OECD raporu: Türkiye’de saydamlık reformları hızlandırır

PARİS (ANKA) – Türkiye'yle ilgili "Büyüme yavaşladı" başlıklı analizinde, rekabette azalışı izleyen ticaretin büyümeye net katkısındaki kötüleşmenin, ekonominin tüm sektörlerine ve tüm talep bileşenlerine yayıldığı bildirildi. İstihdam artışının 2007 sonunda yavaşladığı, işsizliğin artışa geçtiği kaydedilirken, kuraklık sonucu tarım üretimindeki keskin düşüşün de büyümeye negatif biçimde katkıda bulunduğu belirtildi.

Ana enflasyonun ekim ayından bu yana, uluslar arası enerji ve gıda fiyatlarındaki artışların bir sonucu olarak hızla yükseldiği, Merkez Bankası 2007-2009 hedeflerinin iki katı arttığı, 2008'in ilk çeyreğinde de yükselmeyi sürdürdüğü kaydedilen raporda şu saptamalar yapıldı:

Reklam
Reklam

"-Yıllık enflasyonun yaklaşık üçte ikisi, -çekirdek enflasyon; her ne kadar Mart ayında şiddetli biçimde yükselse de ana enflasyon altında kalmıştır- sistem dışı gıda ve enerji fiyatları artışlarına bağlıdır.

-2008'in ilk aylarında döviz karşısındaki değer kaybının fiyatlara geçici etkisinden kaynaklanan nedenlerle enflasyon beklentileri 2008 sonu için yüzde 9'un üzerine yükselmiştir.
-Uluslar arası mali durumun kötüleşmesi ve iktidar partisinden önde gelen politikacılara karşı Anayasa Mahkemesi'nde açılan dava, siyasi ortamda belirsizliklere yol açmış, Türkiye'nin risk primi ve reel faiz oranlarında diğer yükselen piyasa ülkelerinde olduğundan daha büyük bir artışa katkıda bulunmuştur. Türkiye'nin risk primi geçen üç yılın büyük bölümünde başarılı bir şekilde düşükken Nisan ayında, yükselen piyasalar ortalamasının üzerine yükselmiştir.
-Mart ayında milli muhasebede yapılan, GSYİH'yı yüzde 30 yüksek hale getiren, net kamu borcu/GSYİH ve cari işlemler açığı/GSYİH oranlarını daha olumlu düzeylere düşüren büyük bir revizyon, Türkiye'nin kredi derecelendirmesi ve risk priminde herhangi bir olumlu etki göstermemiştir. Hatta bir derecelendirme kuruluşu Türkiye'nin Nisan'daki görünümünü düşürmüştür."

Reklam
Reklam

- ISRARLI BELİRSİZLİKLER –
Türkiye'yle ilgili bölümün "Israrlı Belirsizler" bölümünde ise şöyle denildi:

"Ekonomide iki belirsizlik kaynağı bulunmaktadır: (i) Mayıs 2008'de IMF ile Stand-By Anlaşması'nın bitiminden sonra makroekonomik politikalarda güvenin nasıl sürdürüleceği ve (ii) piyasa beklentileri ve kısa-orta vadede ekonomi politikalarının gelecekteki siyasi gerilimlerden nasıl etkileneceği. Dikkatle uygulanacak makroekonomik politikalara yönelik güvenilir taahhütler ve ek yapısal reformların yokluğunda güven daha da kötüleşebilir."

- MALİ VE PARASAL POLİTİKALARDA DİSİPLİN BEKLENİYOR –
Raporda seçim yılı 2007'deki kaymadan sonra mali duruştaki disiplinin korunacağı beklentisi ifade edilirken "2008'in daha zayıf koşullarında sıkılaşma konjonktürel koşullar için planlanandan daha az olabilir ve yetkililer Mayıs ayında başlangıçta tasarlanandan daha düşük bir faiz dışı fazlayla birlikte orta vadeli mali plan açıklamışlardır. Şayet hükümet bu plana herhangi bir sapma olmadan bağlı kalır ve onu etkili harcama tavanları gibi güven oluşturucu önlemlerle desteklerse, bu girişim özenli mali duruşun korunmasına yardımcı olabilir" denildi. Türkiye bölümüne özetle şöyle devam edildi:

Reklam
Reklam

"-Merkez Bankası enflasyon hedefinin öngörülenin üzerinde çıkması karşısında kredibilitesini savunmak için çabalarken sıkı para politikasının sürdürülmesi bekleniyor. YTL'deki son değer kaybı rekabete yardımcı olmuştur, fakat bu değer kaybı daha ileri giderse, birçok firma döviz cinsinden yüksek borca sahip durumdayken, şirket bilançolarını zorlayabilir. Bu koşullar altında, girişimcilerin kayıtlı sektöre yönelmelerini cesaretlendirmek üzere ek yapısal reformlara ihtiyaç bulunmaktadır."

- BÜYÜME, TEDRİCİ OLARAK HIZLANMADAN ÖNCE KISA VADEDE ZAYIFLAYABİLİR –
OECD Raporu'nun Türkiye'yle ilgili son bölümünde GSYİH büyümesinin 2008'de yüzde 4'ün altına inerek yavaşlayacağı, ancak "Belirsizliklerin ortadan kalkması varsayımıyla" 2009'da yaklaşık yüzde 4.5'a yükseleceği beklentisi ifade edildi. Raporda, "Risk primi ve faiz oranlarını artırıp büyümeyi engelleyecek olan, IMF programından daha az sarsıntısız bir çıkışla, gelecekteki olası siyasi karışıklıklarla birleşen aşağı yönlü riskler bulunmaktadır. Ancak ekonomik politikalarda güven yeniden inşa edilir yapısal reformlarda hızlanma gerçekleşirse, büyüme daha hızlı bir şekilde yükselebilir."

Reklam
Reklam