltarak o bölgede sizin de söz sahibi olmanızdır. Top, bunu doğru yapabildiğiniz zaman, vücudunuza çarpabilir. Ve siz de pozisyonu uzaklaştırabilirsiniz.”
Rakiplerin üzerine doğru gelirken vücut dilinden çıkarımlar yapar mısın? Maçlardan önce rakip takımların özellikle hücum oyuncularını izler misin?
“Rakibinizin hamlesini son saniyeye kadar beklemelisiniz” diyor ve devam ediyor: “Vücut dilinden ve mimiklerinden bir sonuç çıkarmak ise çok kolay değil. Günümüz futbolunda çok yetenekli oyuncular var. Vücut açısını sola vuracakmış gibi göstermesine rağmen topu sağa gönderebilen çok sayıda futbolcuyla karşılaşabiliyorsunuz. O yüzden kalecilerin işi artık daha zor.”
Futbolun kendine has hikâyelerinin altmışlı, yetmişli yıllardaki örneklerinde, bazı kaleciler, maçtan bir gece evvel rakibinin duran toplarda nereye vuracağını çalıştığını ve karşılığını aldığını söyler. Dönem biraz değişti tabii. “Modern dönemde rakiplerinizi iyi tanıyorsunuz, maçları sürekli izleme şansınız var. Doğal olarak hemen her forvet oyuncusu hakkında bir fikriniz olabiliyor” diyerek değişen şartların altını çiziyor Nando Muslera; ama üzerinde durulması gereken bir başka noktayı da işaret ediyor daha sonra: “Maç öncesi tek bir rakibi izlemek ve ona odaklanmak çok da doğru değil. Zira doksan dakika içinde sayısız farklı aksiyon gelişebiliyor, dolayısıyla yalnızca bir pozisyona veya tek futbolcuya konsantrasyon sağlarsanız, hiç beklemediğiniz durumlarla da karşılaşabilirsiniz."
Modern futbolda kalecilerin ayak tekniğinin önemi? Acil durumda 11. adam olarak beklemek ve pas trafğine girmek?
“Futbol, her geçen gün daha hızlı oynanıyor. Rakipler, size kendi sahanızın ön bölümünde baskı yapabiliyor. Ve bu alan da kalenize doğru yaklaşıyor. Dolayısıyla siz de 11. adam olarak sürekli takım arkadaşlarınızı takip ederek pas trafiği içinde bulunmalısınız” diyor 27 yaşındaki Uruguaylı. Önünde oynanan oyunun sürekli bir parçası olmak zorunda olduğunu da biliyor. “Özellikle defans oyuncuları, rakibin baskısı altındayken sizi bir kaçış yolu olarak kullanabilir. Kaleci, oyunu daha geriden takip ettiği için, savunmanın sıkıştığı anlarda aldığı pası orta saha veya forvet oyuncularına göndererek takımına daha sağlıklı bir hücum şansı yaratabilir. O yüzden doksan dakikanın tamamında oyunu takip ederek pas trafiğinde kalmak önemli.”
Kaleci, takım arkadaşları için bir lider midir? Mental anlamda güçlü kalmak takım arkadaşlarını nasıl etkiler?
Kalecinin morali, takıma ve rakibe verdiği mesaj, tüm maçın geleceğini belirler. Fernando Muslera, kalecinin takım üzerindeki etkisini şu şekilde değerlendiriyor: “Bir kalecinin arkadaşlarını motive etmesi önemli; ama lider olarak değerlendirmem pek doğru olmaz. Tüm pozisyonların gerisindedir kaleci. Forvet oyuncusuna hükmedemeyecek kadar uzaktadır. Ama kaleci, her zaman yüksek konsantrasyonla sahada olmalı. Mental anlamda güçlü kalmalı. Bazı maçlarda sürekli rakip hücumlarına karşı durmak zorunda kalabilirsiniz; ama yeri geldiğinde doksan dakika içinde belki de sadece üç veya dört defa rakiple yüzleşebilersiniz. Bu yüzden her zaman maça odaklanmalı, oyundan hiç kopmamalısınız.”
İyi bir kalecinin maç içindeki vücut dili nasıl olmalı?
