İlber Hoca, CNNTürk ekranında Hakan Çelik'in sorusu üzerine şunları söyledi:
"E işte böyle 'Tanrıların Arabaları' gibi şeyleri bir profesör okursa, hapishaneye düşmüş fantezisi geniş bir üçkağıtçı o (Erich Von Daniken). Böyle bir herif, Tanrıların Arabalarını anlatıyor. Yalnız işin kötüsü arada ispat edilen, anlaşılan bir takım şeyleri de anlaşılmaz, muamma diye yutturuyor.
Kimsenin tabi arkeolojideki gelişmeleri takip edecek hali yok. Kullandığı numaralardan bir tanesi de 'Piri Reis haritası'. Uzaydan çekilen haritanın bire bir aynı diyor. Doğru olabilir mi... Mappa Mundi deriz. Hiçbir şekilde gidip bir ölçümle falan yapılması mümkün değil. Tesadüfen uzaydan alınan bir sürü, milyonla resimden bir tanesiyle boyut benzerliği olabilir. Yani bunu kalkıp 'Uzaylılar çekip verdiler bizim Gelibolulu Piri Reis'e demek gibi bir hikaye bu.
"SOPA YEMESİ LAZIM"
Ben daha başkasını da gördüm. Gene başka bir profesör. Ayeti Kerimelerle arkadaşmış... Arada parka da gezmeye gidiyor musunuz diyeceksiniz tövbe estafurullah. Yani, kullandığı tabirden haberi yok. Çok enteresan bu. Bilimadamının her şeyden önce kavramları, her şeyden önce terminolojiyi kullanması lazım. İyi kullanması lazım ve bunun için sopa yemesi lazım, genç yaşta hocasından, meslektaşından. İyi eğitim alması lazım. Mesela bu ne biçim terminoloji derler, kavramı doğru kullan derler. Böyle olur bu iş...
"KAFASI ERMİYOR BU İŞE"
(Cep telefonuyla görüşme işi nedir?) sorusu üzerine Ortaylı şunları söyledi:
Demek ki kafası ermiyor bu işe. Başka iş yapsın. Bu çok kaba bir şeydir. Erich Von Daniken tipi bir şeyi ciddiye de alabilirsin, alamazsın tabi... Bunu kalkıp tabi böyle bir işi kalkıp da milyonların önünde konuşmak inanılmayacak bir şey. Orada mucizeden bahsedersin, o kadar. Mucizeyi herkes kendine göre... Mucizeyi fizik, kimya ve matematikle temellendirmeye kalkmak eblekliktir. Mucize mucizedir, bir iman işidir.
Hiçbir şeyi temellendiremezsin. Mesela 19. asırda Hristiyan dünyasında başlayan bir eğilimdir bu ve teologlar başladı.