Beyaz TV'de yayınlanan "Söylemezsem Olmaz" adlı programda "Kurtlar Vadisi Darbe" hakkında yapılan yorumlarda iftira ve hakaret suçunu işledikleri iddiasıyla programın sunucuları Nihat Doğan ve Ömür Varol'un da aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında "iftira"ve "hakaret" suçlarından 8 yıl 4'er aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi.
İddianamede, Şaşmaz ve Canpolat'ın şikayetinde söz konusu programda konuşan kişilerin bizzat isimlerini kullanarak kişilik haklarına saldırdıklarını, kendilerinin dizinin birçok bölümünde FETÖ adlı örgütün eylemlerini halka anlattıklarını, iddiaların asılsız olduğunu, sorumlu tüm kişilerden şikayetçi olduklarını söylemeleri üzerine soruşturma başlatıldığı belirtildi.
İddianamede, söz konusu şirket tarafından soruşturmaya konu "darbe" içerikli marka başvurusunun onlarca farklı isimle birlikte yapıldığı belirtilerek, ilgili dizinin 159. bölümündeki "Erdoğan" yazılı mezar taşları içeren görüntülerin bilirkişi marifetiyle tespit edildiği, bu veri üzerinden kolluk marifetiyle çekimin yapıldığı mezarlıkta yapılan araştırmalar neticesinde bu alanın Erdoğan soyadlı bir aileye ait olup, legal yollarla temin edildiğinin ve orijinal görüntüsünün de dizide yayınlandığı gibi olduğunun belirlendiği vurgulandı.
Şüphelilerin adı geçen programda dile getirdikleri iddialarla ilgili olarak müştekiler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yürütüldüğü kaydedilen iddianamede, müştekilerin yayınladıkları dizinin senaryosunda anlatılan olayların 15 Temmuz darbe girişimiyle paralellik arz etmediği gibi içerikte FETÖ/PDY adlı terör örgütüyle mücadele içinde olan kişi ve olayların konu edildiği, aynı zamanda müştekilerin FETÖ/PDY ile bağlantılı olduklarına dair tespit yapılamadığı gerekçeleriyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği bildirildi.
FETÖ/PDY talimatıyla suç işlediği sonucu çıkarılamaz.
İddianamede, söz konusu dizinin on yılı aşkın süredir yayınlandığı ve tüm bu süreç boyunca genel itibarıyla Türkiye'deki demokratik düzene suç işleyerek müdahalede bulunan karanlık yapılar, Türkiye'de faaliyet gösteren silahlı suç örgütleri ile bu yapıların harici ve dahili bağlantılarının konu edildiği vurgulandı.
Bu konsepte sahip bir yapımda yaşanmış olaylara yer verilebileceği gibi ileride yaşanması öngörülen olaylara da vurgu yapılabileceği kaydedilen iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
İddianamede, müştekilerin sahip olduğu yapım şirketinin içeriğinde "darbe" kelimesi yer alan bir isim için marka başvurusu yapmasının da olağan olduğu vurgulanarak, şüphelilerce iddia edildiğinin aksine 15 Temmuz darbe girişiminin başarılı olması halinde "Kurtlar Vadisi Darbe" adlı bir dizinin yayınlanabilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olacağı kaydedildi.
Müştekilerin 15 Temmuz darbe girişiminden birkaç ay önce yayınladıkları dizinin genel konusuna uygun olan "darbe" kelimesi içerikli bir marka başvurusunda bulunmalarından şüphelilerce dile getirilen sonucun çıkarılmasının da mümkün olmadığı dile getirilen iddianamede, "Basın yayın yoluyla dile getirilip kişileri darbeci, terör örgütü mensubu ve benzeri ağır suçlamalara maruz bırakan iddiaların sağlam verilere dayanması gerektiği, salt yayınlanan dizinin bir sahnesi ya da sahip olunan isim hakkı üzerinden bu tür çıkarımlar yapılamayacağı anlaşılmıştır." denildi.
İddianamede, şüphelilerce ilgili televizyon programının farklı tarihlerinde yinelenerek sarf edilen ve her biri tüm şüphelilerce desteklenen "Müştekilerin yapımcısı oldukları dizinin senaryosunda FETÖ terör örgütüne mensup istihbaratçılar tarafından müdahale edildiği, FETÖ'den talimat alındığı, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının ölümle tehdit edildiği, yapımcı ekibin FETÖ terör örgütünce yapılan 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildiği" şeklindeki iddiaların tahkir ve iftira kastı taşıdığı vurgulandı.
Bu kapsamda şüpheliler Bircan İpek, Cihad Zembat, Gülşah Saraçoğlu, Nihat Doğan ve Ömür Varol'un üzerilerine atılı hakaret ve iftira suçlarını işledikleri savunulan iddianamede, 1 yıl 9 ay 15'er günden 8 yıl 4'er aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
İddianamenin gönderildiği mahkemece kabul edilmesi halinde şüphelilerin yargılanmalarına başlanacak.
Öte yandan, programda sarf edilen sözlerle ilgili şüpheliler hakkında başlatılan soruşturmada "tehdit" suçunun unsurlarını oluşturan ifadeler yer almadığı, başka bir sözlü ya da fiili eylemle desteklendiğine dair delil bulunmayan bu ifadelerin "çalışma hürriyetini ihlal" ile "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlarını da oluşturmayacağı gerekçesiyle, bu suçlardan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildi.