Hindistanlı Müslüman âlim ve kanaat önderlerinden Mevlana Muhammed Salim Gasmi, İslam’a hakaret içeren filme karşı Müslümanların tepkisinin de Müslümanca olması gerektiğini ifade etti.
Hindistan’ın önemli Müslüman kanaat önderlerinden Mevlana Muhammed Salim Gasmi başkanlığında ilim ve fikir adamlarından oluşan Hintli bir heyet Türkiye’yi ziyaret etti. Ziyaret çerçevesinde Cihan’a konuşan Gasmi, ülkesinde bulunan Türk okullarının, başta eğitim alanında olmak üzere, iki ülke ve halklar arasındaki bütün ilişkilere olumlu katkısına dikkatleri çekerek, Türkiye’yi ziyaretlerinin amacının bu faaliyetleri yerinde inceleme ve görme olduğunu ifade etti.
İslam’a hakaret içeren ABD’de çekilen film, ardından Fransa’daki karikatür krizi ve sonrasında gelişen olayları da değerlendiren Gasmi, karşı tarafın tavrı ne kadar itici ve kışkırtıcı da olsa Müslümanların hadise ve olaylar karşısında Müslümanca davranması ve İslam’ın çizdiği çizgi ve dairenin dışına çıkmaması gerektiğini vurguladı. Gasmi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Protesto ve gösteriler tamamen ülkenin ve uluslararası kanunların müsaade ettiği çerçevede gerçekleşmeli.”
Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nurları 40 yıldan daha fazla bir süredir tanıdığını ve “Gülen Hareketi”ni de yakından takip ettiğini belirten Dar el-Huda İslam Üniversitesi Rektör Yardımcısı Dr. Bahauddin Muhammed en-Nedevî ise Hz. Muhammed’e (s.a.s.) hakaret içerikli film hakkında şunları söyledi: “Asr-saadetten günümüze kadar Peygamber Efendimize (s.a.s) ve İslam’a hakaret edenler hep var olmuştur. İslam’ın hangi hareket ve davranışa nasıl cevap verdiği ve vereceği malumdur. İslam öteki ile ilişkiyi “barış esası” üzerine kurar. Zira insanlar, ya dinde kardeş veya insanlıkta eştir. Dolayısıyla Amerika’nın Libya sefirinin öldürülmesi olayı (kimin ne için yaptığı belli olmamakla birlikte), münferit bir olay ve tüm Müslümanlara mal edilemez.”
Libya’daki olayların, Hz. Peygamber’e (s.a.s) hakaret içeren, haksız, itici ve son derece kışkırtıcı filmin neticesi olduğuna işaret eden Dr. Bahauddin Muhammed en-Nedevî, kitle psikolojisi içinde hareket eden bir grubun anlık ve bir yönüyle de zarurî tepkisi olduğunu söyledi. En-Nedevî , “Dolayısıyla marjinal bir gruba ait, anlık, münferit ve yönlendirilmiş bir tavrın, her zaman ve zeminde, tüm insanlık için geçerli İslam’ın evrensel ilke ve prensibi olması mümkün değildir.” dedi.
(CİHAN)