Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi
Cehennem yangınlarından ölmeden çıktıysa bedenim;
Artık benim olmalıyım, ‘ben’im.
Yeter yüreğimi bir çift gözün ateşine rehin verdiğim…
Ateş artığı değildir karşılığımız,
Pusatını dağ sisinden alan,
Firarını mermisine emanet eden bir namludur bu eşkiya sevda.
Ki;
Zulasında asılı durur kefenlediği ölümü,
Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta Adem'den beri,
Bilir ve intihar cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini,
Güneşin kızılca kıyametine çatar kuruyan umut dallarını.
Yanacaksa cehennemden beter yanmalı!
Kim anlar ki eşkiyanın sağlamlığını;
Özleminin çiseyle yıkanmış şafak değerini, kim?
Hani ellerine kuşlar inerdi; kardan üşüyen kuşlar...
Bahçen kuş sevinçlerinle inlerdi ay Şahrud.
Eşkiya yüreğime çığ düştü
Üşüyorum haa...
Aç ellerini.
Geldim mutsuzluğumla, yürek susuzluğumla..
Koynuna al demiyom,
Eşikte koyma beni
Koynuna yatır demem; yeter bağışla beni
Aç ellerin gireyim
Sana ömrüm vereyim
Kuruyan dudaklarıma
Nefesini