Hürriyet gazetesi yazarı Nuran Çakmakçı'nın 'TEOG’da 4 model' başlıklı bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:
'ORTAÖĞRETİMİ YENİDEN YAPILANDIRMADAN SINAVI KALDIRMAK FİİLEN MÜMKÜN OLMAZ'
Bugüne kadar liselere girişte neredeyse iki yılda bir değişiklik oldu. Adı ya da ambalajı değişti ama içeriği hep aynı kaldı. LGS, OKS’ye dönüştü, OKS’den vazgeçtik, “sınavlar kalkıyor” derken üç aşamadan bire inen SBS ile tanıştık, ardından TEOG’la karşılaştık. Şimdi de o kalkıyor. Merkezi sınav bitiyor. Gelin 7-8 yıl öncesine gidelim. Kendi oğlunu da bu sınavlara sokmayan dönemin Milli Eğitim Bakanı Nimet Baş'ın hedefi bu sınavları kaldırmaktı, ancak üç aşamalı olan SBS’yi teke indirdi. Sonrasında Ömer Dinçer de bu konuya en çok kafa yoranlardan biri oldu. TEOG’un kaldırılmasına itirazlarını yazdığı Habertürk’teki dünkü köşe yazısında “Ortaöğretimi yeniden yapılandırmadan sınavı kaldırmak fiilen mümkün olmaz, kimse kendine en yakın okula gitmeye razı olmaz” diyerek, olası önemli bir soruna da dikkat çekiyor: “Parayla ve adam kayırma sistemiyle kayıt uygulaması...”
Adı ne olursa olsun sınav hazırlığı ve stresinden yakınıyoruz. Çocuklarımız ergenlik çağında en güzel yıllarında testlerle boğuşuyor. Sporu, sanatı bırakıp onları bir cendereye sıkıştırıyoruz. Ama Dinçer’e hak vermemek mümkün mü? Ortaöğretimi yeniden yapılandırmadan, eğitimciler bu konuda kafa yormadan sistem değişir mi?
FIRSAT EŞİTLİĞİ OLACAK MI?
Tüm soruları yanıtlayarak Amerikan Robert Lisesi'ni kazanan Tuncelili çoban Mahir Gündoğdu örneğindeki gibi fırsat eşitliği sunan bir model oluşturulacak mı? Okullar arasında kalite farkı giderilmeden gözde liselerin kapısında yığılma devam etmeyecek mi? Para ya da makam üstünlüğü ile ayrıcalıklılar okullar üzerinde baskı kurmayacak mı? Peki bundan sonra ne olacak? İşte kulislerde TEOG’un yerine konuşulan 4 model:
HER OKUL KENDİ SINAVINI YAPACAK
Şu anda en çok üzerinde durulan ve en çok karmaşaya neden olabilecek model bu. Geçmişte daha fazla para veren ya da ayrıcalıklı kesimin okullar üzerindeki baskısı nedeniyle bu sistemden uzaklaşılmıştı. En çok ilgi gören Amerikan Robert Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi gibi okulların kendi öğrencilerini seçeceği bu yöntem ne kadar adil ve eşitlikçi olacak? Geçmişte kendi ilinde sınava girip, hiçbir hazırlık yapmamasına rağmen bu tür okulları kazanan taşradaki yoksul çocuklar bu sınavlara girmek için büyük şehirlere nasıl gelecek? Bu sınavlarla ilgili bilgi sahibi olabilecek mi? Özel öğretmen ve kurslar bu modelle sona erecek mi? Veliler çocuklarını onlarca okulun kapısında sınava götürmeyecek mi?
ADRESE DAYALI SİSTEM
Bu modelle çocuğun mahallesindeki okula gitmesi hedefleniyor. Yani Cağaloğlu’nda oturan, kapasitesi sınırlı bir çocuk İstanbul Erkek Lisesi’ne giderken, Kırıkkale’de, Şırnak’ta, Tekirdağ’da çok başarılı bir çocuk oradaki bir liseye gitmek zorunda kalacak. Fen liseleri, spor liseleri nasıl öğrenci alacak? Bilim adamı, sanatçı, sporcu bu modelde nasıl yetişecek? Popüler okulların çevresinde rant artmayacak mı? Geleneği olan okulların, fen liselerinin kapısına kilit mi vuracağız?
NOT ORTALAMASINA GÖRE GEÇİŞ
Öğrenciler; ortaokul notlarına göre liseye yerleştirilecek. Sınavlarda ek puan getiriyor diye onlarca öğrenciye “hormonlu not” vererek puanları şişiren okullara ceza bile kesmeyen bir sistem bunun altından nasıl kalkacak? Geçmişte yüksek notla öğrenci alan ve çok başarılı olan “süper liselere” bu şişirilen notlarla ve hatta 5 tam puanların fazla olması sonucu kura ile girildiği, yani işin cılkı çıktığı için vazgeçilmedi mi?
SANAT VE SPORA GÖRE YERLEŞTİRME
Çocuğun ilgi alanına ya da becerisine göre bir liseye geçiş yapmasına yönelik bu model büyük şehirdekiler için yararlı olsa da küçük şehirlerde, ücra mahallelerde ve köylerde yaşayanlar ders dışı faaliyetlere nasıl katılacak? Spor salonu bile olmayan okulda hangi becerisine göre yerleştirme yapılacak?
BU SENE NE OLACAK?
- Bu kadar bilinmezliğin yanı sıra velilerin en çok merak ettiği soru ise bu sene TEOG’un kaldırılıp kaldırılmayacağı. Yine kulislerde konuşulanlara göre TEOG sınavı bu sene de devam edecek. Yeni sisteme ise gelecek yıl geçilmesi daha yüksek bir ihtimal olarak görülüyor. Tabii siyasi konjonktür uygun olursa.