New York Times'taki 'Gezi ilanı'nın hikayesi

Gezi Parkı olayları sırasında New York Times gazetesine verilen ilan için bağışlar nasıl toplandı? Tüm suçlamalara kampanyayı yürüten gönüllülerden biri ve ABD'li gazete yanıt verdi.

Gezi Parkı olayları sırasında en çok konuşulan konulardan biri de New York Times'a verilen ilan oldu.
NTV'nin haberine göre hükümet yabancı medyayı olaylara destek olmak konusunda suçlarken tüm bu olayların arkasında faiz lobisi olduğu iddiasını dile getirdi. Başbakan Erdoğan ise gelişmeyi "Yabancı medyadan Türkiye'de yaşananları ideolojik yaklaşımlarla ele almamalarını ve sipariş üzerine ilan almamalarını kendilerine hatırlatırım. Parayı basmak suretiyle ilan verenlerin de kaynaklarını da biliyoruz" sözleriyle değerlendirdi.
Ardından AB Bakanı Egemen Bağış, yine ilana ve yayıncı kuruluşa yönelik eleştiriler getirdi. Tüm bunlar olurken ilanı hazırlayanlar "Biz sadece sesimizi duyurmak istedik. Bunun için de Türkiye'de olmasını istediğimiz katılımcılık ile bir metin hazırladık. Bunu da ilana dönüştürdük" açıklamaları yaparak kendisini savundu.
3 kişinin başlattığı 2 bin 653 kişinin bağışta bulunduğu ilan fikrini ortaya atan çekirdek gruptan Oltaç Ünal ilanı yayınlama amaçlarını ve bundan sonrası için planlarını The Wall Street Journal Türkiye'ye anlattı.
The New York Times yetkilileri de ilanı yayınlama kararını nasıl aldıklarını, ve Bağış'ın ifadesiyle daha önce verilmek istenen "sistematik bir Ermeni soykırımı olmamıştır" ilanını neden yayınlamadıklarını açıkladı.
Bağışların toplanması konusunda aracılık eden Indiegogo ise bu ilanı fonlayan grubun profilinin daha iyi anlaşılabilmesi için bağışların rakamlarını açıkladı. Sonunda ortaya şöyle bir resim çıktı: - Bağış yapılan en büyük bedel 2 bin dolar - 2 bin dolar bağışlayan kişi sayısı 1 - Bin dolar ve daha yüksek bedelle bağışta bulunan kişi sayısı 15 - 10 dolar ve altında bedelle bağışta bulunan kişi sayısı 1265 - Bağışta bulunan kişi sayısı toplamı 2.653 - Yapılan ortalama bağış miktarı ise 41 dolar.
The Wall Street Journal Türkiye'den Gökçe Şanlıalp'ın konuştuğu ilanı hazırlama fikrini ortaya çıkartan 3 kişilik gruptan Oltaç Ünsal, kendisini " Biz 30 gün önce alakasız, kendi işlerimizde teknoloji girişimcisiydik. Bir anda oluşum önderi olduk" diye tanıtıyor.
Kendisini "Accidental Activist" (Kazara Aktivist) olarak tanımlayan Ünsal, şimdi arkadaşları, ve büyük bir katılım ile toplanan 95 bin dolardan kalan 45 bin dolar ile ne yapacakları konusunda bir yol haritası çizmeye çalışıyor. Kendi açtıkları sitelerinden de bu yol haritası konusunda referandum yapılıyor. Zaman zaman tehdit aldığını ve bazen tedirgin olduğunu dile getiren Ünsal'ın The Wall Street Journal Türkiye'ye verdiği yanıtlardan satırbaşları şöyle: - Amerika'daki farkındalığı bilemiyorum. Amaç yurtdışında farkındalık yaratmak değildi. Reklamdaki derdimiz de direnişçi arkadaşlara moral vermekti. Onlara güçlerini göstermekti. Önce "boş bir sayfada ilan mı versek" diye düşündük. "Los Angeles'ta billboardlara Çarşı'nın hazırladığı nakaratları Türkçe yazdırsak mı" diye de düşündük. Bunlar ABD farkındalığını artırabilirdi. Ama bizim ABD halkından senatörlerden beklediğimiz bir şey yok. Hatta beklemeyi negatif sayan bir grup var. Ben de o grubun içindeyim. Hem de Başbakan'ın konuya olan dikkatini daha çok çekmek istedik.
- Şu an bir web sitesi açtık. Orada belirli görüşler paylaşılıyor. Görüşler ve maddeler oylanabiliyor. Biliyorsunuz Türkiye'de çeşitli forumlar yapılıyor. O forumlara katılanlar nasıl parmak kaldırarak görüşleri oyluyorlarsa biz de artı oy/eksi oy gibi seçeneklerle oylamalar yapabiliyoruz. Forumları bu açıdan internete taşımış oluyoruz. Fizikseli internete aktarıyoruz. İnternette kalıcı olduğu için biri yorum yapınca, üzerinde görüşülen maddeye katkıda bulunabiliyor. İlanın hazırlanış sürecinden itibaren, 3 haftadır çok farklı araç gereçler kullandık. Örneğin New York Times'a vereceğimiz ilanın şeklini ve içeriğini de anketlerle belirledik. Google Moderator kullandık. Ancak, bu Türkçe olmadığı için kendi aracımızı yarattık.
