Sine Büyüka
İstanbul
Geçen hafta Maccabi'yi deplasmanda yenip Final Four biletini aldıktan sonra çıktıkları maçta Anadolu Efes karşısında salonun boşluğundan yakınıp seyirciyi eleştiren Fenerbahçe Ülker'in koçu Zeljko Obradovic, BBC Türkçe için yaptığımız mülakatta, taraftarın gönlünü almaya niyetli olduğunu bu sözlerle gösterdi.
Aslında taraftarı ve taraftarlarının kenetlenmesiyle övünen bir camia için çok sert ifadelerdi; 'Taraftarımız nerede? 25 milyon Fenerbahçe taraftarı var, deniyor. Hikaye.'
Taraftarın buna yanıtı özellikle sosyal medyada ise, basketbol takımına tarihin en büyük başarısını yaşatan Obradovic'i, bu sözleri söylemeye itmiş olmanın özeleştirisi oldu.
3 yıl önce Panathinaikos'un kazandığı Final Four finali sırasında bir belgesel hazırlarken tanıştığım Sırp hocanın Ülker Arena'daki medya gününü izledikten sonra, önce selamlaşıp bir fotoğraf için yanına yaklaştım. Ardından aslında özel röportaj vermeyeceğini söyleyen Obradovic'ten beş dakika konuşmak için izin istedim. Beş dakika ise yirmi dakikaya uzadı.
Söyleşimizin başında ise, önce Maccabi maçı dönüşü ligde oynanan Anadolu Efes maçından sonra yaptığı sert açıklamaları sordum.
Sırp hoca söylediklerinin arkasında olsa da belli ki bir yandan taraftarın gönlünü almak istiyordu:
"Ben bu tarihi başarının hemen üzerine oynanan bir maçta taraftardan oyuncularıma daha fazla ilgi göstermelerini beklerdim. Tepkim bunaydı. Yoksa sezon boyunca salon hep doluydu, ben de onlara hep teşekkür ettim. Taraftarla aramızda müthiş bir bağ var. Onların desteği olmadan Final Four'a kalamazdık, bu başarı bir yandan da onların."
'Taraftar yanımızda olmayacaksa hayal kurmayalım'Sırp teknik adama taraftarın bilet fiyatlarının yüksekliğinden dert yandığını hatırlattığımda ise, "O zaman bu konuyu masaya yatıralım" diye cevap verdi ve şöyle devam etti:
"Taraftara maça gelmesi için yardımcı olalım. Ben özellikle gençleri çok iyi anlıyorum ve onlara yardımcı olmak için elimden geleni yapacağımın sözünü veriyorum. Bilet fiyatlarının düşürülmesi konusunda kulüple bizzat konuşacağım."
"Ama taraftar da şunu anlamalı ki, bu kulübün bir bütçesi ve bilançosu var. Avrupa'nın en güzel hikayelerinden birini yazıyoruz. Onlar yanımızda olmayacaksa hayal kurmanın anlamı yok."
'Real Madrid için kolay olmayacak'Obradovic önlerindeki Real Madrid maçını ve final şanslarını da değerlendirdi.
Real Madrid'in şu anda Avrupa'nın en iyi takımı olduğunu savunan Sırp hoca, rakiplerinin en büyük avantajının birlikte oynamaya alışkın olmaları olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
''Yetenekli oyuncuların varlığı tartışılmaz Real Madrid'in, dört yıldır da aynı oyuncularla oynuyorlar. Evsahibi olmanın getirdiği avantajları kullanacaklar.
Ben İspanyolca biliyorum ve İspanyol televizyonlarını takip ediyorum. O yüzden beklentilerinin farkındayım. Final Four'a nasıl hazırlandıklarını biliyorum. Bizim için nasıl kolay olmayacaksa onlar için de kolay olmayacak. Ben Dörtlü Final'in favorisi ya da sürprizi olduğuna inanmıyorum. Bana göre herkesin şansı yüzde 25.
Peki Fenerbahçe ne durumda?
Takımın yüksek motivasyonunu en büyük avantaj olarak görüyor, kaygısı ise sakatlıklar: "En büyük dileğim önümüzdeki hafta tam takım antrenman yapabilmek. Bir süredir Drew aramızda yoktu, Nemanja yoktu, Bogdan'ın problemleri vardı, Vesely sakat..."
Oyuncuların Final Four haftasına yüzde yüz hazır olup olmayacaklarını sorduğumda ciddi bir ifadeyle "Umarım olurlar çünkü maçın galibini ufak detaylar belirleyecek" diye cevap verdi.
