Van'ın Bahçesaray ilçesindeki Sündüz Yaylası'nda 18 Temmuz 1993'te gerçekleşen ve 14'ü çocuk 24 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliamın talimatını, PKK'nın Haftanin kampı sorumlusu Ali Kici kod adlı Ebuzeyit Sakçak'ın verdiği ortaya çıktı.
24 kişinin hayatını kaybetmesinin ardından Gevaş Cumhuriyet Başsavcılığı’nca başlatılan ve Diyarbakır ve Van DGM başsavcılıkları tarafından yürütülen adli süreçte, aradan 21 yıl geçmesine rağmen katliamı gerçekleştirenler bulunamadı.
Dosyanın zaman aşımına uğramaması için ailelerin Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat etmesi üzerine dosyayı yeniden inceleyen savcılar, 1992'de Hakkâri'nin Şemdinli ilçesindeki Alan Sınır Karakolu’na yapılan saldırıyla ilgili hazırlanan dosyada ifadesi bulunan PKK üyesi Deniz Koçer kod adlı Kadri Cihan'ın itirafları, katliamın talimatının terör örgütü PKK tarafından verildiğini ortaya çıkardı.
2010'da terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan ve halen cezaevinde tutuklu bulunan Cihan, dönemin Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği ifadesinde, 18 Temmuz 1993'te Sündüz Yaylası'ndaki katliamın terör örgütü tarafından yapıldığını itiraf etti.
Örgütün eylemleri, örgüte eleman kazandırılması, amaçları ve yapılanması konularında detaylı bilgiler veren Cihan'ın ifadesinde, Sündüz katliamıyla ilgili şu bilgiler yer aldı:
"Van ili Bahçesaray ilçesindeki Sündüz Yaylası'na temmuz ayı ortalarında baskın yapıldı. Bu baskında 20-25 arasında vatandaş öldürüldü. Bu eyleme katılan ve eylemi planlayarak talimatı veren Ali Kici kod isimli örgüt mensubundan eylemle ilgili bilgi almıştım. Sivil ölü sayısının fazla olmasından dolayı örgüt bu eylemi kabullenmedi. Halk nazarında tepki toplamamak amacıyla eylemi korucuların yaptığını açıkladı."
Cihan'ın, Sündüz katliamının talimatını veren Ebuzeyit Sakçak isimli teröristi fotoğraflarda da teşhis etmesinin ardından Sakçak hakkında Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yakalama kararı çıkartıldı.
Şemdinli ilçesindeki saldırıyla ilgili de dosyada yapılan incelemenin ardından Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen inceleme tutanağında, şöyle denildi:
"Terör örgütü üyesi Cihan, Ali Kici kod adlı Ebuzeyit Sakçak isimli şahsın 1991-1994 yılları arasında Van'ın Bahçesaray ve Gevaş ile Bitlis'in Hizan ilçeleri üçgeninde yapılan saldırıların planlayıcısı ve sorumlusu olduğunu, 1993 yılında Van ili Bahçesaray ilçesine bağlı Sündüz Yaylası'na yapılan ve 24 vatandaşın uzun namlulu silahlarla katledilmesi olayının planlayıcısı ve sorumlusu olduğunu, 2009 yılında Botan sahasına bağlı Haftanin alan sorumlusu olarak faaliyet yürüttüğünü beyan etmiştir.
Van İl Jandarma Komutanlığı tarafından üst yazıya bağlanarak gönderilen Cihan'ın teşhis ve ifadelerini içeren 18 Temmuz 1993 tarihli Sündüz katliamına dair verdiği bilgileri içeren doküman ve CD'nin söz konusu dosyadan alınarak alakalı olduğu soruşturma dosyasına konulmasına karar verilmiştir."
Sündüz katliamında hayatını kaybeden Huri Samsa'nın oğlu Sabahattin Samsa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 21 yıl önce yaşadıkları olayın acısını halen unutamadıklarını, insanlık dışı olayın faillerinin bulunarak adalete teslim edilmesini istediklerini söyledi.
Bölgede yaz aylarında insanların hayatlarını sürdürmek ve kışlık ihtiyaçlarını karşılamak için yaylalara çıktığını anlatan Samsa, ailesinin de o dönemde 10 aileyle birlikte 4-5 ay kalmak için yaylaya çıktığını ifade etti.
Samsa, olay günü yaylada olmadıklarını, katliam haberini aldıktan sonra bölgeye gittiklerinde insanlık dışı bir tabloyla karşı karşıya kaldıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Olay yerine gelen yabancı insanlar, çadırlarda kalan, savunmasız ve çoğunluğu çocuk yaklaşık 25 kişiyi bir çadırın etrafında toplayarak, 'sizin kocalarınız koruculuk yapıyor siz de burada bunun sefasını süremezsiniz' demiş. Oradaki anneler de 'biz rızkımız için buradayız. Siyasetle ilgimiz yoktur. Bizden ne istiyorsunuz' diye karşılık vermiş. Bu sırada telsizle konuşan bir kişinin ilk kurşunu sıkmasıyla gruptakiler katliamı yapmış. Grubun başında bulunan sakallı, uzun boylu zalim, insanlıktan nasibini almamış cani, talimat vererek herkesi kurşuna dizmiş. Silaha takılı şarjörlerini bitirerek ikinci şarjörü takıp soykırım yapmışlar. Can çekişen insanların hıçkırık seslerini duyuyormuş olaydan sağ kurtulanlar."
Olayı anlatırken kelimeler boğazında düğümlenen, konuşmakta zorlanan Samsa, şöyle devam etti:
"Cenazeleri kaldırmak için tek tek çadırlardaki battaniyeleri getirdik. Bazı cenazelerin parçaları birbirine karışmıştı. Etraftan ot toplayarak atların heybelerine doldurduk ve şehit olan çocukların büyük bir kısmını heybelere bıraktık. Yaşı büyük olanları da üzerlerine bırakarak bağladık ve 3 saatlik yolculuktan sonra ilçeye ulaştık. Şehitlerin kanı heybelerden sızarak yere damlıyordu. Cenazeleri ilçedeki sağlık ocağına getirdik ve işlemlerin ardından kendi imkanlarımızla yıkayarak defnettik. En az merminin isabet ettiği annemin vücudunda 8 mermi yarası vardı. İmkanlarımız olmadığı için kaymakamlık kefen temininde bulunmuştu.
2004 yılında 5233 sayılı yasa çıktı. O kapsamda ailelere 14 bin lira ödeneceği söylendi. Ama o gün kaymakamlık tarafından temin edilen kefenlerin karşılığında ailelere ödenen paradan 2 bin lira kesinti yapıldı. Bu olay acımızı iki katına çıkardı."
Samsa, olayın olduğu günden bu yana sorumluların adalet karşısına çıkarılması için mücadele ettiklerini bildirerek, olayı PKK'nın üstlenmediğini ve zaman aşımı ihtimalini göz önünde bulundurarak dilekçe verdiklerini vurguladı.
Hakkari bölgesindeki bir olayla ilgili dosyadan Sündüz katliamına ilişkin bilgilerin ortaya çıktığına değinen Samsa, kullandıkları yaylanın dedelerinden kaldığını, kimseyle bir husumetlerinin bulunmadığını, bu nedenle de katliamın neden yapıldığını anlayamadığını dile getirdi.
Samsa, 21 yıldır tüm ailelerin acılarıyla başbaşa kaldığını belirterek, "Babam ve onun gibi birçok insan akli dengesini yitirerek hayatını kaybetti. Sündüz olayının PKK tarafından yapıldığı bilgi ve belgeleriyle ortaya çıktı. Kim yapmışsa da neden yaptı bilmiyoruz. Bu mazlum insanlar siyasetin ne olduğun bilmezlerdi. Zaten hepsi çocuktu, bir iki yaşında insanlardı. Neye dayanarak yapıldı anlayamadık. Bu ailelerde tek bir korucu bile yoktu. Mahallede bile korucu yoktu. 20 yıl geçmesine rağmen olay yerine gittiğimizde halen mermi kovanlarının olduğunu gördük. Daha şehit olanların giysileri orada. Mermi kovanlarını topladık. Bunların içinde patlayan da patlamayan da vardı. O günün şartlarında incelemeler yeterince yapılmadı. Şu anda teknoloji çok gelişmiş. O mermi çekirdeklerinin bugün yeniden incelenmesini talep ediyoruz. Belki o silahlar başka suçlarda da kullanılmış olabilir" diye konuştu.
Olaydan sağ kurtulan 63 yaşındaki Hicret Güzel ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Çadırlarda namaz kılarken birden erkek sesleri geldi. Kızlarımız teröristler geldi diye korktu. Ben onları sakinleştirmeye çalıştım. Çadırlarımızın etrafında ateş yaktılar. Biz rızkımız için buraya geldiğimizi söyledik. Hepimizi bir araya getirdiler. Sonra kapının önünde durdular. Başlarında bulunan biri telsizle konuştuktan sonra silahlarını çıkardılar ve bizlere mermi yağdırdılar. Sessizlik olunca ben korkudan sustuklarını ölmediklerini düşündüm. Mermilerin etkisiyle parçalanan taşlar başımda kum gibi birikmişti. 20 Dakika sonra herkesin öldüğünü düşünerek gittiler. Sabah kendimize geldiğimizde Ahmet Sevgili, 'evimiz yıkıldı burada kimse sağ kalmamış' dedi. Üzerim ıslanmıştı, hepsi kan olmuştu. Kiminin karnı parçalanmış, bağırsakları dışarı çıkmıştı. Çocukların beyni döşeklerinin üzerine dökülmüştü. Diğerleri de ölerek cesetleri üst üste yığılmıştı. Çok acı bir durumdu. Allah kimseye göstermesin."
Bahçesaray ilçesine bağlı Sündüz Yaylası'nda yaşayan ailelerin 18 Temmuz 1993 gecesi silahlı bir grubun saldırısına uğraması sonucu 14'ü çocuk 24 kişi hayatını kaybetmiş, saldırıda 4 kişi sağ kurtulmuştu.
(AA)