Nazilli Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Tabibi Dr. Hakan Derici, “Lepra (Cüzam) tanısı kolay, tedavisi kesin, erken tanı konduğunda önlenebilir, çağdışı bir hastalıktır” dedi.‘Dünya Lepra Haftası’ kapsamında hastalıkla ilgili bilgiler veren Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Tabibi Dr. Hakan Derici; “Dünyanın geri kalmış ülkelerinde, açlık, yoksulluk, yaşam ve temizlik koşullarının kötülüğü, sağlık hizmetlerinden yararlanamama, iyi beslenememe, aşırı üreme, iç savaşlar, sürekli göçler gibi nedenlerle kökü kazınamamaktadır. Bu haftanın amacı, toplumun cüzam ve cüzamlıya karşı oluşan yanlış inançlardan, bilgisizlikten kaynaklanan korkularını önleyerek cüzam hastalığının erken teşhis edilmesinin sağlanması, dünya standartlarına uygun bir şekilde tedavisi ve izlenmesiyle hastaları topluma kazandırmaktır. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada her yıl yaklaşık 200.000 yeni Lepra vakası tedaviye alınmaktadır. Lepraya bağlı olarak çeşitli sekel ve sakatlıklar bırakabilen komplikasyonlar gelişmektedir. Ancak etkin tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde, günümüzde Lepraya bağlı ağır sekeller önlenebilmektedir.”‘TEDAVİ GİDERLERİ ÜCRETSİZ KARŞILANMAKTADIR’Ülkemizde kayıtlı Lepralı hasta sayısı kümülatif olarak yaklaşık 2 bin civarındadır olduğunu belirten Hakan Derici; “Son yıllarda yapılan taramalarda yeni tespit edilen hasta sayısında azalma görülmektedir. Lepralı hastaların ilk tedavileri İstanbul, Ankara ve Elazığ illerinde bulunan Lepra Hastanelerinde yapılır. Ayrıca Deri ve Tenasül Hastalıkları Dispanserleri de cüzamlı hastaların tedavilerini yapmaktadır. Takipleri ise yaşadıkları bölgelerdeki sağlık kuruluşlarınca yürütülmektedir. Hastaların tedavi giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz karşılanmaktadır. Lepralı Hastalar bizim toplumumuzun insanlarıdır. Onlarla ilişkiyi kesmek onları toplum dışına itmek yerine, ihtiyaçları olan anlayışı, yakınlığı, destek ve sevgiyi göstermek önde gelen vatandaşlık görevidir. Lepra Temel Sağlık Hizmetleri olarak özetlediğimiz koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin hedefe ulaşması ile yakın zamanda dünyada ortadan kaldırılacağına inandığımız bir hastalıktır.”CÜZZAM (LEPRA) NEDİR?İlk kez tanımlayan kişinin adıyla ‘Hansen Hastalığı’ olarak da biliniyor diyen Derici; “Hastalık mikrobik bir hastalık olup, etkeni ‘verem’ yani ‘tüberküloz’ hastalığını yapan basile hemen hemen aynı türde mikrop olan Mycobacterium leprae basilinin yol açtığı kronik bir hastalıktır. M.Lepra çok yavaş çoğalır ve hastalığın inkübasyon periyodu beş yıl civarındadır. Lepra yüksek oranda infeksiyoz (bulaşıcı) değildir. Tedavi edilmemiş, enfekte hasta ile çok yakın ve sık temas edenlerle ağız ve burun yolu ile damlacık enfeksiyonu şeklinde bulaşır. Herkes bu hastalığa yakalanmaz. hastalığın oluşması için 2 koşulun bir arada olması gerekir. Birincisi bu mikroba karşı (Mycobacterium leprae) doğal bağışıklığın bulunmaması (insanların tümüne yakınında bu doğal bağışıklık vardır. Doğal Bağışıklığın olmaması hali, insanlara kendinden önceki soylardan geçen bir özelliktir. Bu bağışıklık halini bir testle anlamak olasıdır). Bu bağışıklık Lepromin Testi (Mitsuda Testi) ile anlaşılabilir. İkincisi ise dışarıya basil çıkaran aktif durumda bir hastanın bulunması ve onunla uzun süreli ve çok yakın temas halinde olmak. Bulaşma genellikle aynı aile içindeki büyüklerden 10-11 yaşına kadar olan çocuklara yönelik olarak çıkmaktadır. Birçok hastalıkta olduğu gibi bu hastalığında kuluçka süresi vardır. Yani belirtiler mikrop vücuda girdikten sonra ortaya çıkmaz. Lepra hastalığında etken vücuda alındıktan 2-7 yıl sonra ilk klinik belirtiler ortaya çıkar. Kuluçka süresinin