Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, HDP'nin son dönemdeki tavrıyla doğru bir yolda olmadığını belirterek, "Maalesef sanki söylem itibarıyla da dağ kadrolarının ve onların şehirlerdeki uzantılarının söylemlerine teslim olmuş görünüyor. Bu doğru bir yol değil. Bu, siyasetin zeminini daraltan bir yol ve çözüm iradesini, çözüm bulabilme ihtimalini daraltan bir yol" dedi.
Kurtulmuş, Kanal 24'teki Kulis programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
HDP yöneticilerinin açıklamalarının ardından başlayan fezleke tartışmalarına ilişkin Kurtulmuş, HDP'nin, problem çözmek için demokratik siyaset dilini tercih etmesi gerektiğini söyledi. Parlamentoda milletvekili sayısı bakımından üçüncü sıraya oturmuş bir siyasi parti olan HDP'nin, terör örgütünü hem dili hem de eylemi itibarıyla kendi alanına doğru çekmesi gerektiğine vurgu yapan Kurtulmuş, ancak bunun tam tersi bir durumun oluştuğunu söyledi.
Özellikle 20 Temmuz'dan sonra, hendek siyaseti ile birlikte HDP'nin, dağ kadroları tarafından kontrol altına ya da baskı altına alınması süreciyle birlikte bu tersi durumun yaşandığına dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Sayın Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı seçimi ile başlayan dili, tamamen bitti ve maalesef çok gergin bir siyaset dili, yani tabiri caizse örgütün sözcülüğüne soyunan bir siyaset diline doğru geldiler. Bu, Türkiye için oldukça tehlikelidir. Gerçekten belki terör örgütünün tavrından daha tehlikeli olan, seçilmiş siyasi kadroların bu noktaya doğru gelmiş olmasıdır. Ümit ederiz ki HDP'li arkadaşlar, bu anlamda demokratik siyaset dilini kullanırlar, bunu başarabilirler ve bu anlamda da terör örgütünün yapmış olduğu politikaları en azından engelleyici birtakım fonksiyonları icra edebilirler."
"Ümit ederiz ki en kısa süre içerisinde bu mücadele bitirilir"
Terörle mücadele konusunda ise Kurtulmuş, Türkiye'nin karşısında beklentilerin çok üstünde bir örgütlenmenin bulunduğunu söyledi. Neredeyse 50 metre arayla kazılmış çukurlar, yerleştirilmiş bombalar, bubi tuzakları, keskin nişancılar, uzaktan atılan bombalarla çok zor bir mücadele yürütüldüğünü anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Şundan da milletimiz emin olsun, uzunca bir süredir ilk defa askeri birimler, jandarma kuvvetleri, polis ve özel harekat, çok farklı birimler, çok iyi bir koordinasyonla bu süreci yürütüyorlar. Ümit ederiz ki en kısa süre içerisinde bu mücadele bitirilir. Asıl olan, gerçekten silahlı kuvvetlerin tekrar kendi işlerine dönmesidir. Hatta şehirlerimizde çok fazla polisin de dolaşmasını istemeyiz. Gönlümüz arzu eder ki oralar bir zamanlar olduğu gibi yine esenlik ve barış içerisinde olsun, insanlar huzur içerisinde olsun, bir an evvel de emniyet kuvvetlerimiz görevlerini yaparak kendi asli görevlerine geri dönsünler. Ama çok zor bir süreç. Kararlılıkla devam ettirilecek."
"12 Eylül rejiminin çöp tenekesine atılmasının adımlarını geciktiriyorlar"
Vatandaşların hak ve özgürlüklerini genişletecek adımları atacaklarını ifade eden Kurtulmuş, hükümetin reform paketine dikkati çekti. PKK'nın, terörü tekrar başlatmasında, Türkiye'de Kürt halkının da hakkını, hukukunu koruyacak, hakkını genişletecek bu reform paketinin uygulanmasını geciktiren bir faktör olduğuna işaret etti.
Kurtulmuş, "PKK, her gün silahlarla, bombalarla insanların hayatını tehlikeye attığı gibi, o bölgede yaşayan insanlara hayatı zindan ettiği gibi, diğer taraftan da Türkiye'de politik anlamda bir normalleşme sürecini başlatacak olan adımların atılmasını da son derece geciktiriyor. 12 Eylül rejiminin çöp tenekesine atılmasının adımlarını geciktiriyor. Böyle bakıldığında çift taraflı bir zarar veriyorlar Kürt halkına. Bu anlamda da halkın, masum vatandaşlarımızın, örgütün art niyetini çok net şekilde gördüğünü, sahadan gelen haberlerle müşahede ediyoruz" ifadesini kullandı.
"Filistin davası asla unutulmaz"
Tamamen bir sivil toplum faaliyeti icra eden ve sivil halka yardım etmek isteyen 10 kişinin uluslararası alana açık sularda İsrail devleti tarafından şehit edildiğini anlatan Kurtulmuş, "Durduk yerde ortada hiçbir şey yokken Türkiye İsrail ile bir krize girmiş değildir. İsrail'in saldırganlığı, barbarlığı ve gaddarlığı, ortaya koyduğu Mavi Marmara katliamından sonra ilişkiler kopmuştur" dedi.
Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkinin normalleşmesi için İsrail tarafından girişimler olduğunu ancak her defasında araya başka olayların girdiğini dile getiren Kurtulmuş, Türk tarafının, özür dilenmesi, tazminatların ödenmesi ve Gazze'ye yapılan ablukanın kaldırılması konusunda 3 temel unsuru öne sürdüğünü bildirdi.
Kurtulmuş, ilişkiler normalleşse de Mavi Marmara'daki şehitlerin ve Filistin davasının asla unutulmayacağını vurgulayarak, Filistin'e, Mescid-i Aksa'ya yönelik baskılar konusunda Türkiye'nin son derece hassas olduğunu ve bunun uluslararası camia tarafından da bilinmesi gerektiğini söyledi.
"Yeni anayasaya millet menfaatleri gözüyle bakmamız lazım"
Kurtulmuş, ne kadar reform yapılırsa yapılsın ülkenin tıkandığı yerin anayasa olduğunu söyledi.
Yeni anayasa ihtiyacına değinen Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
"Türkiye artık kendisini deli gömleği gibi sıkan bu 82 Anayasası'nı çöpe atmak mecburiyetindedir. Yeni, demokratik, sivil, demokratik, katılımcı bir anayasa yapmak durumundayız. Bu sadece bizim sorumluluğumuz değil, bütün partilerin sorumluluğudur. Bir kere daha çok açık söylüyorum, eğer bu parlamento yeni bir anayasa yapmazsa, siyaseten hiçbir şey yapmamış olacaktır. Bu yeni anayasayı da bırakın AK Parti'nin menfaatlerini, Cumhuriyet Halk Partisi'nin menfaatlerini, parti menfaatleri gözüyle değil, millet menfaatleri gözüyle bakmamız lazım. Kişisel menfaatler gözüyle değil, millet menfaatleri gözüyle bakmamız lazım. (AA)