Sağlam bir kahvaltı yapmanıza rağmen öğle yemeğini iple çekmeniz, öğle yemeğinin üstünden 1 saat bile geçmeden kendinizi çikolataya vurmanız, gece atıştırmaları, büfeden alınan gofretler... Kendinizi suçlu hissettiren, apansızca aldığınız kilolar, kaloriler! Neden durmaksızın karnımız acıkır ki, neden sürekli bir şeyler yeme dürtüsüyle hareket ederiz?
Yemek yemenin çok güzel bir his olduğundan bahsetmeyeceğiz elbette, kan şekerimizi arttırır, moralimizi düzeltir, güzel bir ağırlık çöktürür. Ama böyle aşırı derecede zamansız acıkmalarımızın bir takım rahatsızlıklarla, hastalıklarla da alakası olabilir.
İsterseniz en 'hastalık olmayanı'ndan başlayalım: Susuzluk! Susuz kaldığınızda vücudunuz su ihtiyacını anlayıncaya kadar, önce açlık hisseder. Günde 2 buçuk litre su içmeniz önerilirken, su içmeyi atlayıp yemek yediğinizi düşünsenize; kim bilir kaç kaloriyi sırf susuzluğunuzu yanlış anladığınız için aldınız :(
Günde en az 7-8 saat uyumanızın önerilmesinin birçok sebebi var; biri de açlık hissinizle ilgili ne yazık ki.
Vücudunuzun salgılanan hormonları doğru düzenleyebilmesi için, bu önerilen uyku süresine ihtiyacı vardır. Eğer insomnia hastalığına yakalandıysanız bu uyku süresini yakalayamazsınız, hormonlarınız da takvimlerini şaşırırlar. Takvimini şaşıran hormonlardan biri de, açlık hissini düzenleyen Ghrelin hormonudur. Normalde sabah uyandığınızda aktif olması gereken bu hormon, uykusuzluk çekiyorsanız günün her anında zirveye ulaşabilir.
Yani aç olmadığınız halde ortaya çıkan kaloriler, insomnia yüzünden olabilir.
Elbette bir hastalık değil, ama kadınların canını sıkan, hasta eden, konumuzla ilgili olarak da; çok yediren bir süreç...
Adet döneminizde vücudunuz çok daha fazla enerjiye, dolayısıyla çok daha fazla kaloriye ihtiyaç duyar. Hormonlarınız bu ihtiyacı görür ve arttırırlar. Yorgunluğunuzun önüne geçmek için yersiniz de yersiniz... - - - - - -
Mavi hap mı, kırmızı hap mı. Artık hangi hastalıktan muzdaripseniz, doktorunuz ne verdiyse... İyileşmek için bu hapları kullanmak durumundasınız elbette.
Kötü haberimiz şu; bazı ilaçların yan etkileri sizi yemek yemeye yönlendiriyorlar. Özellikle alerjik vakalar için verilen, steroid içeren ilaçlar ve antidepresanların büyük çoğunluğu hormonlarınızla oynarlar ve aslında tok olmanıza rağmen sizde bir yeme ihtiyacı doğururlar.
Antidepresan demişken...
Yemek yemenin mutlu ettiğinden, moral verdiğinden bahsetmiştik... Bahsetmemize de gerek yok zaten, doyduğumuzda hissettiğimiz güzel hisleri nasıl sözcüklere dökebiliriz ki! Sözcüklere dökebileceğimiz tek şey; bu hissiyatın vücudumuzdaki bir hormonla sağlandığı :)
Siz depresyondayken vücudunuz Serotonin Hormonu'nu normalden az salgılamaya başlar. Bu hormon mutlu olduğunuzda, bir de yemek yediğinizde salgılanır. Vücudunuzdaki serotonin hormonunu arttırmak için yemek yersiniz, yemek yedikçe mutlu olursunuz, mutlu olmak için serotonin salgılarsınız, serotonin için yemek yersiniz... Depresyondaysanız bu çember genişledikçe genişler, sizi daha çok yemeye yönlendirir. - - - - - -
Şeker hastalığının 1. ve 2. tipi, kan şekerinizi düşürdüğü için sizi daha fazla yemeye yönlendirebilir. Düşük kan şekeri iştahınızı artırır, bazen de ihtiyacınız olandan fazla artırır. Kan şekerinizi yükseltmek için lüzumsuz fazla yemek yiyebilirsiniz... - - - - - -
''Yiyorum yiyorum vallahi hiç kilo almıyorum!'' diye övünüyor, arkadaşlarınızın sinirini bozuyorsanız kendinizi bu hastalık için test ettirmeniz gerekebilir...
Tiroid bezlerinizin gereğinden fazla ve hızlı çalışması anlamına gelen Hipertiroid, metabolizmanızın hızını artırır. İştahınız normal bir insandan çok daha fazla olur, çok yersiniz, yine de kilo almaz, aksine -hattâ istemeseniz bile- kilo verirsiniz. - - - - - -
Stresliyken daha mı çok yiyorsunuz? Lüzumsuz yere kendinizi iki tabak kuru fasulyeye, hemen ardından bitter çikolatalara mı gömüyorsunuz?
Sebebi vücudunuzun stesliyken çok daha fazla salgıladığı hormon; Kortizol. Kortizol hormonu, aç olmadığınız halde vücudunuza aç olduğu ve bir şeyler yemesi talimatını verir. Bu yüzden, durmaksızın yediren ilaçlar arasına kortizol içeren ilaçları da ekleyebiliriz...
---
Kaynaklar: Rd.com & Huffingtonpost.com