Nasrettin Hoca fıkraları​: Nasrettin Hoca'nın kısa, komik, anlamlı, güldüren fıkraları

Nasrettin Hoca, eğlenceli ve neşeli kişiliğiyle tanınan bir figürdür. Yüzyıllar geçse de, Nasrettin Hoca'nın güldüren fıkraları hâlâ insanlar arasında neşe kaynağı olmayı sürdürmektedir. Her bir fıkra, hem kahkahalar attıran hem de düşündüren bir derinliğe sahip; bu nedenle, Nasrettin Hoca'nın fıkraları, her kuşaktan dinleyiciyi kendine çekmeyi başarmaktadır.

Türk mizahının en önemli figürlerinden biri olan Nasrettin Hoca'nın hayatına dair pek çok bilgi mevcut olsa da, doğum ve ölüm tarihleri hakkında net verilere ulaşmak zordur. Genel olarak kabul edilen bilgilere göre, Hoca'nın kökeni Sivrihisar'ın Hortu köyüne dayanmaktadır. Hayatıyla ilgili detaylar belirsizlikler içerirken, Nasrettin Hoca'nın fıkraları zaman içinde kültürel bir miras olarak günümüze ulaşmayı başarmıştır. Güldüren Nasrettin Hoca fıkraları sıklıkla onun adıyla anılması, mizah anlayışının derinliğini ve halk arasındaki komik Nasrettin Hoca fıkraları popülaritesini gözler önüne sermektedir.

Reklam
Reklam

Komik Nasrettin Hoca fıkraları

Nasrettin Hoca'nın komik fıkraları her yaştan insanı güldürür. Nasrettin Hoca'nın güldüren fıkraları aşağıdaki gibidir:

“Gönlüm razı olmadı” fıkrası

Eşeği ile kasabaya alışverişe giden Nasreddin Hoca; kitap, elma, limon gibi birçok ağır şey almış. Aldıklarını kocaman bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı da sırtına alıp eşeğine binmiş.

Yolda giderken Hoca’yı gören köylüler:

– Ey Hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın?, diye sormuşlar.

Hoca:

– Ne yapayım? Zavallı hayvan zaten beni taşıyor, çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı, demiş.

“Seni ben sandım” fıkrası

Nasreddin Hoca bir gün yolda giderken bir adamla karşılaşmış. Adamla sohbet etmeye başlamışlar. Bir saat havadan sudan konuştuktan sonra Hoca:

– Kusura bakma arkadaş. Ben seni tanıyamadım, adın neydi?, diye sormuş.

Adamcağız çok şaşırmış:

– Madem beni tanımadın, neden benimle bir saattir sohbet ediyorsun?, demiş.

Nasreddin Hoca:

– Kıyafetlerin benimkine çok benziyordu. Ben de seni ben sandım, demiş.

Reklam
Reklam

Nasrettin Hoca'nın kısa fıkraları

Nasrettin Hoca fıkraları kısa da olsa düşündüren ve güldüren hikayelerdir. “Bir dinar borç” fıkrası şu şekildedir:

Bir gün Nasrettin Hoca, komşusunun evine gidip ona sormuş: "Komşum, bana bir dinar borç verir misin?"

Komşusu cevap vermiş: "Ama Hoca, sen bana bir dinar borçlusun!"

Hoca gülümseyerek demiş ki: "O zaman bu borcu ödeyebilmek için önce yeni bir borç almam gerekiyor!"

“Bir kap pilav” fıkrası

Bir gün Nasrettin Hoca, komşusunun evine misafirliğe gitmiş. Sofrada bir kap pilav varmış. Hoca, pilavı görünce hemen kaşıkla alıp yemeye başlamış.

Komşusu şaşırarak sormuş: "Hoca, bu pilavdan bana da bir lokma almayacak mısın?"

Hoca gülümseyerek cevap vermiş: "Benim dostum, ben pilavı bir lokma almak için değil, bir kap almak için geldim!"

Anlamlı Nasrettin Hoca fıkraları

Nasrettin Hoca'nın anlamlı fıkraları aşağıdaki gibidir:

“Doğuran kazan” fıkrası

Bir gün Nasreddin Hoca, komşusundan bir kazan ister. İşini bitirince kazanın içine küçük bir tencere koyup geri iade eder. Kazan sahibi tencereyi görünce:

Reklam
Reklam

– "Bu nedir?" diye sorar. Hoca cevap verir:

– Müjde! Kazanınız doğurdu. Bu haber komşusunun hoşuna gider.

– Pekala! diyerek tencereyi kabullenir. Hoca yine bir gün komşusundan kazanı ister. Alır ama bu sefer iade etmez. Sahibi bir süre bekler. Kazanın gelmediğini görünce, Hocanın evine gelir, kazanı geri ister. Hoca üzüntülü bir çehre ile:

– Sizlere ömür, kazan öldü! der. Komşu hayretle:

– Aman Hocam, hiç kazan ölür mü? Deyince, Hocanın cevabı hazırdır:

-Kazanın doğurduğuna inanırsın da, öldüğüne niçin inanmazsın?

Hoca, daha sonra kazanı iade eder. Zaten maksadı, çıkarına çok düşkün olan komşusuna, iyi bir ders vermektir.

Anahtar Kelimeler: