Nobel Ödüllü bilim insanları Greenpeace'e karşı: GDO Savaşları

Uzun yıllar hayatımıza dahil olan ve sürekli alışverişlerde bile duyduğumuz 'Bu domatesler GDO'lu' cümleleriyle hayatımıza giren GDO nedir? Gerçekten zararlı mıdır? Yoksa yararları da var mıdır?

Selim Gerçeker / Mynet Haber

Nobelli bilim insanlarından çağrı: GDO'lu gıdalara izin verin

Özellikle GDO'ya karşı sert bir tutum sergilenmesiyle bilinen Greenpeace'i hedef alan açıklamalarda 110 nobelli bilim insanı birleşerek Washington’da bir toplantı düzenlediler ve Greenpeace gibi çevreci örgütlerin GDO'lu gıdalara karşıt propagandalar yapmalarını bırakmalarını istediler. Nobel Tıp Ödüllü Philip Sharp, Brce Beutler, Christiane Nusslein-Volhard, Nobel Kimya Ödüllü Paul Boyer, Robert Lefkowitz, Nobel Fizik Ödüllü, Claude Cohen-Tannoudji ve Srge Haroche gibi isimlerin bulunduğu bilim insanları GDO'lu gıdalarla dünyada yetersiz beslenen çocukların karınlarını doyurabileceklerini belirtirken internet sitesi üzerinden ortak dilde yazılmış bir mektup yayınladılar.

Reklam
Reklam

Mektup'ta “GDO’lu tarım ürünleri, güvenli, yeşil ve gelişmekte olan ülkelerin küçük çiftçileri için gelişmiş ülkelerin büyük işletmecilerine göre daha değerdir. Greenpeace ve onun destekçilerine düşen, biyoteknolojiler sayesinde geliştirilen kültürleri yetiştiren dünya çapındaki çiftçilerin deneyimlerini gözden geçirmeleri, sağlık otorotilerinin düzenlemelerine uygun GDO’lara karşı kampanyalarına son vermeleridir.” ifadeleri yer alıyor. Metnin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Nobelli bilim insanlarının araştırmalarının yanı sıra GDO'lu gıdaları savunmalarının en büyük sebebi yakın zamanda işe yaradığı düşünülen Altın Pirinç kavramı. Uzun zamandır bilim dünyasını ikiye bölen ve tartışmalara yol açan Altın Pirinç bir kesime göre yararlı ve ekonomik, diğer kesime göreyse zararlı ve bazı isimlerin ceplerini doldurmak için savunduğu bir kavram. Nobel bilimciler 1984'de Filipinler'de geliştirilen Altın Pirincin A vitamini sağladığını ve birçok insanın hayatını kurtarmasıyla GDO'nun yararlarına değindi. Nobel bilim insanları için GDO'nun aslında yararlı olduğunu gösteren en büyük örnek kuşkusuz ki bu kavram. Altın Pirinç, Beta Karoten A vitamini açısından bir hayli zengin. Bu pirinç sayesinde ülkede A vitamini eksikliği nedeniyle görme kaybına uğrayan 250 milyon çocuk hastalığa yakalanmaktan kurtuldu. Yani ortada hayat kurtaran bir gıda söz konusu. Öte yandan UNICEF'e göre her yıl 2 milyon çocuk önlenebilir hastalıklar ve yetersiz beslenmeden yaşamını yitiriyor. Aslında karşı çıkılan GDO'lu ürünler çocuklara tedavi olabilecekken buna karşı çıkanlar arasında en büyük etkenlerden birisi çevreci olarak bildiğimi 'Greenpeace'.

Reklam
Reklam

Greenpeace'in Nobelli bilim insanlarına cevabı gecikmedi

Greenpeace, bilim insanlarının çağrısına pek olumlu bakmadı. Açıklamanın genelinde 'Altın pirinci iddia edildiği gibi engellemiyoruz. Altın pirinç hazır değildir ve A vitamini takviyesi konusunda başarısız bir çözümdür. Sağlığa yararlı değildir.' diyerek bu konuda propagandalar yapmaya devam edeceklerinin ve GDO ile savaşmaya devam edecekleri konusunda inatçı olacaklarının sinyallerini verdiler. Ayrıca Greenpeace diğer GDO’lar gibi altın pirincin de ‘yayılmacı’ olduğunu ve diğer pirinç türlerini etkileyerek biyo çeşitliliği azalttığını belirterek çevreye ve doğanın gidişatına çeşitli zararlar verdiğini ileri sürüyor.

Bu konuya Türkiye'den de tepki yok değil; Greenpeace Gıda ve Tarım Kampanyası Sorumlusu Tarık Nejat Dinç bu konu üzerine yapmış olduğu açıklamada açlığın teknolojik değil, sosyopolitik olduğunu belirtiyor. Dinç'e göre şirketler ceplerini doldurmak için GDO'yu meşrulaştırmak istiyor.

Reklam
Reklam

Peki nedir bu GDO?

Genetiği değiştirilmiş organizmalar olarak bilinen GDO'nun ayak sesleri 1970'lerde gıdalara tarımsal ilaçlar kullanılmasıyla başlanılan tartışmalarla duyuldu. Tanım olarak DNA aktarımını yahut, bir organizmaya ait DNA’nın biyoteknolojik olarak değiştirilmesi anlamına gelen GDO 1995'de yasal olarak ilk kez mısır tarlalarında ekildi. Bazı kaynaklara göreyse GDO ilk kez 1996'da domateste kullanılarak hayatımıza girdi.Genetik bilimin hayatımıza girmesiyle gelişen biyoteknolojiyle birçok klonlama ve dna değiştirme işlemine tanık oluyoruz. Ancak herkesin aklında büyük bir soru işareti var bu GDO zararlı mı? Kanser yapıyor mu? Ülkemizde yasak olan ancak bu denetleyecek imkanı bulunmayan GDO'nun yararlarına ve zararlarına bakalım;

Önce yararları

Öncelikle gen aktarımı sayesinde gıdaların daha kaliteli daha besleyici ve zengin vitamin içerebilir, ayrıca daha fazla ürün alınabilir. Ayrıca GDO'lu ürünler daha ucuz ve cazip fiyatlara satıldığından birçok kötü ekonomiye ilaç gibi gelebilir ve nobel bilim insanlarının da belirttiği gibi açlıkla ve birçok hastalıkla mücade edilebilir. Ayrıca biyoteknolojik olarak GDO çalışmaları gen aktarımı konusunda hayvanlar üzerinde özellikle klonlamada büyük yararlar sağlayabilir. Kısaca GDO, şuan bile açlık sıkıntısı çeken dünyanın gelecekti büyük şanslarından biri olabilie. Ayrıca tıp alanında insülin ve ağızdan alınan aşıların geliştirilmesi gibi birçok alanda açık kaynak olarak kullanılabilir.

Reklam
Reklam

Yapılan araştırmayla 1999’da düşünülen GDO’lu olan altın pirincin 2002’de artık hazır olduğu bilgisine ulaşılıyor. Testlerde de Altın Pirinç'in her hangi bir sağlık riski olmadığı saptanıyor.

Üstte Altın Pirincin ve diğer GDO'lu ürünlerin açlık bahane edilerek şirketlerin ceplerini doldurma politikası olduğunu belirten Tarık Nejat Dinç'in açıklamalarına yer vermiştik. Bu açıklamalara cevap olarak ilk büyük çapta GDO’lu besin olacağından, tüm telif hakları kar amacı gütmeyen bir şirkete devrediliyor. Özellikle yeterli beslenemeyen bölgelere (Hindistan başta) yardım amaçlı gönderileceğinden A vitamini konusunda zengin olmasına çalışıldı. Aynı Altın Pirinç de olduğu gibi. Zor şartlarda büyümesi için, az beslenen yerlerde özellikle besleyici olması için tasarlanmış bir pirinç.. A vitamini takviyesi konusunda da bekleneni verdiği onca çocuğun tedavi edilmesinden dolayı da açıkça kanıtlanmış. Yani aslında tek sorun şirketler değil gibi duruyor. Araştırmaların linkleri.

Reklam
Reklam

Peki ya bu GDO'nun hiç mi zararı yok?

Tüm bu bilimsel deney ve araştırmalara rağmen GDO toplumun birçok kesimi ve sivil toplum örgütleri tarafından sert tepkilerle karşılanıyor.
GDO kendine ait olmayan bir ürünün başka bir ürünü üretme gibi özelliği bulunuyor. Tabii bu tüm deneylerde geçerli değil ancak doğada genetiğiyle oynanmış bir gıda mısır ya da patates başka bir hayvan tarafından tüketilince o hayvanın bağışıklık sistemini bozabiliyor. Özellikle farelerde sıkça rastlanan bu durum insan sağlığı açısından da bazı risklere ve korkulara yol açıyor. Ya da örneklendirecek olursak fıstığın özellikleri fındığa eklenerek genleriyle oynandığında fıstığa alerjisi olan birinin o fındığı yemesi büyük risk taşıyor.

Kısaca dengeli ve gözlem altında emin ellerde kullanıldığı zaman GDO sanıldığı kadar tehlikeli ve korkulacak bir yöntemmiş gibi durmuyor. Ancak başta Greenpeace olmak üzere sivil toplum örgütlerinin doğayı baz alarak karşı geldikleri GDO uzun yıllar hayatımıza hala 'öcü' olarak yaşamaya devam edecek gibi. Bir tarafta insanlar için savaşn bilim, diğer tarafta doğa için savaşan çevreciler arasındaki bu rekabet ilerleyen günlerde de sürecek gibi. Bakalım ilerleyen günlerde bu inatlaşmalar bizlere hangi bilimsel aydınlanmaları beraberinde getirecek?

Reklam
Reklam