Öger, AB Zirvesi'ni değerlendirdi

HAMBURG (İHA) - Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili ve Turizmci Vural Öger, Türkiye'nin 17 Aralık'ta Brüksel'de yapılan AB Zirvesi'nde müzakere tarihi almasının "çok talihli bir karar" olduğunu söyledi.

Özellikle Fransa ve Almanya'da başka liderlerin görevde olması durumunda bu kararın alınamayabileceğini vurgulayan Öger, Türkiye'nin önüne konulan "Kıbrıs'ı 3 Ekim 2005'e kadar şifahen tanıma" konusunda ise "Gümrük Birliği'ne girerken verdiğimiz tavizlerle biz zaten Kıbrıs'ı kendi isteklerimiz açısından kaybetmiş durumdaydık. 1996'da Yunanistan'ın zorlaması yüzünden, biz de sırf Gümrük Birliği'ne girebilmek için Kıbrıs'ın Avrupa ülkelerine namzet olmasına itirazda bulunmadık. O tarihten itibaren bilmemiz lazımdı ki, namzet olan ülke günün birinde üye olacaktır. Kendiliğinden mucize olmasını mı bekledik? Öyle ya da böyle Kıbrıs tanınacaktı, biz AB'ye aday olmasak bile Türk askerleri orada işgal gücü olarak görülecekti. Biz bunu 1996'dan beri biliyorduk. Tam topun ağzına geldiğinde hareketlendik. 'Kıbrıs bizim' diye bağıranlar neden o zaman itiraz etmediler? Gerçekleri kabullenmemiz lazım. Annan Planı çok iyi bir plandı. Önümüzdeki aylarda güzel pazarlıklarla Annan Planı'na benzer yeni bir uygulamaya gidersek ideal olur. Yoksa maksimal isteklerle hiçbir yere varamayız. 1974'ten beri Kıbrıs bizim ama ne biz, ne de Kıbrıs memnun oldu. Can güvenliği oldu ama güneydeki ekonomiye kuzeydeki ekonomi yetişemedi" dedi.

Reklam
Reklam

Öger, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs konusunda BM'nin tekrar devreye girmesi isteği hakkında ise, "Belki 1-2 taviz daha vermemiz gerekecek. Oradaki Türkler'in Kıbrıs devleti içinde bir devlet toplumu olarak idareye katılmasını istiyorsak, o plana 'evet' dememiz lazım. 'Hayır' dersek zaman aleyhimize işliyor. KKTC'de gençler Güney Kıbrıs pasaportu alarak Almanya'ya, İngiltere'ye gidiyor. Bu iş bir 10 sene daha sürerse orada genç insan kalmayacak. İleride karşımıza olaylar çıkaracaklar, 'Burada fazla Türk yaşamıyor' diyecekler. Çok büyük sorunlar çıkaracaklar. Gerçekleri kabul edip en fazla ne yapılabilir, ona bakmalıyız" diye konuştu.

"TÜRKİYE YENİ ÜYELERE ORANLA ÇOK ZOR BİR ÜLKE" Türkiye'nin AB'nin yeni üyelerine oranla çok büyük ve zor bir ülke olduğunu vurgulayan Öger, "Türkiye'nin bu ülkelere göre daha büyük sorunları var. Avrupa'nın da kolayca içine alabileceği bir ülke değil. Bundan sonra Türkiye'nin de jeopolitik önemi göz önüne getirilerek müzakereler devam edecektir. Hükümet de bunu böyle götürürse, 2015 gibi bu olay olabilir. İyi bir kulvara girdik. Avrupa karşıtı olanlar şunu söylesin; Bizim alternatifimiz ne olurdu? Ulusal devlet, cumhuriyeti kurmamıza mükemmel şekilde yardımcı oldu ama bu tip yapılar küresel dünya içinde eskisi gibi barınamayacak hale geldi. Dünya bloklaşıyor. Nereye ait olacağımız bilmemiz lazım. Ortadoğu ülkeleriyle iyi dostluklar kuralım, fakat geleceğin emniyeti açısından Avrupa'da olmamız lazım" şeklinde konuştu.

Reklam
Reklam

AP'den çıkan Türkiye kararı hakkında ise Öger, "Avrupa Parlamentosu'nda ısrarla bir konu üzerinde durdum, hedef tam üyeliktir. Bu karar öncelikle benim de üyesi olduğum Parlamento Dışişleri Komisyonu'ndan çıktı. Avrupa Parlamentosu'ndan da bu karar çıktı. Bu muazzam birşey" dedi.

Müzakerelerin sonunun açık olduğuna da değinen Öger, "Bütün müzakerelerin sonu açıktır. Biz bir teknik sürece giriyoruz. 31 başlık altında karşılıklı müzakerelere giriyoruz. Müktesebata uyan şekilde kanuni alt yapı olduktan sonra niye bu müzakereler müspet sonuçla bitmesin? Bunun için ancak Türkiye'de darbe olması lazım. Diğer konular da bence Türkiye tarafından yapılabilecek şeyler. Yani muhtemel üyeliğe karşı bir durum yok. Türkiye lehinde fevkalade bir karar çıkmıştır" diye konuştu.
Öger, bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin AB üyeliğini referanduma götürme isteği hakkında ise şunları söyledi:

"Müzakereler bittikten sonra bu konu önce Parlamento'ya gelir. Onayladıktan sonra Konsey'e, orada da onaylandıktan sonra ulusal parlamentoya gider. Bazı ülkelerin referandumu olur, bazılarının olmaz. Mesela Alman kanunlarında bu yok. Bunlar, başta Türkiye'ye 'evet' diyenlerin kendi halklarını rahatlatmak için söyledikleri sözler. 12 sene sonra Avrupa ve Türkiye başka olacak. Zaman bu konuda Türkiye'nin lehine işliyor. İyi eğitilecek genç nüfus ve ilerleyen ekonomiyle halkların görüşlerinin de değişeceği kanaatindeyim"

Reklam
Reklam

Türkiye'yi coğrafi olarak Avrupa'nın parçası kabul etmeyenlere NATO örneğini veren Öger, Yunanistan ve Türkiye'nin Atlantik'e kıyısı olmamasına rağmen Sovyet tehlikesi nedeniyle NATO'ya kabul edildiğini hatırlattı. Öger, müzakerelere başlandıktan sonra zaman içinde çok şey değişeceğinin altını çizdi.

Öger, Avusturya televizyonunda katıldığı bir programda Türkiye'yi savunması hakkında ise, Avusturyalı politikacıların hislerle politika yaptıklarını söylediklerini belirtirken, politikanın hislerle değil akılla yapılması gerektiğini ifade etti.

Hitler döneminde hislerle yapılan politikanın sonuçlarının herkesçe iyi bilindiğini vurgulayan Öger, günümüz Avrupa'nın üzerine kurulduğu değerlerin evrensel olduğunu söyleyerek "Bu değerler tüm insanlığa mirastır. Laik devleti olan bir toplum niye bu değerleri paylaşmasın?" diye sordu. İran'daki Humeyni Devrimi ve özellikle El Kaide saldırılarından sonra dünyada İslam'a karşı çok olumsuz bir önyargı oluştuğunu söyleyen Öger, Türk toplumunun da aynı sepetin içine konulmasının olumsuzluklarını yaşadığını dile getirdi.

Reklam
Reklam

Avrupa'ya giden Türklerin uyum sorunlarına da değinen Öger, Avrupa'da uyum sorunu yaşayanların genelde kırsal kesimden gelenler olduğunu söyledi. Öger, Avrupa'da birçok toplumun birbirini sevmediğinin de altını çizdi.

"17 ARALIK TÜRKİYE'NİN LEHİNEDİR" Türk halkına "17 Aralık kararları Türkiye'nin lehindedir" mesajı veren Öger, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunu karalamanın ya da kıskanmanın gereği yok. Hükümet başarılı bir performans gösterdi. Şimdiye kadar hiçbir hükümet bu neticeye ulaşamamıştır. Bütün hükümeti candan kutluyorum ve iftihar ediyorum. Çok iyi pazarlıklar yapıldı, maksimum alındı. Türkiye üye olduktan sonra her sene milyarlarca euro para ödenecek. Ama onlarında da bizden beklentileri var. Liderler kendi halklarına karşı orada 'evet' dediler. Bu, bu hükümetin çok büyük başarısıdır. Birçok Türkiye kuruluşu da Avrupa'ya giderek kendi çapına lobi yaptı. Türk insanı, partiler üstü bir uğraş verdi. Ümitli olsunlar. Kendileri belki bu işin avantajını görmeyecek ama çocuklar Avrupa'nın avantajını yaşayacak"

Reklam
Reklam

Avrupa'nın Türkiye'ye dayatmalarda bulunduğu söylentileri hakkında ise Öger, "Biz onların kulübüne girmek istiyoruz, onlar da diyorlar ki 'Benim kurallarım bu, bu kurallara uyman lazım'. Bunlar Türkiye'nin aleyhine olan kurallar mı? Karakollarda işkence yapılmazsa, sanığa 'Senin kendini müdafaa etmen hakkın var, istersen sana avukat da tutabiliriz" denirse bunlar Türkiye'nin aleyhinde midir? Bunları biz Avrupa olmasa bu kadar kolay yapabilir miydik? Tarımda, siyasette, ekonomide, her alanda Avrupa kuralları işlemeye başlayacak. Bu bir medeniyet projesi. Yaşam, insan hakları, demokratikleşme açısından Avrupalılaşma sürecini hızlandırmış olduk. Yazılı kuralların dışında zorlanan, istenen bir kural yok. Eski olayları bırakalım. Ulusal birliğimize hiçbir şekilde müdahale edilemez. Egemenlik konularında ise, bütün Avrupa ülkeleri egemenliklerini Brüksel'e kendi rızalarıyla vermiş durumda. Avrupa, insan için kurulmuş bir birlik. Avrupa'da insan devletten üstün. Türk insanı bunun farkına varacak. Medeni bir birliğin parçası olmanın da güzelliğini yaşayacak" diye konuştu.

Reklam
Reklam