- Şu an reklam için yapılan harcamaların ardından geriye kalan 45 bin doları nasıl kullanacağımız konusunda bir referandum yapıyoruz. Referandum yarın, Türkiye saatiyle 17:00'ye kadar açık. İçinde 3 madde olan bir paket oyluyoruz. Referandumu dün açtık.
- İşin komik tarafı hükümetten kimse bizimle bağlantı kurmadı. Oysa biz onları da bu demokratik sürece almak istedik. Bu işin arkasında olanlar olarak, normal birer Türk vatandaşı olarak aslında açıktık. Ama bizimle görüşmediler. Arka taraftan "faiz lobisi" dediler.
- Bağışlar, 2 bin 500 den fazla katılımcının katılımıyla toplandı. En fazla yardım yapan 2 bin dolar verdi. Tek kalemde 2 bin dolar en yüksek yardımdı. Ondan sonra 11 kişi biner dolar verdi. Tutarın büyük kısmı 10 dolar ve altı yardım yapanların katılımıyla toplandı. 1 dolar veren de oldu, 5 dolar veren de.
- İş dünyasından ya da Türkiye'de tanınan işadamlarından yardım yapan hiç olmadı. Keşke olsaydı. Bir işadamı keşke 10 dolar bağışlasaydı. Bu hem temsili bir yardım olurdu. Hem de güzel olurdu. O yardımı yapmak için kredi kartını kullanacaktı, 20-25 dakika harcayacaktı. Ama sadece 10 dolar bağışlayacaktı. Ama hiç yok yardım eden tanıdığımız işadamı.
- New York Times bize özel bir indirim yapmadı. Ama iki indirimden yararlandık. Birisi advocacy (bir fikri ya da düşünceyi savunma) indirimi. Sosyal içerikli bir mesaj olduğu için STK klasmanında değerlendirildik. İkincisi ise ilanın yayınlanacağı günün esnek olması nedeniyle verilen indirim. Bu iki indirim de bize özel değil.
**NY TIMES İDDİALARA CEVAP VERDİ**
Olaylar konusundaki tartışmalar sürerken ilanı yayınlayan New York Times da sık sık gündeme geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Yabancı medyadan Türkiye'de yaşananları ideolojik yaklaşımlarla ele almamalarını ve sipariş üzerine ilan almamalarını kendilerine hatırlatırım" dedi.
AB Bakanı Egemen Bağış, "Biz New York Times'ta "Sistematik bir Ermeni Soykırımı olmamıştır" diye hem de ücreti karşılığında ilan verebilmek için yıllarca mücadele ettik. Ülkemizi ve dünyayı ilgilendiren birçok meselede bunu denedik. Ama ne yaptıysak bunu başaramadık" diye konuştu. New York Times'ın Kurumsal İlişkiler Direktör Yardımcısı Eileen M. Murphy bu iddialara, gazetenin hem Gezi ilanı ile ilgili karar alma sürecine, hem de daha önce yayınlamadıkları ifade edilen Ermeni soykırımı ilanı konusundaki iddialara cevap verdi: - Uluslararası medyanın protestolara yardım ettiği ve sponsor olduğu suçlamalarına cevap olarak, bizim reklam bölümümüzle, haber bölümümüz birbirinden tamamen farklı faaliyetlerdir ve haberlerin reklamları kabul etmek ve yerleştirmekle hiçbir ilgisi yoktur.
- New York Times birçok konuda görüşlerini paylaşmak isteyen farklı gruplardan (advocacy groups) reklam kabul etmektedir. Bu tür reklamları yayınlarız çünkü ABD'nin anayasasının ilk maddesine (First Ammandment) inanıyoruz, bu bize haberleri ve editöryel içerik yayınlamamızı sağlarken, halkın sesinin duyulmasını da garanti altına almış oluyor.
- Bu 'advocacy' (bir fikri ya da düşünceyi savunma) gruplarından reklam kabul ederiz ve 7 günlük bir stand-by fiyatı veriririz. Tabii ki reklamlar bizim genel yayın kurallarımıza uygun olmalıdır. Bu gruba özel bir indirim yapılmamıştır.
Bu fiyatı vermemiz, reklam verenin tercih ettiği günde reklamı yayınlamak için elimizden gelen en iyi çabayı göstereceğimiz anlamına gelir ancak verilen tek garanti 7 günlük stand-by süresi içinde bir gün reklamın yayınlanacağıdır.
- Geçmişte Ermeni Soykırımı'nın olduğunu reddeden ilanları yayınlamayı kabul etmedik. Ancak Ermeni Soykırımı iddiaları için özür mesajı içeren ya da pişmanlık dile getiren hiç bir reklamı geri çevirmedik.