Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye'yi Kurtaran Fake Çay Partisi

Büyük Taarruz önce zeka ile istihbaratta kazanılmış!

9 Eylül'le tanıyoruz belki bu muharebeyi...

Birkaç ayrıntı daha var elbet; Mustafa Kemal Atatürk'ün ünlü ''15 gün sonra İzmir'deyiz!'' sözü, 14 günde İzmir'e girince ''Bir gün yanıldık o zaman...'' şeklindeki asil düzeltmesi de Büyük Taarruz'un ünlü ayrıntılarından...

18 Mart Çanakkale Zaferi ile başlayan uyanışın son perdesiydi Büyük Taarruz. 1. Dünya Savaşı'yla dağılmış, paylaşılmış Anadolu toprakları santim santim geri alınmış, dünya tarihinin gördüğü en imkansız zaferler Kurtuluş Savaşı'nda yaşanmıştı, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Büyük Taarruz, Anadolu toprağına bağımsızlık imzasını atmıştı.

Reklam
Reklam

Cephedeki askeri zekasını ders kitaplarımızda okuduk Mustafa Kemal Paşa'nın...

Bu dahi adamın vatanı için savaştan sonra yaptıkları da ayrı gurur, ayrı takdir, ayrı minnet konusu elbet. Biz bu seferlik konudan kopmayalım, Büyük Taarruz'dan devam edelim.

Ne demiştik? Askeri zeka...

Sayı, mühimmat ve erzak olarak düşman askerinden çok eksik bir ordu, vatan sevgisi ve cesaret ile Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde inanılması güç zaferler elde etmişti. Bu zaferlerde cephedeki komuta kademesindeki zeka pırıltılarının etkili olduğunu tarih kitaplarımızda, köşe yazılarında okuduk durduk.

Halbuki işin bir de istihbarat boyutu vardı. Hafife alınmayacak kadar etkili, taarruzun seyrini, ülkenin kaderini değiştiren hamleler vardı; dahice hamleler.

Türkiye'nin yetiştirdiği en büyük bilim insanlarından, jeolog profesörü, doğa tarihçisi ve tarihçi Celâl Şengör'ün 2014 yılında yayınlanan Dahi Diktatör isimli kitabında Büyük Taarruz'la ilgili öyle bir detay gizli ki, Mustafa Kemal Atatürk'ün ileri görüşlülüğüne, zekasına hayran olmamak imkansız.

Reklam
Reklam

Alıntılıyoruz;

General Trikopis'in karargahı

''Büyük Taarruz için Atatürk öyle bir plan yapmıştır ki, bu plan o zamanki akil insanları rahatsız etmiştir. Bunun çok ama çok tehlikeli bir kumar olduğu söylenen Mustafa Kemal’in söz konusu planı şudur: Yunan’ın en büyük gücü Afyon civarında ve güneyde Trikopis’in emrindeki kuvvetlerdir. Atatürk’e göre burası o kadar güzel tahkim edilmiş ki, belli ki Yunanlılar burayı bir kuvvet merkezi yapma niyetindeler. Atatürk, “Burayı düşürürsek bütün cephe düşer, dolayısıyla burayı vuracağız.” der.

Bu plan Türk kurmay heyetini oldukça endişelendirmiştir. Onların düşüncesiyse şöyledir: “Yunan’ı en güçlü olduğu yerden vurmaktan söz ediyorsun, o halde bizim de bütün gücümüzü buraya toplamamız gerekecek.” “Evet” der Atatürk.

General Digenis (Sağ ortada)

Yakup Şevki Paşa, bunu duyunca küplere biner. “Nasıl yaparız. Böyle yaparak beni, kuzeydeki orduyu neredeyse çıplak bırakıyorsun. Karşımda General Digenis var. Bize saldırdığı takdirde Ankara’ya kadar elini kolunu sallaya sallaya gider. Biz Afyon’a gidelim derken Digenis Ankara’ya girer” der. Atatürk de “Girmez paşam” diye karşı çıkar.

