"Nükleer teröre az kaldı"

LONDRA (İHA) - İngiliz basınında bugün, "Hindistan'ın, Mumbai saldırıları sonrası Pakistan'a yönelttiği suçlamalarla iki ülke arasında tırmanan gerilim" ve "ABD'nin tansiyonu düşürme çabaları" başlıkları öne çıkıyor.

BBC'nin Türkçe internet sitesi http://www.bbc.co.uk/turkish/'te yer alan basın özetlerine göre İngiltere gazeteleri bu sabah Hindistan'ın, 180'den fazla kişinin öldüğü Mumbai saldırıları sonrası Pakistan'a yönelttiği suçlamalarla iki ülke arasında tırmanan gerilim ve ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın tansiyonu düşürme çabalarına geniş yer ayırıyor.

Reklam
Reklam

Hindistan'ın terörist suçlaması getirdiği 20 kişinin iadesi talebine Pakistan'dan "Hayır" yanıtı aldığını duyuran Guardian, "Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari, eğer haklarında yeterli delil varsa söz konusu 20 kişinin Pakistan mahkemelerince yargılanacağını söyledi. Zerdari'nin bu sözleri, harekete geçmesi konusunda kamuoyunun baskısı altındaki Hindistan hükümetini öfkelendirecektir. Birçok uzmana göre, 8 aydır görevde bulunan Zerdari hükümetinin Hindistan'a yardımcı olmak istese bile manevra alanı çok dar. Zira Pakistan hükümeti sertlik yanlısı grupların baskısı altında. Sadece Hindistan'ın taleplerine direnme konusunda değil, Batı'nın Afganistan sınırındaki El Kaide ve Taleban unsurlarıyla mücadelesine sunduğu katkı konusunda da" diyor.

Times gazetesi ise ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Delhi temaslarından yola çıkarak, Washington'un Hindistan'a yaklaşımını mercek altına almış. Gazetenin dış politika yorumcusu Bronwen Maddox'un "Hindistan'a özel muamele sorun yaratıyor" başlıklı analizinde, "Condoleezza Rice'ın dün Delhi'ye gidişi, Bush yönetiminin Hindistan ile flört konusundaki kararlılığının göstergesiydi. Dışişleri Bakanı'nın, görevdeki son 6 haftasında bu konuya odaklanması, tansiyonu düşürmeye yardımcı olmuş olabilir. Ancak bu ziyaretin pek de faydalı olmayacağı başından belliydi. Zira ziyaret, Amerika Birleşik Devletleri'nin Hindistan ile ilişkilerinde yaptığı tatsız tercihlerin işaretiydi. 2006 yılının mart ayında Bush ekibinin Hindistan ile yakınlaşma siyasetinin prensipleri bizzat Rice tarafından belirlenmişti. Hindistan'ın Sovyetler'e yakın olduğu uzun yılların ardından ilişkileri yeniden inşa etmeyi hedefleyen Clinton politikasını devam ettirdiler. Bu iyi niyetli ve doğru bir adımdı. Ancak bunu takip eden nükleer işbirliği anlaşması için aynı şey söylenemez. Bununla, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'na imza atmamakta direnen Hindistan ödüllendirilmiş oldu" ifadelerine yer veriyor. ABD'de Kongre tarafından hazırlanan rapora göre, terör örgütleri 5 yıl içinde, nükleer ya da biyolojik silahlara sahip olabilir. Financial Times raporla ilgili, "Rapora göre 5 yıl içinde teröristler, ABD ya da dünyanın başka bir yerinde biyolojik ya da nükleer silah kullanarak eylem yapabilecek duruma gelecek. Tehlikenin en önemli potansiyel kaynağı ise Pakistan olarak görülüyor. Kongrenin raporunda kitle imha silahları ve terörizmin yollarının bu ülkede kesiştiği belirtiliyor. Ayrıca biyolojik silah imalatında kullanılabilecek malzemelerin bulunduğu ABD'deki birçok labaratuvarın yeterince güvenli olmadığı belirtiliyor ve önlemlerin artırılması isteniyor" ifadelerine yer veriyor.

Reklam
Reklam

Independent başyazısında, saygın tıp dergisi Lancet'ın İngiltere'de çocuk istismarına ilişkin raporunu değerlendirmiş. Her on çocuktan birinin kötü muameleye maruz kaldığını ortaya koyan raporu şöyle yorumluyor Independent haberinde, "Rapordaki bilgiler, İngiltere'de her yıl 1 milyon çocuğun dövüldüğünü, yakıldığını ve cinsel tacize maruz kaldığını gösteriyor. Bu son derece rahatsız edici bir tablo. Çocuklarını acımasızca istismar eden ve bu durumu görmezden gelen bir toplumun resmi bu" diyor.
Guardian'daki bu haberde, ABD'de yapılan bir araştırmanın sonuçları aktarılıyor. Amerikan Savunma Bakanlığı'nca desteklenen projeye göre, insanlar da tıpkı bazı hayvanlar gibi korkunun kokusunu alabiliyor. Tabii bunun farkında olmadan. Araştırma için bir çeşit paraşüt sporu olan skydiving yapanların koltuk altı salgıları incelenmiş. Sporcuların korkuyu net hissettikleri ilk atlayışlarında, koltuk altlarına teri emen bezler yerleştirilmiş. Daha sonra aynı sporculardan koşu bandına çıkmaları istenmiş ve yine ter örnekleri alınmış. Bu iki bez deneklere koklatılmış ve denekler beyin faaliyetlerini ölçen cihazlara bağlanmış. Tabii deneklere, deneyden söz edilmemiş. Sonuçta denekler 2 ter kokusu arasında bir fark görememiş. Ancak cihazlar, skydiving sırasında alınan ter örneklerini kokladıklarında, deneklerin beyninde korkuyu kontrol eden bölgede faaliyetin birden bire arttığını saptamış. Guardian bu noktada deneyle ilgili ilginç bir spekülasyonu da aktarıyor. Amerikan Savunma Bakanlığı tarafından finanse edildiği için, amacın askerlerin korku duymasını engelleyecek yollar arama olduğu spekülasyonları bunlar. Ancak gazete Pentagon'un bunu yalanladığını da ekliyor.

Reklam
Reklam