'Basketbol hayatlarının önceliği olmalı'Basın toplantısında kendisine geçen seneki takımla bu takım arasındaki farklar sorulduğunda koç biraz manidar bir şekilde kadroda yapılan değişikliklerin yanı sıra, bu sene 'basketbolun oyuncuların birinci önceliği' haline geldiğinin altını çizmişti.
Ben de röportajımız sırasında "Daha önce oyuncuların aklı havada mıydı ki? Siz motivasyonlarını ve konsantrasyonlarını arttırmak için özel birşey mi yaptınız?" diye sordum.
Malum, Obradovic'in oyuncularla kurduğu özel bağ meşhur.
Hatta İbrahim Kutluay dahil eski oyuncularının bir kısmıyla hala yakından görüşüyor.
Usta isim "Motivasyon bizim işimizin en önemli parçası. Geçen sene oyunculara çok anlatmaya çalıştım. Sevdikleri işi yaptıkları için çok şanslılar. Basketbol hayatlarının önceliği olmalı. Çoğu böyle düşünüyor ve o yüzden böyle oynuyor zaten. Bunu görmek beni her türlü sonuçtan daha mutlu ediyor çünkü insanlar takım için nasıl içtenlikle savaştıklarını görüyorlar. Başarının sırrı ortaya yürek koymak" dedi.
Daha önce pek çok kez Dörtlü Final başarısı yaşayan Obradovic, tarihinde ilk kez Dörtlü Final'e giden bir takımın başında olmanın nasıl bir his olduğunu sorduğumda ise, sesine yansıyan bir heyecanla 'Ben daha önce burada Süper Kupa ve Lig Şampiyonluğu kazandım, ama Final Four'a kaldığımız için tabi ki çok mutluyum. 14 kez Dörtlü Final'e gitmiş olmam bunu değiştirmez' dedi.
Saha içinde esip gürleyen teknik adam, saha dışında oyuncularına sahip çıkan, onlardan babacan bir tavırla hep övgüyle bahseden, çok sevilen bir isim Obradovic.
'Parke dışında yumuşak başlıyım'Taraftar her ne kadar onsuz bu başarının mümkün olamayacağını düşünse de, o başarıda büyük payı oyunculara vererek "Koç sadece bir kişi. Oyuncularıma yol göstermek tabii ki benim görevim, ama bu başarıda en büyük pay onların" diye yine oyuncularını ön plana çıkardı.
Obradovic'e dillere destan olan sert mizacını sorunca ise gülmeye başladı.
Bazen maçlardan sonra kendisini izlediğini belirten Sırp çalıştırıcı, parkede sıklıkla sinirden kıpkırmızı kesilmesinin sebebini çok çalışmalarına ve bunun meyvesini maç içerisinde hemen görmek istemesine bağladı.
Parke dışında aslında çok daha yumuşak başlı olduğunun altını çizen Obradovic, işine olan aşırı tutkusu nedeniyle maç boyunca kenarda kendinden geçtiğini ve bu tutkusu devam ettikçe de takım çalıştırmayı sürdüreceğini belirtti.
Röportaj boyunca ailesinden ve dostlarından çok sık bahseden Obradovic'i arkadaşları Türkiye macerasında yalnız bırakmamış.
Yurt dışında yaşayan en yakın arkadaşlarından birinin iki sezondur dört tane kombine bilet aldığından bahseden Obradovic, "Yunanistan'dan, İspanya'dan, Sırbistan'dan, İtalya'dan daha önce beraber çalıştığım arkadaşlarım sürekli ziyarete geliyorlar. Bu ülkelerde ömür boyu devam edecek dostluklar kurdum, bu da beni çok mutlu ediyor. Kazandığım kupalar kazandığım dostlukların yanında hiçbir şey. Benim için en büyük zenginlik dostlarım" diyerek önceliklerinin altını çizdi.
'Avrupa'nın hiçbir kentine benzemiyor' dediği İstanbul'un tadını istediği gibi çıkartamadığından dert yanıyor, vaktini Kalamış'taki evinde ailesi ve arkadaşlarıyla dinlenerek geçirdiğini söylüyor.
Bunun yanında arkadaşlarıyla basketbol konuşmadığı anları da çok sevdiğini sözlerine ekliyor.
Kızından bahsediyor ünlü çalıştırıcı, "muhteşem bir şehir" dediği İstanbul'a kızının aslında çok önceden tutkuyla bağlandığını anlatıyor.
Türkiye'ye eğitimi için gelip sonra yerleşen kızı daha sonra işi nedeniyle Barselona'ya taşınmış. "Kızımın konuştuğu sekiz dilin içinde Türkçe de var" diyor ve kızından gururla bahsederken, saha içinde takımına yön verirken suratı kıpkırmızı kesilen bir basketbol efsanesinin yerini müşfik bir baba alıyor.