Modern yaşamı her yönden çekiştiren bu absürde çizgi harikası için kült demek yanlış olmaz sanırım. Bir wallaby, bir inek, bir kurbağa ailesi, bir kaplumbağa ve bir köpek bir arada ancak bu kadar komik olabilirdi. Rocko’s Modern Life’ı okuldan gelip daha üniformamızı bile çıkarmadan gözümüzü kırpmaksızın izledik, hatta Nickelodeon henüz test yayınındayken her bölümü tekrar tekrar seyrettik.
Amerikan rüyasının çizgisel matrak eleştirisi olarak nitelendirebileceğimiz Rocko’s Modern Life kuşkusuz sadece çocuklara hitap etmeyen bir çizgi film klasiğiydi. Kredi kartları, alışveriş merkezleri, fast food çılgınlığı gibi tam da o dönemde çığrından çıkmaya başlamış modern hayatın eleştirileri, o yaşta aklımızın ermediği inanılmaz göndermeler (The Shining, Psycho, Citizen Kane) ve ince, absürd bir espri anlayışı ile kavrulmuştu. Gelmiş geçmiş en iyi Türkçe dublaj diyebileceğimiz seslendirmeleri ve her şeyi yamuk çizme kapasitesinde çizeri ile sonsuz bir hayal gücünün ürünüydü. Southpark’tan sonra en iyi çizgi film -ya da dizi- olarak adlandırıldı çoğu kez ama her ne kadar sistem eleştirisi yapsa da tüketimi büyük kepçelerle besleyen South Park’ın gerisinde kalması imkansız.
***“Hey futbol topu kafalı!”
Futbol topu şeklindeki kafasından düşürmediği minicik şapkası ve tavanı camla kaplı süper teknolojik odasıyla cool ötesi çizgi kahraman Hey Arnooooold! Ona deli gibi aşık olmasına rağmen hep zarar veren, “hey futbol topu kafalı” diye dalga geçen Helga, Marge Simpson’ın siyahi erkek çocuk versiyonu olan, “sup yo” diye selam verebileceğiniz “iyi” çocuk Gerald... Bir işi başardıklarında el sıkıp baş parmaklarını ileri geri hareket ettiren Gerald ve Arnold’a hepimiz özenip en yakın arkadaşımızla yapmaya çalışmadık mı?
Daha çocukken damarlarımıza jazz enjekte etmiş bu güzel dizi, pek çok çizgi filmin aksine gerçekten çocuklar tarafından seslendirilmişti. Bize güzel gelen yanı ise Arnold karakterinin aslında hiçbir özel gücünün olmaması, aksine bir ghetto mahallesinde büyük anne-babasıyla yaşaması ve dizinin her bölümünün hayat dersleriyle dolu olmasıydı. Arnold her ne kadar fiziksel özellikleri yüzünden "zorbalık"la yüz yüze kalsa da her bölümde güçlü olan şeyin arkadaşlık, dayanışma gibi duyguların olduğunu vurguladı. Çok üzüldüğünde, anne babasını özlediğinde, bir sorununu çözmeye çalışırken yatağına uzanıp camlarla kaplı tavandan gökyüzünü izledi, biz de onu izlerken camdan tavanı olan bir odamız olduğunu hayal ettik, imrendik.
“Yaşasınnn balgam böreği!"
En az Rocko’s Modern Life kadar çok katmanlı “Aaaaah Real Monsters” Monsters Inc'ye ilham verdiğini düşündüğümüz bir başka Nickelodeon klasiği. Yer altında bulunan canavar akademisinde insanları korkutma sanatı üzerine eğitim alan Oblina, Ickis ve Crum, yer altında aldıkları teorik eğitimi yer yüzüne çıkarak kendilerinde bulunan özel “korkutma güçleri”yle pratiğe dökmekle yükümlüydüler. Gromble isminde sert ve katı bir hocanın yönettiği bu korku okulunda her bölümde üç kafadarın insanları nasıl korkuttuğunu ve bu sırada başlarından geçen enteresan olayları izleriz. Temel besin kaynakları çöp olan bu “gerçek” canavarlar için korkutmak bir eğlence, hatta bazen gurur meselesi. İnsanlar tarafından tanımlanmamak gibi bir ilkeleri olduğundan korkutmalar haricinde insanlarla fazla içli dışlı olmamaya özen gösterirler. Bu nitelikleriyle ve bir anti-kahraman anlatısı olarak Real Monsters’ın da bir yetişkin dizisi olduğunu düşünebiliriz.
