Bildirgede, İmralı Cezaevi'nde bulunan Abdullah Öcalan'a özgürlük istendi. Kürt ve Filistin halkının özgürlük sorununun Ortadoğu'nun en temel iki sorunu olarak görüldüğü vurgulanan bildirgede, bu iki halkın özgürlüğü olmadan bölgede gerçek bir barışın olamayacağı ifade edildi.
Diyarbakır'da 3 gün süren ve Ortadoğu ile Kuzey Afrika'daki 26 ülkeden 250 kadın delegenin katıldığı 1'inci Ortadoğu Kadın Konferansı sona erdi. Önemli ve tarihi bir süreçten geçildiği, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'nın değişimler yaşadığı ve yeniden yapılandığı belirtilen sonuç bildirisinde şöyle denildi:
"Bu kritik süreç biz kadınlar için hem olanak, hem de risk demek. Bu değişim ve yeniden yapılanma sürecine örgütlü ve daha etkili katılmanın, kendi özgürlüğümüz için bize de tarihsel sorumluluk yüklediğine inanıyoruz. İkinci konferans toplanıncaya kadar konferans delegasyonu arasındaki iletişim ve politik dayanışmayı sağlamak, daha güçlü işbirliği imkanları yaratmak için kadından oluşacak dönüşümlü bir koordinasyon grubu oluşturulacak. Suriye'deki savaştan kaçan kadınların yaşadığı mülteci kamplarını izleme grubu oluşturacağız. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki değişim kadınları da etkiliyor. Verilen mücadeleye kadınlar da aktif olarak katılıyor. Ancak, yeni iktidarlar göreve gelirken, kadınların haklarını gasp ediyor, erkek egemen sistemle işbirliğine giderek kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzü bizi politik ve kamusal alan ve karar alma mekanizmalarından uzaklaştırmak, biz kadınları evlere mahkum etmek için kullanıyor."
'KÖKTEN DİNCİLİK, KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNE TEMEL TEHDİT'
Kökten dinciliğin, kadın özgürlüğüne karşı temel tehditlerinden biri olduğu kaydedilen bildirgede şöyle devam edildi:
"Kadını ret ve inkâr eden kökten dinciliğe karşı mücadelemizi yükseltmek, değişim sürecini bir kadın devrimine dönüştürmek temel mücadele konumuzdur. Herhangi bir ideoloji, din ve inanç kadına yönelik baskı olarak kullanılamaz. Kadınlar tercih ettikleri yaşam tarzı ve kıyafetleri sebebi ile her hangi bir ayrıma tâbi tutulamaz, bu sebeple sosyal, siyasi, eğitim ve çalışma haklarından mahrum edilemezler. Biz kadınlar tecavüz, recm, kadın sünneti, kadın cinayetleri, kadına yönelik erkek ve devlet şiddetine, kadınlara esnek ve güvencesiz çalışmayı dayatan neo liberal politikalara karşı mücadele edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. Konferans delegasyonunun temsil ettiği bütün ülkelerden kadınlar, haklarımız özgürlüğümüz ve demokrasi için mücadele eden tüm siyasi tutuklu kadınlar özgür oluncaya kadar politik, hukuki ve demokratik alanda mücadele edeceğimizi belirtiyoruz."
'9 OCAK EYLEMLİLİK GÜNÜ'
1'inci Ortadoğu Kadın Konferansının sonuç bildirisinde, Paris'te katledilen Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez'in öldürüldüğü gün olan 9 Ocak tarihini bundan böyle konferans delegasyonunun temsil ettiği coğrafyada politik mücadele veren ve bu uğurda bedel ödeyen, hayatını kaybeden kadınlara atfen, 'siyasi cinayetlere karşı ortak eylemlilik günü' olarak deklere edildiği de belirtildi.
'ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ TALEP EDİYORUZ'
Barış müzakerelerinde de, kadının eşit ve cinsiyet eşitlikçi temsiliyeti sağlanmadan gerçek bir barış inşasının mümkün olamayacağının düşünüldüğü belirtilen bildiride şu ifadeler yer aldı:
"Bu temelde barış müzakerelerinde kadın temsiliyetinin sağlanması için tüm kadınları mücadeleyi yükseltmeye davet ediyoruz. Kürt halk önderi Abdullah Öcalan ile Türkiye devleti arasında başlayan barış görüşmelerini ve müzakereyi destekliyoruz. Bu müzakereden Kürt halkının özgürlük taleplerini karşılayan bir sonuç çıkması için çaba sarf edeceğimizi deklere ve Kürt halk önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü talep ediyoruz. 20'nci yüzyılın başında 4 devlet tarafından sömürgeleştirilen Kürdistan'da yürütülen hak ve özgürlük mücadelesini destekliyoruz. Biz kadınlar, Kürt ve Filistin halkının özgürlük sorununu Ortadoğu'nun en temel iki sorunu olarak görüyoruz. Bu iki halkın özgürlüğü olmadan bölgede gerçek bir barışın olamayacağını bir kez daha belirtiyoruz. Başta Filistin ve Kürt halkı olmak üzere, bütün halkların özgürlük mücadelesini destekliyoruz. Halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz."