‘öğretmenlerin Yıldırma Algısı Ve Tecrübeleri Araştırması’

Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, Öğretmenlerin Yıldırma Algısı ve Tecrübeleri Araştırması’na göre, "21...

Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, Öğretmenlerin Yıldırma Algısı ve Tecrübeleri Araştırması’na göre, "21 yıl ve daha uzun öğretmenlik yapanların yıldırma algı puanı, çalışma süresi 20 yıl ve altında olan öğretmenlere oranla daha düşük, yıldırma tecrübesi puanı ise daha yüksektir. 5 yıl ve daha az süre öğretmenlik yapanların yıldırma algı puanı, 6 yıl ve daha uzun süre öğretmenlik yapanlara oranla daha yüksek, yıldırma tecrübe puanı ise daha düşüktür" dedi.Türkiye genelinde öğretmenler üzerinde ilk defa yapılan ‘Öğretmenlerin Yıldırma Algısı ve Tecrübeleri Araştırması’nın sonuçları Eğitim Bir-Sen Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı. Eğitim Bir- Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, önemli bir çalışma yaptıklarını ve daha önce örneği olmadığını ifade ederek, “Öğretmen arkadaşlarımızın hizmetlerini gerçekleştirirken nelerle karşılaştığıyla ilgili bir boyutu yıldırmayla ilgili boyutu görmüş olacaksınız. Bu araştırma bugünü tarif etmiyor yalnızca, dünden bugüne öğretmeni tarif ediyor ve yıllar içerisinde karşılaştığımız olumlu olumsuz pek çok şeyin fotoğrafını görebilirsiniz” diye konuştu."ÇALIŞMA HAYATININ YOĞUN VE YAKIN İLİŞKİ DÜZENİ, ‘MOBBING’ DİYE İFADE EDİLEN EN YAYGIN ŞİDDET BİÇİMİNE DAHA RAHAT İMKÂN VE FIRSAT VEREBİLMEKTEDİR"Selvi, araştırmanın sonuçlarıyla ilgili şunları söyledi:“Çalışanın iş yerinde sistematik ve kasıtlı olarak kötü muameleye maruz kalması durumu olan yıldırmanın en belirgin özelliği, karşılıklı değil, tek taraflı oluşudur. İster uygulayan kişinin psikolojik davranış bozukluğunun bir sonucu olarak, isterse rekabet duygusu veya ideolojik, sosyal, kültürel, siyasi gerekçelere dayalı olarak gerçekleşsin, bir dizi probleme yol açan çok boyutlu bir şiddet türü olan yıldırma, sonuçları itibarıyla sadece iş hayatıyla sınırlı değildir. Bir insan hakkı ihlali sorunu olarak psikolojik, fiziksel, ekonomik, sosyal ve hukuki boyutları olan çok katmanlı bir olgudur. Çalışma hayatının yoğun ve yakın ilişki düzeni, ‘mobbing’ diye ifade edilen en yaygın şiddet biçimine daha rahat imkân ve fırsat verebilmektedir. Maalesef sorun, kanıksandığı için karşı çıkmak ve bunu minimum seviyeye indirmek hiç kolay değildir. Hele bizim gibi siyasi geçmişinde yıldırmanın sosyal, siyasal şiddet olarak uygulandığı toplumlarda iş daha da zordur. Bu memlekette ideolojik devlet yapılanmasının yakın zamana kadar inanç ve düşünce özgürlüğünü sınırlama üzerinden yıldırmayı adeta resmi programa dönüştürmüş olması, sorunun sosyal, siyasal boyutta yaşanmasına yol açmıştır. Katsayı engeli, üniversite kapılarının başörtülülere kapanması, ikna odalarındaki baskılar, inanç ve ibadetlerinden dolayı kamu görevlilerine yapılan taciz ve yıldırmalar, yakın tarihimizde uygulanan mobbing örneklerinden birkaçıdır. İnandığı hayatı baskısız yaşamayı, aynı rahatlıkta kendini ifade etmeyi zor kullanarak engelleyici tutumlar, ciddi bir travmaya dönüşmüş insanımızla devlet arasındaki makasın açılmasına neden olmuştur.”“BU ARAŞTIRMA, EĞİTİM KURUMLARINDA ‘ŞİDDET VE KEYFİLİĞİN NE ÖLÇÜDE HAYATIN GERÇEKLERİ’ GİBİ ALINDIĞINI VE İHMAL EDİLDİĞİNİ ORTAYA KOYMAKTIR"Genelinde şiddet, özelinde ise mobbing sorununun doğrudan insan ve insanlık anlayışıyla ilgili olduğunu kaydeden Selvi, “Bütün dünyada mobbing, insanın kişilik kalitesi ve benliğiyle ilgili bir konudur. İnsan haklarını merkeze alan bir bakış açısıyla gerçekleştirdiğimiz bu araştırmada, yıldırma, öğretmenlerin bireysel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi veya engellenmesi sonucunu ortaya çıkaran bir şiddet türü olarak nitelendirilmiştir. Bu araştırma, eğitim kurumlarında ‘şiddet ve keyfiliğin ne ölçüde hayatın gerçekleri’ gibi alındığını ve ihmal edildiğini ortaya koymaktır. Bu açıdan eğitim sektörünün can damarını oluşturan ve Türkiye genelinde temel ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenler tarafından yıldırmanın nasıl algılandığını ve deneyimlendiğini tespit etmek amacıyla araştırmanın ulusal çapta bir örnek oluşturması benimsenmiştir. Türkiye’de son yıllarda, eğitim alanında da yıldırma ve yıldırmanın sebep ve sonuçları üzerine yerel ve bölgesel düzeyde çalışmalar yapılmıştır. Ancak, şimdiye kadar Türkiye genelinde öğretmenlerin yıldırmaya ilişkin algı düzeyleri ve yıldırma tecrübelerini bir arada ele alan bir araştırma yapılmamıştır” ifadelerini kullandı.“ARAŞTIRMA 12 İLDE 2 BİN 39 ÖĞRETMENLE YÜZ YÜZE ANKET TEKNİĞİYLE YAPILMIŞTIR”Araştırmanın İstanbul, Ankara, İzmir, Çanakkale, Sakarya, Adana, Kayseri, Samsun, Trabzon, Erzurum, Malatya ve Şanlıurfa olmak üzere 12 ilde gerçekleştiğini bildiren Selvi, “Temel eğitim ve ortaöğretimde görev yapan 2 bin 39 öğretmenle yüz yüze anket tekniğiyle yapılmıştır. Anket formu, yıldırmaya ilişkin veri toplamak üzere öğretmenlerin genel ve sosyal durumu, yıldırmaya ilişkin algı düzeyleri ve tecrübe edilen yıldırmanın düzeyini, kaynağını ve sonuçlarını tespit etmeyi amaçlayan sorulardan oluşmuştur. Araştırma, yıldırma sorununu ele alış biçiminin yıldırmanın devamına veya sonlanmasına etkisinin önemli olduğu düşüncesinden hareket etmiştir. Bu çerçevede, idari ve hukuki yönden mağdurun kendini ifade etmesini ve yıldırmanın sonlanmasını sağlayacak destekleyici ortamın oluşturulması ya da engellenmesi açısından yıldırma tecrübesinin ayrıntıları elde edilmeye çalışılmıştır” dedi."HER İKİ ÖĞRETMENDEN BİRİ MESLEK HAYATI BOYUNCA YILDIRMAYA MARUZ KALMIŞ"“Araştırmaya katılan öğretmenlerin yaklaşık yüzde 45,7’sinin bir diğer ifadeyle her iki öğretmenden birinin meslek hayatları boyunca bir şekilde yıldırmaya maruz kaldığını ortaya koymaktadır. Bu sonuç, psikolojik şiddet olarak da tanımlanan yıldırmanın temel ve ortaöğretim kurumlarında görev yapan öğretmenler arasında yaygın bir şekilde yaşandığı anlamına gelmektedir. Araştırma sonuçları, yıldırmaya maruz kalma sıklığı ve yıldırma süresi ölçeğine göre değerlendirildiğinde, öğretmenlerin maruz kaldıkları yıldırmadan önemli ölçüde etkilendiklerini göstermektedir. Öğretmenlerin yıldırma algı ve tecrübelerinin il, okul türü, öğrenim düzeyi, çalışma süresi gibi değişkenler açısından farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla yıldırmayı önlemeye yönelik politikaların bu farklılıklar göz önünde bulundurularak çeşitlendirilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu."ÇALIŞMA SÜRELERİYLE YILDIRMA TECRÜBELERİ ARASINDA TERS ORANTILI BİR İLİŞKİ VAR"Öğretmenlerin çalışma süreleri yani hizmet ettikleri yıl ile yıldırma süreleri arasında ters orantılı bir ilişki olduğunun gözlemlendiğini ifade eden Selvi, şunları kaydetti:“Buna göre, 21 yıl ve daha uzun öğretmenlik yapanların yıldırma algı puanı, çalışma süresi 20 yıl ve altında olan öğretmenlere oranla daha düşük, yıldırma tecrübesi puanı ise daha yüksektir. 5 yıl ve daha az süre öğretmenlik yapanların yıldırma algı puanı, 6 yıl ve daha uzun süre öğretmenlik yapanlara oranla daha yüksek, yıldırma tecrübe puanı ise daha düşüktür. Yani yaş ve çalışma süresi ile yıldırma algı düzeyi ve tecrübesi arasındaki ilişki yıldırmayla mücadelede önem kazanmaktadır. Daha genç yaşlarda daha fazla yıldırmanın muhatap olduğu daha ileri yıllarda ise daha az olduğu görülmektedir. Öğretmenlerin yıldırma algı ve tecrübeleri il değişkeni açısından incelendiğinde, algı düzeyleri, yıldırma tecrübesi, önleyici politikaların varlığı konusunda iller arasında belirgin farklılıklar olduğu görülmektedir. Farkındalık düzeyinin yüksek olduğu durumlarda aynı zamanda ’Okulunuzda yıldırmayı önlemeye dönük herhangi bir politika mevcut mu?’ sorusu da en çok ’evet’ şeklinde yanıtlanmıştır. Ancak politika mevcudiyetinin araştırma sonuçlarına göre, öğretmelerin yıldırmaya maruz kalmalarını engellemeye yönelik kalıcı bir etkide bulunmadığını göstermektedir. Demek ki önleyici tedbirler son derece sınırlı, politikalar sınırlı ama yıldırma sürekli bir şekilde devam ede gelmektedir. Dolayısıyla araştırma bulguları bir ön bilgi kabul edilerek, çok boyutlu ve değişkenli bir sorun olan yıldırma ile gereği gibi mücadele edecek çok katmanlı politikalar geliştirebilmek için her ile özel dinamikleri ortaya koymayı sağlayacak şekilde, bu çalışmanın Milli Eğitim Bakanlığı tarafından genişletilmesinin eğitim sektörü açısından önemli olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.”“Yıldırmaya maruz kalan her 4 öğretmenden 1’i meslek hayatının olumsuz yönde etkilendiğini, her 5 öğretmen biri ise yıldırmaya bağlı stres yaşadığını beyan etmiştir” diyen Selvi, “Bu sonuçlar, bir toplumun sürdürülebilirliği ve gelişimi için olmazsa olmaz kurumlardan biri olan eğitim kurumunun çok ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunun işareti niteliğindedir. Zira öğretmenlerin maruz kaldıkları yıldırmaya bağlı olarak işe gitme isteğinde azalma, işi bırakma isteğinde artış ve ders başarısında düşüş yaşamalarının yanı sıra stresli bir şekilde derslere girmelerinin verilen eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmazdır” ifadelerini kullandı."KABULLENME, GERİ ÇEKİLME YA DA GAYRİRESMÎ ARAÇLARLA YILDIRMAYI DURDURMAYA ÇALIŞANLARIN ORAN YÜZDE 59"Yıldırmayla mücadelede neler yapıldığı hususunda ulaşılan sonuçların dikkat çekici olduğuna değinen Selvi, “Resmi şikâyet mekanizmalarını kullananlar büyük oranda düşük kalırken; kabullenme, geri çekilme ya da gayriresmî araçlarla yıldırmayı durdurmaya çalışma duygusu (yaklaşık yüzde 59) daha baskındır. Araştırma, öğretmenlerin maruz kaldıkları yıldırma karşısında genellikle, durumun zaten değişmeyeceği düşüncesiyle, yıldırmayı sonlandırmaya yönelik herhangi bir girişimde bulunmadıklarını göstermektedir. Ayrıca istenmeyen duruma kişinin sadece kendisinin değil, başkalarının da maruz kaldığını bilmesi, durumu kabullenme ve duruma katlanma eşiğini yükseltmektedir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin çalıştıkları kurumlarda yıldırmayı önleyici politikaların olmadığını teyit etmesi dikkate alındığında, maruz kaldıkları yıldırmayı sonlandıramayacaklarını düşünmelerinde ve yıldırmaya karşı tepkisiz kalmalarında, yıldırmayı önlemeye yönelik herhangi bir politikanın geliştirilmemiş olmasının da önemli bir rolü olduğu düşünülebilir. Yıldırmayla mücadelede kısa, orta ve uzun vadede hayata geçirilecek politikalara ihtiyaç vardır. Araştırma sonuçları, yıldırma sorununun çözülmesini ve yıldırmayla mücadeleyi zorlaştıran olası iki engelin göz önünde bulundurulması gereğine dikkat çekmektedir. Bunlar, yıldırmanın bir şiddet türü olduğuna dair toplumsal farkındalığın henüz yeterince oluşmaması; yıldırmayla mücadelede sadece genel/toptancı bir anlayışla yıldırmanın önlenmesine yönelik çözümler üretilmesi yolunun benimsenmesidir. Kitlesel ölümlere yol açan terör olaylarının dahi kanıksandığı günümüzde, yıldırmanın bir şiddet türü olduğuna dair toplumsal farkındalığın oluşturulmasının kolay olamayacağı da aşikârdır. Nitekim araştırmaya katılan öğretmenlerin yıldırma algısını ölçmeye yönelik sorulara verdikleri yanıtlar bu öngörüyü doğrulamaktadır. Dolayısıyla yıldırmanın; çalışanın psikolojisini, mesleki kariyerini, aile ve sosyal hayatını, ruh ve beden sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve bir dizi sosyal probleme yol açan bir şiddet türü olduğuna ilişkin, toplumsal farkındalığın artırılması için tüm mevcut yolların kullanılması ve yeni stratejiler geliştirilmesi, yıldırmayla mücadelenin ilk adımı olacaktır” diye konuştu.“YENİ NESİL ÖĞRETMENLER YILDIRMAYA KARŞI ALGI AÇISINDAN DAHA İSTENİLEN DÜZEYE YAKIN GÖZÜKÜYORLAR”Araştırma grubunda yer alan Prof. Dr. Gonca Bayraktar Durgun ise, araştırmanın detaylarıyla ilgili bilgiler vererek, yıldırma algısının öğretmenler arasında düşüklüğünün en önemli dikkate alınması gereken nokta olduğunu anlattı. Yaş ve çalışma tecrübesinin çok önemli olduğuna da değinen Durgun, şunları kaydetti:“Hem erkek öğretmenler hem de kadın öğretmenler bu şiddete maruz kalıyorlar. Fakat maruz kalanlar arasında kadınların oranı erkeklere göre daha yüksek olarak gözüküyor. Yıldırma en çok hangi noktadan karşınıza çıkıyor sorusunda amirler en önemli karşımıza çıkan durum. Kadın erkek meslektaş. Kimden yıldırmaya maruz kaldınız? Her ikisinden seçeneğiyle erkekler ve kadınlar seçeneklerini ayrı ayrı koyduğunuzda orada da erkeklerin daha fazlasıyla yıldırma davranışları içerisinde olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. Yıldırma davranışında bulunanlar arasında kadın öğretmenler de söz konusu. Çok önemli pozitif noktalardan bir tanesi daha genç yaşta olan öğretmenlerin algı puanlarının daha tecrübeli öğretmenlere göre yüksek olduğu. Bunu aslında toplumsal gelişmeyle açıklamak mümkün. Yeni nesil öğretmenler yıldırmaya karşı algı açısından daha istenilen düzeye yakın gözüküyorlar. İnanç ve ideoloji bağlamında yıldırmaya maruz kalma oranı oldukça düşük araştırma sonuçlarına göre. Asıl yıldırma mevzusu iş yerindeki rekabet hususunda ortaya çıkıyor. İş yerinde rekabet çerçevesinde yıldırma davranışının hem amirlerden hem meslektaşlardan kaynaklı olarak daha fazlasıyla yaşandığı, psikolojik olarak yaşandığı görülüyor. Mesleğin ilk 5 yılı içinde tecrübesizlikten kaynaklanan bir maruz kalma durumu dikkat çekiyor. Tecrübesizlik yıldırma konusunda negatif etki yaratıyor.”

Reklam
Reklam

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz