Uyku ve rüyada, beynin çağrışımla ilgili işlevlerinin arttığı görülür, neden sonuç ilişkisi rüyalarda bazen korunabildiği halde, genellikle algısal değişimlerle bozulur. Bir kişi bir çok kişi olabilir; zaten rüyaların uyku sırasında görülen halüsinasyonlar (varsanılar) olduğu, ama bu halüsinasyonların bilgi organizasyonu, gereksiz bilgileri unutma, uzun süreli hafızanın yerleşmesi, günlük psikolojik sorunların halledilmesi açısından çok önemli olduğu iddia ediliyor.
REM (rapid eye movement), uykunun evrelerinden biri olup uykunun sonuna doğru süresi uzayan bir dönem. Hızlı göz hareketleriyle belirlenen bu dönem rüyalarında yoğun dönemidir. REM uykusu engellendiğinde insanlarda halüsinasyonlar ve düşünce hataları ortaya çıkar.
Geç saatlerde görülen rüyalar hatırlanıyor
Gecenin erken REM'inde daha kısa ve sıklıkla gerçekle bağdaşmayan özellikte rüyalar olur. Daha uzun, hatıralarla ilişkili, dramatik, canlı rüyalar ise daha geç uyku periyodunda görülür. Sabaha karşı olan rüyalarda daha çok konuşma ve işitme fonksiyonları içerir. Bu rüyaların kontrolle bilinçli hale getirilebilecek rüyalar (lucid dreams) olduğu savunuluyor. Rüyaların bir zaman kavramı yok. Birkaç dakika içinde çok uzun sürdüğünü sandığımız garip, şaşırtıcı , korkutucu olaylar birbirini izler. Anlatırken birbirinden aslında çok kopuk olaylar hikayeleştirilerek birleştirilir.
Sabah uyanıldığında rüyadan dolayı çok mutlu olunduğu duygusu çok ifade edilmezken korkutan, bunaltan rüyalar daha net hatırlanır. Hatta bu derece ürkütücü rüyalar daha çok yorumlanmaya çalışılır. Bir şeylerin işareti olabileceğine inanılır. Bu nedenle rüya tabirlerine başvurulur. Rüya tabirlerinde de bir felaket haberi ifadesi varsa başlar yeni korkular, beklentiler. Bazen öyle bir kısır döngü olur ki böyle sıkıntılı bekleyişlerle içeriği değişerek başka kötü rüyalar görülür. Hatta hocalara danışılır, birkaç muskayla bu sorun çözülmeye çalışılır. Sabah daha uyanır uyanmaz telefonda rüyasını birilerine yorumlatarak rahatlamaya çalışılır. Bu da o kişinin kaygısının ne derece yüksek olduğuna işaret eder. Belki de hastalık sayılabilcek düzeyde bir kaygısı vardır ya da depresyonu vardır ve bu rüyalar da onların bir parçasıdır. Süreğen fiziksel hastalıklar, ağrılar halinde kişinin rahatsız uyuması ve rüyalarının iç açıcı olmaması olağandır. Bazen de rüyalar hastalığın habercisi olabiliyor şöyle ki, duygudurum bozukluğu olan bir hasta her manik dönem öncesinde rüyalarında sürekli koşan bir beyaz at tarif edebilir. Bu gayipten bir haber değildi raslında. Beyinde meydana gelen biyolojik değişimlerin göstergesidir. Depresyon, şizofreni, kaygı bozuklukları ve diğer psikiyatrik hastalıklarda sıklıkla kabus görülür ve ilaç tedavisiyle bu durumun düzeldiğini görürüz.
Her seferinde aynı rüyadan kan ter içinde uyanmak sizi canınızdan bezdirebilir. Bazen rüyanızda bağırsanız bile sesinizin çıkmadığını görürsünüz. Ölümden dönmüş gibi uyanırsınız ancak tekrar uyumanız mümkün olamayabilir. Bu durumun etkenleri travmatik üst üste yaşanan kayıplar olabilir. Kaygı çok yüksekse ve kişinin korkuları varsa zamanla panik atağa çevirebilir. Tekrarlayıcı rüya ya da kabuslar sıklıkla posttravmatik hastalarda olur. Erişkinlerin sıklıkla tekrarlayan rüyalarında tehlikeli bir durumla karşılaşma, tuzağa düşürülme, volkanik patlama gibi doğal afetler, dişinin düşmesi,kaybolması şeklinde rüya içerikleri vardır.
Çocukluk döneminde daha çok kabus görülüyor
Kabus içeriği korkunç rüyalardır. Çocukluk yaşlarda daha sık yaşansa da ileri yaşlarda da gözlenir. Kabus hoş olmayan duygular yaşatan tekrar yaşamaktan endişe duyulan bir durum. Kabus esnasında elektroensefalografide beynin ön bölgesinde hızlı beta dalgaları belirlenmiş. Hoşa gitmeyen durumlar için bazen'' kabusum oldu ,,diye ifade ederiz. Sıklıkla hayatın bunaltılı, çatışmalı döneminde kauslar rüyalarımıza konuk olurlar. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan kabuslar yetişkin yaşlarda yaşam boyu balkıldığında kadınlarda %92, erkeklerde %85 oranında gözlenmiştir.
Kabuslar daha çok uykunun ikinci yarısında yani gece yarısından sonra olurken karabasan uykuya dalmak üzere iken üzerinde bir ağırlıkla hareket edememe duygusu, yoğun bir korku ile yaşanır kısa sürede de düzelir. Kabuslar uyanınca hatırlanır ve tekrar uyumakta o kadar güçtür ki kabusa kaldığı yerden devam etmekten korkulur. Uyurgezerler de diğerlerini korkutur. Yarı uykuda yarı uyanıktır uyurgezerler. Sorulan soruları yanıtsız bırakırlar, garip davranışlar gösterirler. Bu halleri de onları gözleyeni korkutur. Karabasanın nedeni; uykudan uyanılmasına karşın REM uykusundaki fizyolojik felç halinin, uyanır uyanmaz çözülmemesine bağlıdır.
Çığlıkla sonuçlanan rüyalar
Gece korkuları da , gecenin ilk saatlerinde olur. Kişi uykudan çığlıkla kalkar. Ter içindedir. Kalp atışları hızlanmıştır. Aslında uyanamamıştır. Uyandırılmazsa uykusuna kaldığı yerden devam eder ve sabahta ne olduğunu hatırlamaz. Oysa kabuslar en ince ayrıntısına kadar genellikle hatırlanır.
Tekme atma gibi davranışların anlamı nedir?
REM uykusu davranışı bozukluğu vardır ki yine yatak arkadaşını korkutan bir durumdur. 60-70 yaşlarında görülen bu bozuklukta da kişi gevşemesi gereken kasların aktivitesini koruması sonucu rüyalarının etkisinde tekme atabilir, yumruk savurabilir, eşinin boğazına sarılabilir. Geceyarısı boğazınıza sarılan birisi elbette çok ürkütür. Ama bunları yaşayan ya da yaşatan uyanmadığı sürece olayları hatırlamaz. Kabus için REM uykusunu baskılayan trisiklik antidepresanlar, gevşeme teknikleri ve psikoterapi önerilir.diğer uyku ya da rüya bozukluklarının da değrelendirilmesi gerekir.
Uzm. Dr. Funda Güdücü
NPiSTANBUL Memory Center
Nöropsikiyatri Merkezi