İyi bir kalecinin yaptığı hataya takılmadan konsantrasyonunu bozmaması gerektiğine vurgu yapıyor Fernando Muslera: “Kaleci, takım arkadaşlarına sürekli pozitif enerji vermeli. Oyun içinde her oyuncu hata yapabilir, hepsinin telafisi var; ama kalecinin hatasının telafisi yok. Zira onun arkasında sadece ağlar var. Dolayısıyla bir hata yaptıktan sonra moralinizi kaybeder, gardınızı da düşürürseniz, rakibinizi motive etmiş olursunuz. Evet, belki bir kalecinin hatası rakipler tarafından çok ağır şekilde cezalandırılmış oluyor; ama herkes hata yapabilir, sonuçta güçlü olmalısınız. Bunu yapabildiğinizde; hem takım arkadaşlarınıza ayakta durduğunuzu gösterebilirsiniz, hem de rakibinize yeniden korku salabilirsiniz.
Penaltı vuruşlarında bir taktiğin (yöntemin) var mı?
“Penaltı vuruşlarında her kalecinin olduğu gibi benim de kendi özelimde bir taktiğim var” diyor Uruguaylı kaleci, “en önemlisi, rakibin hamlesini son ana kadar beklemek. O zaman karşınızdaki oyuncunun nereye vuracağı konusunda en azından bir fikriniz oluyor. Uzun boylu bir kaleci olduğum için bir avantajım var. Bu da önemli bir etken tabii.”
Serbest vuruşlarda baraj dizilişini nasıl yapıyorsun? Rakip oyuncuların baraja girmesi seni ne şekilde etkiler?
Serbest vuruşlarda mesafeye göre oyuncu sayısını belirlediğini anlatan Fernando Muslera, rakip oyuncuların baraja dâhil olmasının kaleciler için sıkıntılı bir durum yaşatabileceğini ifade ederek, “Baraja dört veya beş oyuncu koymanız arasında dahi büyük fark var. Bir fazla oyuncu, sizin direğe daha fazla yaklaşmanızı sağlayabilir. Ama baraja söz gelimi rakip takımdan iki oyuncu daha girer, mesela yedi kişi olursa, işiniz daha da zorlaşabilir. O zaman önce kendinize yakın olan direği koruyacaksınız, barajı geçerse de çabukluğunuzu ve reaksiyon gösterme gücünüze güvenmeniz gerekecek” diyor.
Köşe vuruşlarında takım arkadaşlarını nasıl diziyorsun? Bazı kaleciler, iki direğe de takım arkadaşlarını koyuyorlar, senin tercihin nasıl oluyor? Yan toplarda kararlılık ne kadar önemli?
Her kalecinin bir duran top tekniği ve bu pozisyonlarda arkadaşlarını ceza sahasına ya da çevresine yerleştirme planı vardır. Muslera, iki direğe de oyuncu koyma taraftarı değil.“İki direğe de adam yerleştirmeyi sevmiyorum” diyor Uruguaylı. “Takım arkadaşlarımdan birini yakın direğe koyuyorum. Ayrıca bir de altıpasa bir oyuncu gönderiyorum. Bizde o isim Felipe [Melo] oluyor; çünkü o bölgede rakiplerine göre avantajlı, hava toplarında başarılı, kararlı. Duran toplarda sert bir vuruş yapıldığı zaman ön direğe yetişme şansımız daha düşük; ama uzak direğe bir kafa vuruşu veya ani bir şut geldiğinde reaksiyon göstererek oraya ulaşma ihtimalimiz var. Dolayısıyla ben yakın direğe bir kısa oyuncu ve altıpasa hava toplarında etkili bir oyuncu koymayı tercih ediyorum. Yan toplarda kararlılık çok önemli. Ama bazı durumlarda bunun değerlendirmesini pek kolay yapamıyorsunuz. Direkt kaleye bir şut da gelebilir duran toplarda veya orta yaparak kaleye yaklaşmak isteyebilir rakip takım; ama karar verdiğiniz anda oraya gitmelisiniz.”
Kaleci vuruşlarında bir tekniğin var, doğru adama nasıl karar veriyorsun?
"Kalecinin oyuna başlama konusunda iki alternatifi var: Elle veya ayakla” diyor Fernando Muslera. “Galatasaray’da oyunu elle başlattığım zaman Selçuk İnan, Emmanuel Eboue gibi biraz daha teknik ve çabuk oyuncuları kullanmayı tercih ediyorum. Ayakla başlattığınızda ise doğal olarak topu koruyacak, takım arkadaşlarını rahatlatacak oyuncuları bulmanız gerekiyor. Burada da fiziksel anlamda güçlü Didier Drogba, Hamit Altıntop, Nordin Amrabat veya Albert Riera olabilir. İlk sezonda Kazım Kazım da bu isimler arasında vardı. Sonuç olarak; ayakla başlandığında fizik gücü, elle başlandığında ise teknik güç ayırt edici özellik oluyor."