Reklam
Reklam

Anlaşıldığı kadarıyla Atatürk, Digenis ile Trikopis’in akıllarını başarılı bir şekilde okumuştu. Yunan Ordusu’nun halet-i ruhiyesini iyi biliyordu. Orduda Venizelos'çular gitmiş, kralcılar gelmişti. Politik olarak bölünmüş olan Yunan subayları birbirlerini yiyorlardı. Yunan ordusu içinde ciddi bir siyasi kavga vardı. Yunan ordusu rahat değil, aldıkları son yenilgiyle zaten zafere olan inançlarını da kaybetmişlerdi. Askerlerin pek çoğu “Bıktık, artık evimize gidelim” diyorlardı. Fakat bizimkiler öyle değildi, çünkü kendi vatanlarını savunuyorlardı ve yenmenin tadını tatmışlardı.

Yakup Şevki Paşa ve diğer generaller

Atatürk diyordu ki, “Paşam, biz büyük bir gizlilik içerisinde kuvvetlerimizi kaydıracağız.” Şevki Paşa, “Nasıl olur, şuradan şuraya bir tabur kaydırıyorum, Yunan’ın haberi oluyor” diye cevap verirken Atatürk de, “Paşam birliklerinizi gündüz kaydırırsanız haberleri olur, biz hareketimizi gece yapacağız, gündüz ise birliklerimizi saklayacağız” diyordu.

Yakup Şevki Paşa bu hareket planına bir türlü anlam veremiyor, “Ben bu mesuliyeti alamam” diye ısrar ediyordu. Mesuliyet sözünü işitince Atatürk hemen şunları söyler: “Bir dakika arkadaşlar, hiçbirinizde bir mesuliyet yok. Bütün mesuliyet bana ait, millete karşı ben sorumluyum.”

Reklam
Reklam

Charles Vere Ferrers Townshend (Önde solda)

Mustafa Kemal, bütün gücü güneyde topladı. Bu arada İngiliz mareşali Charles Vere Ferrers Townshend Yunan müstahkem mevkilerini gezer. O kadar beğenir ki, “Türkler burayı altı ayda geçerlerse, altı günde geçtik desinler” der.

Yunanlılar vaziyetten çok memnundur, o kadar eminlerdir ki kendilerinden, istihbaratı da boş verirler. Bu sırada bizimkiler ise bütün gayretleriyle güneyde toplanmaktadırlar.

Atatürk, taarruz tarihini Ankara’da hiç kimseye bildirmez, hattâ kendi arkadaşlarına dahi bilgi vermez. Sadece güvendiği ve kendisine güvenmesini istediği Ruslar'a haber verir. “Birkaç gün sonra saldırıya geçiyoruz” der. Ruslar'dan çıt çıkmayacağını, İngiliz ve Yunanlıların mağlubiyetini dört gözle beklediklerini biliyordur.

Mustafa Kemal’in Ankara’da büyük bir çay partisi vereceği haberi yayılır. Davetliler var, çay partisi var, ama ev sahibi ortalıkta yok, cephede. Bir tür oyalama ve dikkati başka yöne çekme hamlesidir bu.

Reklam
Reklam

Son kontroller yapıldıktan sonra Atatürk cepheye gelir, Anadolu’nun dış dünya ile bütün telgraf bağlantılarının kesilmesini emreder. Anadolu birden bire suskunluğa bürünür. Hemen ardında da Ankara’da Mustafa Kemal’e karşı bir isyan başladığı yönünde sahte bir haberin yayılması sağlanır. istanbul, Mustafa Kemal’e karşı bir hareket başlamış haberini alır ama Anadolu’da aynı zamanda tüm telgraflar da susmuştur. Kimse duruma bir mana verememektedir. Atatürk, daha arazide silahlar konuşmaya başlamadan istihbarat savaşını kazanmıştır.

O sabah Büyük Taarruz başlar. Sabah 04.30’da tanzim atışı açılır, 5.50’de de tahrip atışına geçilir, saat 07.00’de ise Yunan topçusu susar ve Türk ordusu 14 gün sonra İzmir’e, Kordon’a varır. Büyük Taarruz’dan evvel Atatürk, 15 gün sonra İzmir’de olacağını söylemiştir yakın çevresine. Sonra birlikte Kordon’da yürürken de Salih Bozok’a “Kaç gün oldu?” diye sorar, “14 gün paşam” cevabını verir Bozok. “Bir gün yanıldık o zaman” der Atatürk.''

Reklam
Reklam

Celal Şengör - Dahi Diktatör adlı kitabından alıntıdır...


Kaynaklar: Wikipedia.org, Seyler.eksisozluk.com, Sosyalgalaksi.com