Sabah yazarı Engin Ardıç, Abdullah Öcalan'ın İmralı'ya konulması Kürt siyasetinde önemli bir kilometrataşı olarak gördüğünü yazdı.
Abdullah Öcalan'ın Kürt siyasetçilerinin olmazsa olmazları arasında yer aldığını savunan yazar İmralı sakini için "Kürt partilerinin Er Ryan'ı"benzetmesini yaptı:
KÜRT SİYASETİNİN GÜNDEMİ
Ardıç Kürt siyasetinin Türkiye gündemiyle ilgili meselelere kafa yormadığını şu satırlarla anlatıyor:
Adı dönem dönem değişiyor, kapatıldıkça yeniden kuruluyor, "parti kapatmakla hiçbir sorunun çözümlenemeyeceğinin" canlı kanıtı oluyor... İsteyen "halkız biz yeniden doğarız ölümlerde" falan diye devrimci hamaset de yapabilir, zevkine kalmış.
Adının şu andaki kısaltması çok önemli değil, yarın ABCÇDP de olabilir.
Herkes biliyor ki, bu parti, Kürt Partisi.
Yasak olduğu için öyle diyemiyorlar.
Ama herkes biliyor ki, bu parti bütün Türkiye'nin değil, belli bir bölgenin, belli bir azınlığın partisi.
Ve, o azınlığın sorunlarından başka da hiçbir şey umurunda değil...
Dolayısıyla, hiçbir zaman ülke çapında iktidara gelemeyeceğini kendisi de pek iyi bildiğinden, ülke çapında sorunlar üzerine hiçbir önerisi, programı, politikası, tavrı yok.
Muhalefette bulunan bir siyasi partinin, hani tıpkı CHP'nin yaptığı gibi, ekonomi, sağlık, eğitim vs. gibi konularda somut bir çözüm önerisi olmasa bile, ne yapacağını bilemese bile hiç olmazsa bol keseden atması, palavra sıkması beklenir, bunlar ona da tenezzül etmiyorlar... Bu bir zaaf mıdır yoksa tutarlılık mı bilmem ama, Kürt Partisi'nin derdi, varsa yoksa kendi derdi...
İşte bakınız, anayasa değişikliği tasarısında hükümete destek vermek için öne sürdükleri koşul, seçim barajının düşürülmesi...
Öyle yüzde 5'e falan da değil... Yüzde 3 istiyorlar!
Ya da "beş ilde, ilde bile değil, 'seçim çevresinde' birinci çıkan parti, ülke genelinde barajı aşmış sayılsın" diyorlar.
Başbakan da kendilerine "yok devenin pabucu" demiyorsa, kibar adamdır.
Oysa seçim barajı meselesi, basındaki muhalefet bülbüllerinin, "CHP medyasının" ısrarla öne sürdüğü gibi bir anayasa meselesi değil, bir yasa sorunu.
Seçim sistemi ya da baraj konusu, anayasada yer almaz! Bu, kanunla düzenlenecek ayrı bir konudur!
Hükümet bu tuzağa düşmediği için işitmediği laf kalmadı.
Yoksa bunlar, Almanya'nın 1919-1933 dönemi gibi, ünlü "Weimar Anayasası dönemi" benzeri yirmi partili bir meclis, zırt pırt kurulup kurulup bir türlü ayakta duramayan zayıf hükümetler ve siyasi "kaos" mu istiyorlar? (Aydın Doğan ve TÜSİAD öyle istiyorlar da...)
O kaostan tıpkı Almanya örneğindeki gibi "Türk faşistleri" baskın çıkarsa görürler günlerini ama!
KÜRTLER'İN ER RYAN'I ÖCALAN
Ardıç müthiş olduğu kadar matrak benzetmesini yazısının sonuna saklamış. İşte final satırları:
Kürt Partisi'nin bir diğer önemli derdi de, lafı hiç eğip bükmeye gerek yok, ne yapıp yapıp, Er Ryan'ı kurtarmak gibi, "Apo'yu kurtarmak"...
Bunlardan öteye gidemediği için de, Kürt olmayan hiçbir vatandaş ona oy vermeyi düşünmüyor işte... Yazık.