Referandumda boykot kararını da değerlendiren Öcalan, “AKP'yi ciddi ve samimi görmüyorlarsa mevcut boykot tutumlarını daha da aktifleştirebilirler, aktif boykot konumuna geçerler. Referandum konusunda kararı halka ve kurumlarımıza bırakıyorum. Tartışmalarından sonra hayır bile diyebilirler, ben buna da karışmam, halkın vereceği her karara saygılıyım” dedi.
Fırat Haber Ajansı ANF’ye göre, Öcalan avukatlarıyla görüştü. Öcalan, İmralı’da kendisiyle yapılan görüşmelerin devlet sıfatıyla yapıldığını açıkladı. Öcalan, “(Murat)Karayılan aslında herkesin bildiğini söylemiş. Taraf çevresi ve bunun süreci tıkatacağı yorumunu yapanlar aslında Hükümeti kurtarmaya çalışıyor. Bütün bu olup bitenlerde Hükümetin rolüne değineceğim. Hazırlıksız ve yetersiz olduklarını zaten belirteceğim. Karayılan'ın dediklerinden anlaşılması gereken şudur. Önemli olan görüşmedir, görüşmeyi yapan devlettir. Gelenlerin genelkurmaydan, istihbarattan veya sivil otoriteden olmasının önemi yoktur, devlet sıfatıyla görüşüyorlar. Karayılan'ın söylediklerinden ben de bunu anlıyorum” dedi.
-ERDOĞAN YENİ BİRŞEY SÖYLEMEYECEK-
Öcalan, referandumda BDP’nin boykot kararını değerlendirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 3 Eylül'de Diyarbakır'da yeni bir şey söyleyeceğini zannetmediğini belirten Öcalan, “Dilerim yanılırım. Ama bir bütün olarak baktığımda AKP'yi bu konuda hazırlıksız buluyorum. Yani belli bir hazırlıkları yok, olumlu adım atmayacaklar gibi görünüyor. Herşeyi bir tarafa bırakalım, yüzde on barajını bile kaldırmaları hayati derecede önemlidir, fakat böyle bir düzenleme hazırlıkları da görünmüyor, bir oyalama taktiği içinde olabilirler. Halkla yoğun tartışılmalı, AKP'yi ciddi ve samimi görürlerse tutumlarını elbette değiştirebilirler, buna ben değil kendileri karar verirler. Aksi taktirde yani AKP'yi ciddi ve samimi görmüyorlarsa mevcut boykot tutumlarını daha da aktifleştirebilirler, aktif boykot konumuna geçerler. Referandum konusunda kararı halka ve kurumlarımıza bırakıyorum. Tartışmalarından sonra hayır bile diyebilirler, ben buna da karışmam, halkın vereceği her karara saygılıyım” dedi.
Öcalan, Diyarbakır'daki esnaf ve sanayicilerin açıklamalarını da değerlendirdi. Öcalan şöyle dedi:
“Selahattin Demirtaş için Pol Pot tarzı filan demişler. Saçmalıktır bu. Bu cesareti nereden alıyorlar? Fakat bizimkiler de çok rahat. Herkes çok kendini beğenmiş, herşeyi bildiklerini zannediyorlar. Nasıl böyle oluyorlar anlamıyorum. Yıllardır Diyarbakır için Kent Konseyi tarzında bir önerim oldu. Zannedersem Diyarbakır'da kent merkezinde yüzde seksene yakın bir destekleri var. Böyle bir destekle nasıl bu kadar dağınıklar anlamıyorum. Ben konuşuyorum onlar bildiklerini yapıyorlar.”
-EYLEMSİZLİK SONRASI ÇATIŞMALAR BAŞLAYABİLİR-
Öcalan, eylemsizlik kararını da değerlendirdi. Demokratik anayasa olmadan demokratik çözümün olmayacağını vurgulayan Öcalan, şunları söyledi:
“Güncel siyasi görev ise hızla Türkiye'de bir demokratik anayasa hazırlanmasına yönelik olmalıdır. Bu konuda bütün ilgili çevrelerle hızla bir diyalog geliştirilmelidir. Aydınlar, sivil toplum örgütleri, yazarlar, gazeteciler bu konuda seferber olmalıdır. Demokratik anayasa olmadan demokratik çözüm gelişemez. Bu olmazsa ne olur? Ben uyarımı tekrarlıyorum. Eylemsizlik sürecinden sonra yeni bir çatışma dönemi başlar, hatta daha önce Cemil Bayık'ın da söylediği orta-yoğunluklu bir savaş gündeme gelebilir. Sadece kırsalda değil, kent merkezlerine de sıçrar. İşte bu Dörtyol tesadüfen başka yerlere sıçramadı. Böyle olursa çok rahatlıkla başka yerlere de yansır, bunun zemini var; iki halk karşı karşıya gelir, çatışma kaçınılmaz olur, onlarca hatta yüzlerce kişinin ölümüne yol açabilir. Bunun ne kadar farkına varılıyor, bilemiyorum. Tehlike büyüktür, herkesin dikkatini çekiyorum. Ben burada bu tehlikelerin önüne geçmek, demokratik çözüm ve barışı sağlamak için çabalıyorum. Benim bu çabalarım uluslararası sistemin AKP'ye dayattığı politikaları boşa çıkardığı, Kürtler üzerindeki oyunları bozduğu için benim üzerimden işte “görüşülüyor” diye bu kadar kıyamet koparılıyor. Ben bunun arkasında nelerin yattığını böyle ifade ediyorum.”(ANKA)