Oğullarının yakıp kaçtığı evde yaşam savaşı veriyorlar 2

ŞANLIURFA'da Kışkanç ailesi, E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 6 yıl önce yangında ölen 13 kişiden Hüseyin Kışkanç'ın ölüm tazminatıyla satın aldıkları evi, kardeşinin ölümü üzerine psikolojisinin bozulduğu belirtilen Mahmut Kışkanç'ın ateşe verip kaçmasıyla kahroldu.

Ali LEYLAK- Ömer ŞULUL/ŞANLIURFA, (DHA)- ŞANLIURFA'da Kışkanç ailesi, E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 6 yıl önce yangında ölen 13 kişiden Hüseyin Kışkanç'ın ölüm tazminatıyla satın aldıkları evi, kardeşinin ölümü üzerine psikolojisinin bozulduğu belirtilen Mahmut Kışkanç'ın ateşe verip kaçmasıyla kahroldu. Yanan eşyalarla birlikte evde kaldığını belirten Hatice Kışkanç, "Bir oğlum devlet kapısında öldü, öbürünün ise psikolojisi bozuldu. Eşim hasta, kimse bize bakmıyor" diyerek yardım istedi.

Eyyübiye Mahallesindeki Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinde 16 Haziran 2012 tarihinde C-15 koğuşunda kavga sırasında çıkarılan yangında 3'ü hükümlü, 10'u tutuklu 13 kişi dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti. Olayın ardından Adalet Bakanlığı'na bağlı komisyon, ölen 13 kişiden 6'sının ailesiyle anlaştı, eşlere 60, anne ve babalara 40'ar, kardeşlere de 10'ar bin lira manevi tazminat verdi. Tazminatı kabul etmeyen diğer aileler ise dava açtı.

Reklam
Reklam

Cezaevi yangınında ölen Hüseyin Kışkanç'ın ailesi, ölen oğlunun yangın tazminatıyla Karaköprü Şenevler Mahallesinde bulunan bir apartmanın 3'üncü katında ev satın aldı. Hüseyin Kışkanç'ın ölümüyle aile zor günler geçirirken, kardeşini kaybedince psikolojisi bozulan Mahmut Kışkanç, 27 Temmuz günü evde tek başına olduğu sırada evi ateşe verip kaçtı. İtfaiyenin müdahalesiyle söndürülen yangında, evdeki eşyalar kullanılamaz hale geldi. Evleri yanan 3 kişilik Kışkanç ailesi, gidecek yerleri olmadığı için yangında zarar gören eşyaların arasında yaşıyor.

Eşinin çalışmadığı için olay günü yardım almak için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na gittiğini belirten Hatice Kışkanç, eve geldiğinde dumanların yükseldiğini gördüğünü belirterek şunları söyledi:

"O gün evde oğlum Mahmut Kışkanç tek kalmıştı. Geldiğimde oğlumun evi yaktığını söylediler. Artık kazayla mı oldu, yoksa kasten mi evi yaktı mı, onu bilmiyoruz. Çünkü oğlum kayıplara karıştı. Evimizde hiçbir şeyimiz kalmadı. Tamamen hepsi yandı, kül oldu. Bir tek üzerimizde elbiseler kaldı. Yanık kokulu evde yanan eşyalarımızla birlikte kalıyoruz. Bu evi temizlemeye benim gücüm yetmiyor. Eşim de hasta, belediyenin gelip temizlemesini bekliyoruz. Evi yakan oğlum, kardeşinin yanarak ölmesi üzerine psikolojisi bozuldu, hastalandı. 6 yıldır gittikçe durumu kötüye gidiyor. Maddi durumumuz iyi olmadığı için onu tedavi ettiremedik. Devlet büyüklerimizden biran önce evimizin temizlenip düzene konulmasını istiyoruz."

Reklam
Reklam

KOMŞULARININ VERDİĞİ YATAKLARDA YATIP KALKIYORLAR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı çok sevdiklerini belirten Kıskanç, "Ama kimse bizim kapımızı çalmıyor. Bir oğlum devlet kapısında öldü, öbürünün ise psikolojisi bozuldu. Eşim hasta kimse bize bakmıyor. Küle dönün evde komşularımın verdiği yataklar üzerinde yatıp kalkıyoruz. Biran önce bize sahip çıkılmasını istiyoruz" dedi.

Oğlunun ölümünün ardından üzüntüden rahatsızlanıp çalışamaz duruma geldiğini, diğer oğlunun ise evi yaktığını ifade eden Mehmet Kışkanç ise, "Oğlum Mahmut Kışkanç, o gün evde olduğu sırada televizyonu devirip, evi yakıp, kaçtı. Maddi durumumuz kötü olmasına rağmen oğluma harçlık veriyoruz. Ama o gün neden böyle yaptığını bilmiyoruz. Şimdi yanan bu evde iz ve kir içerisinde yatıp kalkıyoruz. Bu evi o zaman yanarak ölen oğlumun tazminat parasıyla aldık. Bu oğlumda evi yakıp kaçtı. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bizim ciğerimiz yandı şimdi de evimiz yandı. Bize yardım elinin uzatılmasını istiyoruz" diye konuştu.

Yanan evde kalan üniversite öğrencisi olan Zekiye Kışkanç da bu şartlar altında okula gidemeyeceğini üzüntüsünü yaşadığını söyledi.

Reklam
Reklam