"Kediş: Biz hiçbir şeyde anlaşamayız.
Köpüş: Katılmıyorum, bence anlaşabiliriz."
Yekpare bir gövde, bir ucunda kedi, öbür ucunda köpek kafası ile Catdog aslında Edi ile Büdü’nün hayvanlar alemi yansıması. Zıtlık derecesindeki farklılıkların nasıl tek vücutta yaşayabileceğini gözler önüne seren çizgi film, akıllı ve mantıklı bir kedi ile biraz deli, biraz salak ama temiz kalpli bir köpeğin maceralarını anlatıyordu ve evet, tabiki hiçbir konuda anlaşamıyorlardı. Köpeğin bu kadar saf olması yüzünden “bu çizgi filmi yazanlar kesin kedi insanları, yoksa köpeği bu kadar saf göstermezlerdi” diye çok düşündük ama kedi ve köpek yan yana hep böyle tasvir edilmedi mi zaten? Kimileri içinse aslında köpek hiç de akılsız değil, kedi ne derse desin umursamıyor ve gene kendi bildiğini okuyor. Sonuç olarak kedi aristokrat, köpek sokak cinsi. Ayakları ve hayatları bazen birinin, bazen ötekinin çektiği tarafa gidiyor ama bu şartlar altında oldukça iyi idare ediyorlar. Balık-kemik karışımı bir evde oturan Catdog’un Türkçe dublajlı versiyonunda birbirlerine “kediş” ve “köpüş” olarak sesleniyorlardı.
Çizgi filminden esinlenerek, kendini köpek sanan kediler için kullanılabilecek bir terim haline gelmiştir Catdog. Patisini veriyorsa, attığınız sopayı getiriyorsa, köpek gibi sadıksa ve kediden beklenmeyen köpeksel güzellikler sergiliyorsa o kedi bir Catdog’dur!
“Hiçbir bebeğin emekleyemediği kadar uzağa emekleyelim!”
Küçücük dünyalarında kocaman maceralar yaşayan Rugrats bebekleri, popolarındaki bezler, ellerindeki biberonlarla hiç bilinmeyen bebek dünyasını ekrana en güzel şekilde yansıtıyordu. Tabi şimdi büyüdüler ve yeni çizgi filmlerinin adı “All Grown Up” oldu. Tommy Pickles ve arkadaşları Chuckie, Angelica, Phil&Lil, Kimi ve Susie...Filmin cesur karakteri Tommy ve en yakın korkak arkadaşı Chuckie çoğu bölümde ana karakterlerdi ve çoğu kişinin dizisiyi sevme ve diziden nefret etme sebebi olan Angelica’yı devamlı kendi kazdığı kuyuya düşürüyorlardı. Kötü gibi gösterilse de gerçeğe en yakın çocuk Angelica, ebeveynleri tarafından ısrarla görmezden gelinen, çocuklara eziyet eden şımarık çocuk vakasına gerçek bir örnekti. Bir yandan da aslında herkesin içinde barındırdığı gerçek duyguları gösteriyor ve çok bilmişliği ile Rugrats’i daha da izlenesi hale getiriyordu. Bir de şu meşhur ikizler vardı tabi, göbek deliklerindeki pamukçukları yiyen ikizler. Bir toka değişikliği ile birbirlerinin yerine geçen Phil&Lil, ikiz çocukların hem tek yumurta ikizi hem de karşı cins oluşuyla da şaşırtıyordu. Bu noktada yıllardır Rugrats’le ilgili dillerden düşmeyen bir teoriden bahsetmek gerekiyor sanırım. Bu teoriye göre aslında bebekler gerçekte yokmuş. Hepsi anne babası tarafından ilgi ve sevgi görmeyen Angelica’nın hayal ürünüymüş. Chucky aslında annesiyle ölmüş, Tommy ölü doğmuş bir anlaşmaymış ve bu yüzdendir ki Stu, bodrum katta, asla yaşayamayacak çocuğuna oyuncaklar yapıp dururmuş. Devilles'ler kürtaja bulaşmış. Ancelica da doğmamış çocuğun kız mı erkek mi olabileceğine karar veremediği için kafasında aynı karakterden iki cinsiyette de uydurmuş.(Phil&Lil) Bu teorinin gerçek olmasını hiçbirimiz istemiyoruz tabii, inanmalı mıyız bilmiyoruz ama Rugrats’in yazarları da zaten iddiaları yalanlıyor.
"Chuckiiiiiiiieeeee,yoksa bozuk pastel boya mı yedin?"
İğrençlikte ve komiklikte sınır tanımayan Ren&Stimpy yetişkin çizgi filmlerinin en iğrenci, baş tacı! Yetişkin çizgi filmi demişken Kurt Cobain’in en sevdiği çizgi filmlerden olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Masum, çocukça ve iyi niyetli çizgi filmlere karşı gelen Ren&Stimpy ismini Mars’ta bulunan iki kayadan alıyor.
Bir kedi ve bir köpekten oluşan, sevimli (!) olduğu kadar uçuk kaçık bu süper ikili sizi göt kıllarına ve kulak arkası sivilce patlatmalarına maruz bırakırsa şaşırmayın. Örneğin dizinin bir bölümünde Stimpy yeni bir arkadaş ediniyor ve ikili birbirlerine koleksiyonlarını göstermeye karar veriyorlar. Koleksiyon; masa altına sürülmüş sümükler, bir hafta hiç çıkarılmadan giyilmiş don, futbol topu büyüklüğüne getirilmiş yara bantları, koltuk kenarına sürülmüş kulak pislikleri, bir şişe içine sıkıştırılmaya çalışılmış osuruklardan oluşan bir koleksiyon tabi.
Yetişkin çizgi filmlerinin emeklemeye başladığı bir döneme ait olan bu çizgi film ilk bölümlerine bakıldığında sadece iğrençliğiyle değil aynı zamanda Amerikan halkını da acımasızca eleştirmesiyle dikkat çekiyor. Yine bölümlerden birinin ortasında reklam şeklinde Barbie ve Actionman türevleriyle dalga geçiliyor ve çocuklara üstüne peruk geçirilmiş kütük satıyorlar. (Southpark’taki Towelie olayı)
Yazarının çizerinin elinden geleni ardına koymadığı, espride sınır tanımayan absürd komedi Angry Beavers! Kısaca "Daaaaaaaaaggg" ve "Norbie" diyebilecegimiz bu kunduz kardeşlerin maceraları çoğunlukla küçük ve salak kunduz Dag’in başını derde sokması ve Norbie’nin sorunu çözmeye çalışırken ukalalığı yüzünden daha büyük belalara bulaşmalarından oluşuyor. Bilhassa müzik yaparlarken yoğunlaşan psychedelic çizimlerle çoşturan çizgi filmin seslendirmesini Müşfik Kenter ve Köksal Engür yapmış. Bilim-kurgu fantastik geçişleri yer yer gerçekçi çizimlerle harmanlayan seri, klişe tezatları kullanmadan güldürmeyi başaran ender yapımlardan.
Of olsa da izlesek demiyor muyuz? Diyoruz. Ama böyle bilgisayar başında oturmak değil eskisi gibi televizyon karşısında bunları izleyerek çürüdüğümüz günleri de özlüyoruz. O zaman güzel haberi verelim; Nickelodeon, yakında açılacak The Splat isimli yeni kanalın müjdesini verdi! Rugrats, Aaahh!!! Real Monsters, Angry Beavers, Hey Arnold!, Rocko's Modern Life, Rocket Power, CatDog, The Wild Thornberries ve daha fazlası bu kanalda olacak! Kanalın ne zaman açılacağı henüz açıklanmadı ancak bu kadar heyecanlanmışken bizi çocukluğumuza götürecek güzel bir trailer’la mutlu etmeyi de ihmal etmemişler.
Kaynak
Rocko’s Modern Life
Hey Arnold
Aaahh!!! Real Monsters
Catdog
Rugrats
Ren & Stimpy
**Angry Beavers
**