Öğretmenler –ölümler ve mühendisleri

Öğretmen ölümleri dün vardı, bugünde var, yarında olacaktır...

“İzmir’de ikinci öğretmen cinayeti son anda önlendi.” Haber başlığı aynen bu şekildeydi.

Karabağlar’da 15 gün önce öğretmeni Rabia Sevilay Durukan’ sınıftaki öğrencilerin gözü önünde öldüren 15 yaşındaki H.K’ye özenen Rakım Erkutlu İlköğretim Okulu öğrencisi 14 yaşındaki C.E., okulda bıçakla dolaşıp öğretmenini aradığı sırada son anda yakalandı. Emniyete götürülen C.E’nin, öğrenci arkadaşlarına, “ Ben de öğretmenimi öldüreceğim” dediği ileri sürüldü.

Haber bu şekilde devam edip gidiyor.

Gazeteciliğimin yanı sıra eğitim danışmanlığı da yaptığım için durumun İzmir’deki tablosu hiçte Sevilay öğretmenle sınırlı değil. Ve küçücük çocukların öğretmenlerine olan şiddet eğilimlerinin dünü de bugün değil.

Reklam
Reklam

Çok daha öncesi var. Ve bile isteğe bugüne getirilmiş bir durumun ne başlangıcı ne de sonudur.

1995’lerde Anadolu’nun birçok yerinde haber yaparken de bu şiddeti gördüm, 2004 yılında öğrencimin durumunu öğrenmek için tesadüfen bulunduğum İzmir’de bir lisede müdür muavininin bıçaklanmasına da tanık oldum.

Yani haber başlığındaki gibi İzmir’de ki ikinci cinayet ya da cinayete teşebbüs vakası değildir. Türkiye’de de ilk öğretmene saldırı değildir.

1945 İsmet İnönü dönemiyle başlayan bir amacın parçası olan bu durum bugün çok daha ciddi boyutlara ulaşmıştır.

1945 sonrasında ABD ile ilişkiler sıklaştırılmış ve bugün hala yürürlükte olan anlaşmalar imzalanmıştır.

Uzmanların da ortak görüşü olan 27 Aralık 1949’da imzalanan anlaşma ABD’nin Türkiye’de kültür emperyalizmini kurmak için ilk önemli tavizini verdiği anlaşmadır.

O günün CHP’si Atatürk’ün çizgisini tümüyle dinamitleyip yürürlükten kaldıran bu Amerikan buyruklarını uygulamaya koymuştur. Sonraki hükümetlerde de bu anlaşmaların yerini başka anlaşmalar almış ve bu süreç devam etmiştir.

Reklam
Reklam

Türkiye, tarihte kendi öğretmenini hep kendisi yetiştiren, öğretmen okulları olan, neredeyse 165 yıllık öğretmen yetiştirme deneyim ve bilgi birikimine sahip bir ülkedir. Dünya eğitim literatürüne geçmiş bir Köy Enstitüsü modeli vardır.

Tüm bu barındırdıklarına rağmen ne yazık ki ABD’nin eğitim sistemimizle ilgili katkısı yapılan bu anlaşmalarla öğretmen yetiştirme alanında da devam etmiştir. Yeni öğretmen yetiştirme modellerini fakültelerimizde uygulamaya koymuşlardır.

Yani bir yandan kendi öğretmenlerini yaratırlarken bir yandan da o öğretmenler aracılığı ile kendi bireylerini yaratmışlardır.

Bir yandan bu yöntemle “Türk vatandaşı değil, AB uyumlu bireyler ve öğretmenler” yetiştirilirken öte yandan mesleğin içi boşaltılmıştır.

Yönetimler eli silah tutanlar ile eli kalem tutanları yanlarında görmek isterler.

Batıcı politikalar güden siyasal iktidarlar ( 1945 sonrası), öğretmenleri bir şekilde yanlarında göremeyince onların statüsünü azaltarak etkisizleştirme ve sindirme yoluna gitmişlerdir. Bunu iki yolla, ücretlerini azaltarak ve yasal statülerini düşürerek yapmışlardır.

Reklam
Reklam

Resmi statüsü düşen öğretmenin saygınlığı azalmıştır. Önceden X köyü öğretmeni unvanıyla atanan öğretmen, artık X ilköğretim Okulu sınıf öğretmeni unvanıyla atanmaktadır.

Yani öğretmene şu denmektedir sınıfın dışına karışma.

Çünkü Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde toplumun en ücra köşelerine kadar giden en eğitimli kişi olan, kalkınma ve değişimin bir gücü olan öğretmenlik mesleğinin elindeki bu gücün alınması gerekiyordu.

Öğretmenin toplumsal değişimdeki rolü de bu şekilde ortadan kaldırılmıştır. Öğretmen toplumdan koparılmıştır.

Öğretmenlik mesleği, öğretim teknisyenliği, öğretim teknikeri düzeyine indirgenmiş, öğretmenin statü ve saygınlığı düşürülmüştür.

Öğretim teknikeri sıfatı olan bir öğretmenin saygınlığından söz etmek mümkün müdür?

Statüsü düşürülen öğretmenler, meslek ahlakı ilkelerine uymada titizlik gösteremezler mesleki bilinç ile hareket etmemelerinden kaynaklanan sonuçlar da öğretmenlik mesleğinin toplumdaki saygınlığını azaltır.

Bu yüzden öğretmenler toplumun bazı kesimlerince günde yarım gün çalışan, üç ay yaz tatili yapan, az okuyan ya da hiç okumayan, arandığında kahvehanede okey oynarken bulunan bir mesleğin mensupları olarak algılanmaktadır. Öğretmenlerin az okumaları affedilir bir durum değildir. Öğrencinin karşısında model olan öğretmenin okumaz yazmazlığı, onun kişisel ve mesleki gelişimlerini engellemenin ötesinde, entelektüel erozyona uğratmaktadır. Okullardaki şiddet uygulamaları, geleneksel öğretim yöntemleri kullanıp yenilikleri izlememek gibi davranışlarıyla da kendi saygınlıklarını düşürmektedirler.

Reklam
Reklam

Toplum öğretmene saygı duymuyor, öğrenci öğretmene saygı duymuyor, öğretmen kendine saygı duymuyor.

İşin acı tarafı bir kısım medya toplumu bilgilendirme değil, biçimlendirme görevi üstlenmiş, böylelikle görevinin dışına çıkmışlardır. Öğretmenin toplumdaki düşüşlerinde katkıda bulunmuşlardır.

Basındaki zihin inşa mühendisleri, çeşitli yapay gündemler oluşturarak halkın gerçek sorunlarını tartışmasını engelleyerek, gerçekleri gizleyip üzerinde düşünmemeyi sağlamışlardır.

Bu durum özellikle ülkenin başına çorap örüldüğü zamanlarda daha da artmaktadır. Hava puslandırılır ve kurtlar ortaya salınır. Dikkatler başka tarafa çekilerek asıl yapılacak olanlar yapılır. Bazı olaylar kendi bağlamından cımbızla çıkarılarak başka biçimlerde sunulur. Dinleyici/izleyici/okuyucu yönlendirildiği sonuçlara ulaşır. Böylece zihinler yeniden inşa edilir.

Şu anki durumunda işleyişi budur. Öğretmen ölümlerine ve özelikle özellikle İzmir’ de olmasıyla dikkat çekilmesi de asıl meseleyi ötelemenin nedeni de budur.

Eğitimin bir diğer ayağı olan kitle iletişim araçları yoluyla bu mühendisler toplumu belleksizleştirme, kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme ve aptallaştırma aracı olarak eğitimi kullanmış, kullanmaktadırlar.

Reklam
Reklam

Az bilen, bilgi temeli olmayan, üstelik her konuda ve başkalarının fikirlerini, davranışlarını tekrarlayan bir kuşak yetiştirmişlerdir el birliği ile.

Öğrenim görmüş barbarlar toplumu.

Ortaya çıkan davranışların, cinayetlerin, şiddetin kökeninin dünden geldiğini bilip bugüne indirgemek isteyen toplum avcıları her zamanki gibi görevdedir. Bunda kendi sorumlulukları olduğu halde.

Dün konunun arkasında durmayan toplum inşa mühendisleri kitle iletişim araçlarıyla konuyu kadına şiddete kadar indirgeyip gerçeklerden uzaklaştırırken öğretmenlik mesleğinin ve ona giydirilmiş- giydirilmeye çalışılan duruşunda tetikçisidirler.

Nasıl ki şiddet eğilimli bir gençlik yaratmanın tetikçisi oldukları gibi.

Bir toplumdaki eğitim, hukuk, siyaset, yönetim, dernekler ve basın gibi tüm sistemler milli hedefler söz konusu olduğunda birbirini desteklemiyorsa birinin yaptığını diğeri yıkıyorsa o toplumun çöküşü de yakındır.

Herkes yapıp etmelerinde kendi sorumluluğunu taşımadığı için geldiğimiz bu nokta bugüne haps edilip yine hedef şaşırtılırsa daha çok öğretmen ölümleri daha çok bundan yara alan çocuklar göreceğiz.

Reklam
Reklam

Tüm bu olup bitmeler içinde kaybedenler ise hepimiz olacağız.

oyatekin@gmail.com

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz