Çalışmalarıyla, ''Tanrı parçacığı'' adı da verilen, ''Higgs bosonu'' adlı atomaltı parçacığının teorik çatısını oluşturan Abdus Salam'ın adı, Pakistan'da ''Dinden çıkmış'' diye nitelendirilen Ahmedi tarikatına mensup olduğu gerekçesiyle okul kitaplarından çıkarıldı.
Abdus Salam ve Stewen Weinberg adlı fizikçiler birbirlerinden bağımsız olarak bugün ''Higgs bosonu'' olarak adlandırılan atomaltı parçacığının mevcudiyeti hakkında yaptıkları öngörüleriyle 1979'da Nobel Fizik Ödülü'nü kazandı.
Abdus Salam Nobel ödülüne, parçacık fiziğinde, ''Standart Model'' olarak adlandırılan, temel güçlerin, evrenin genel dinamiklerini ne şekilde yönettiğine ilişkin bilimsel teori üzerine yaptığı çalışmayla layık görüldü.
Ahmedi tarikatına mensup olduğu gerekçesiyle hayatta olduğu zamanlarda da Pakistan makamlarının baskılarıyla karşılaşan ve Taliban militanlarının hedefi haline gelen Abdus Salam, Pakistan'ın nükleer programının ilk aşamalarında da yol gösterici bir rol oynadı.
Abdus Salam, iki ayrı bağımsız ülkeye ayrılmadan önce İngiltere'nin denetiminde Hindistan'ın, bugün Pakistan olarak adlandırılan bölümünde yer alan Jhanga'da 1926'da dünyaya geldi.
1996 yılında hayata gözlerini yumana kadar Nobel Fizik Ödülü'nün yanı sıra 12'den fazla uluslararası ödülün sahibi olan Abdus Salam, 1960'lı yıllar ile 1970'li yılların başlarında, cumhurbaşkanının baş bilim danışmanı olarak Pakistan'daki uzay ajansı ve nükleer bilim ve teknoloji enstitütüsünün kurulmasına yardım etti ve bundan dolayı ülkede önemli bir nüfuz sahibi oldu.
Abdus Salam, Pakistan'ın 1998'de ilk denemesinde bulunduğu nükleer bomba bomba yapım çalışmalarının ilk aşamalarına da katkıda bulundu. Ancak Abdus Salam'ın yükselişi, 1974'te Pakistan Parlamentosu'nun yaptığı anayasaya değişikliğiyle, Ahmedi tarikatı mensuplarının, ülke hukukuna göre Müslüman olarak kabul edilemeyeceğini ilan edilmesinin ardından sona erdi.
Pakistanda sayıları 3 milyonu bulan Ahmedi tarikati mensupları, ruhani liderleri olarak kabul ettikleri, 1908 yılında ölen Hazreti Mirza Gulam Ahmed'i, ''Peygamber'' olarak görüyor.
Bu görüş Hazreti Muhammed'i son peygamber olarak kabul eden ve ondan sonra kendisini peygamber ilan edenleri dinin dışına çıkmış olarak kabul eden İslam inancıyla çelişiyor.