Zeliha P. dava dilekçesinde, “eşinin maaşını aldığı gün ortadan kaybolduğunu, para bitene kadar arkadaşlarıyla birlikte gezdiğini, içki içtiğini, evinin geçimine harcanması gereken parayı müsriflik yaparak bitirdikten sonra eve döndüğünü, kendisinin çalışmadığını, sosyal güvencesi olmadığını” belirtti.
Üçte ikisi eşinin
Hürriyet'in haberine göre, Mevlüt P. ise “maaşını lüzumsuz yere harcayıp israf etmediğini, karısının yılın yarısını yurtdışında yaşayan kızlarıyla geçirdiğini, paraya ihtiyacı olmadığını” savundu. Hâkim Muammer Bıçakcı, 27 Aralık 2010 tarihli kararında davacı kadını haklı bularak, evinin geçimini ihmal eden kocanın devletten aldığı maaşının üçte ikisinin Zeliha P.’ye bağlanmasına karar verdi.
Medeni Hukuk’un 196/1 ile 199/1 ve 2’nci maddelerine dayandırılan kararın gerekçesinde “Davalının maaş aldığı, günlük alkol kullanımı olduğu, parası bittikten sonra ortak konuta döndüğü, evinin ihtiyaçlarını karşılamadığı, borca girdiği, kendisini ve ailesini yoksulluğa düşürdüğü anlaşılmıştır” denildi.