değişken ve uzun olması tanı koymayı güçleştirmektedir.BU BELİRTİLERE DİKKATMikrobun kollar ve bacaklarda bulunan ve duyuları beyne ileten duyu sinirlerinin ya da beyinden iletilen emirleri kaslara götüren motor sinirlerin çevresinde bulunan kılıfı oluşturan hücrelerin içine yerleştiğini söyleyen Dr. Derici; “Bu hücrelerde yıkıma yol açar. Sinir yoluyla deriye kadar ulaşarak deride bazı belirtilere yol açar. Bu belirtilerin görünüşleri değişik biçimlerde olabilir. Deri yüzeyinden kabarık ya da biraz daha büyük çok kabarık olmayan kırmızı - mor renkli kabarıklıklar (papül), değişik büyüklükte, keskin sınırlı, yine pembe-kırmızı-mor parlak renkli deriden hafifçe kabarık kızartılar (plak), özellikle yüz, göz çevresi, yanaklar, dirsek ve dizlerin dış-ön yüzlerinde daha sık görülen nohut-ceviz büyüklüğünde topak ve kabartılar (nodül), bu lezyonların bazılarının açılmasından oluşan yaraların izleri (skatris- sakar), kol ve bacaklarda his kaybı veya azalması, bazı hareketleri yapmada zorlanma ve güç kaybı, burunda tıkanıklık ve zaman zaman görülen hafif kanamalar, kol ve bacak sinirlerinin bulunduğu yerlerde duyarlık ve ağrı genel ve sık görülen belirtiler arasındadır. Ancak bu belirtilere benzer durumların olduğu çok sayıda hastalık olduğu unutulmamalıdır. Tanı koymak için öncelikle lepradan kuşkulanmak gerekir. Kuşkulanılacak kişiler öncelikle eski lepralı hastaların yakınlarındaki kişilerdir. Bunlarda lepra hastalığı mutlaka aranmalıdır. Genel olarak deri ve periferik sinir sistemi yakınmaları ya ada belirtileri olan kişilerde, uzun süreli kaşıntı, yanma, ağrı gibi subjektif yakınmaya yol açmayan, hatta duyu kusuru gösteren deri belirtileri olan kişilerde ayrıca tanı içine leprayı da eklemek uygun olacaktır.”İLAÇLA TEDAVİSİ MÜMKÜNErken ve doğru tanı konulmayan hastalarda basiller yerleştikleri sinirlerde yıkıma yol açarlar ve bu nedenle bazı sakatlıklar olabileceğini belirten Derici; “Ancak her lepra hastası sakat kalmaz. Ülkemizdeki hastaların çoğu; eskiden geç tanı konulduğu ve yetersiz tedavi edildiği için bugün sakat durumdadırlar. Sakatları nedeniyle çalışamaz, kendi yaşamları için gerekli maddi kaynakları sağlayamaz, dolayısıyla yardıma gereksinim duyarlar. Aynı verem tedavisinde olduğu gibi en az üç ilaçtan oluşan bir kombine tedavi ile en çok 6 ay 1 yıl içinde hastalar tamamen tedavi edilmektedirler. Üstelik tedavi için gerekli olan ilaçları devlet ücretsiz sağlanmaktadır. Lepra tedavi edilebilir bir hastalıktır ve erken evrelerdeki tedavi sakat kalmayı önleyebilir. Minimal düzeydeki bir eğitimle, Lepra sadece klinik bulgulara dayanılarak kolaylıkla teşhis edilebilir. 1981 yılında Dünya Sağlık Örgütü bir çalışma grubu oluşturarak, çok ilaçlı tedavi rejimini (MDT) önermiştir. MDT üç ilaçtan oluşur. Dapsone, Rifampicin ve Clofazimine. Bu ilaç kombinasyonu patojeni öldürür ve hastayı tedavi eder.”3 ÖZEL DAL HASTANESİ VE İL SAĞLIK MÜDÜRLERİ TAKİBİ YAPIYORÜlkemizde tümü kayıt altında olan az sayıda hasta olduğunu söyleyen Derici; “2006 yılı hastalık bildirimleri sonucunda kümülatif hasta sayısı 2 bin’dir. Bu hasaların büyük kısmının tedavileri tamamlanmış ve in aktif (hastalığı başkasına geçirmesi olanaksız durumda olan) durumdalar. Tedavi gören hasta sayısı 18’dir. Son yıllarda yapılan taramalarda yeni tespit edilen hasta sayısı ortalama 1-5 civarındadır. Bu hastalar genellikle eski hastaların çevrelerindeki uzun kuluçka süreli hastalardır. İstanbul, Ankara ve Elazığ’da üç tane özel dal hastanesi ve Deri ve Tenasül Hastalıkları Dispanserleri cüzamlı hastaların takipleri yapılmaktadırlar. İllerde ise İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi tarafından takip ve kontrolleri yürütülmektedir” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz