Oğuzhan Asiltürk, 1970'li yılların başından itibaren, "siyasi yasaklı" dönemleri hariç, yaşamı boyunca "milli görüş" çizgisinin temsilcisi olarak aktif siyasetin içinde yer aldı.
1935 yılında Malatya'da doğan Asiltürk, ilk ve ortaöğrenimini burada tamamladı. İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'ni bitirdi. 1970'de Necmettin Erbakan'ın liderliğinde kurulan Milli Nizam Partisi'nde (MNP) siyasete başladı ve bu parti kapatılana kadar Ankara İl Başkanlığı görevini yürüttü.
MNP'nin kapatılmasıyla, Erbakan bir süre yurt dışına giderken, parti kadrolarından isimler Süleyman Arif Emre'nin genel başkanlığında Milli Selamet Partisi'ni kurdu ve kurucular arasında Asiltürk'de vardı. 1973 seçimlerinde 48 milletvekili ve 3 senatörlük kazanarak parlamentoya giren MSP'nin liderliğine Erbakan getirildi. Asiltürk, 1973-77 ve 1977 ve 1980 arasında da Ankara milletvekili seçildi.
1973 genel seçimlerinden sonra Bülent Ecevit'in başkanlığında kurulan CHP-MSP koalisyon hükümetinde İçişleri Bakanı olarak görev aldı. 1975'te ve 1977'de Demirel başkanlığında kurulan Milliyetçi Cephe hükümetlerinde İçişleri ve Sanayi Bakanı görevini üstlendi.
12 Eylül 1980 askeri darbesinde, birçok siyasetçi gibi "zorunlu" olarak siyasete ara vermek zorunda kaldı. MSP davası nedeniyle 1 yıl gözaltında tutuldu, yargılandı ve beraat etti. Ancak 10 yıl siyaset yasağı getirildi.1987'de, siyasi yasakların kaldırılmasını öngören Anayasa değişikliği referandumu ile tekrar siyasete döndü. Siyasi yasakların kalkması ile Erbakan 1987'de Refah Partisi'ni (RP) kurdu, Asiltürk partinin genel sekreteri oldu. Yapılan seçimlerde Malatya Milletvekili olarak parlamentoya girdi.
Refah Partisi'nin kapatılmasının ardından kurulan Fazilet Partisi hakkında da kapatma davası açıldı. Bu süreçte parti içinde "yenilikçiler-gelenekçiler" ayrışması yaşanmaya başladı. "Ak saçlılar" da olarak adlandırılan "gelenekçiler" arasında Oğuzhan Asiltürk de vardı. Erbakan'a yakın isimler, Recai Kutan'ın liderliğinde 20 Temmuz 2001'de Saadet Partisi'ni kurarken, "yenilikçiler" de Erdoğan'ın liderliğinde 14 Ağustos 2001'de Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kurdu.
Saadet Partisi kadrolarından yana tercihini koyan Asiltürk, siyasi yasağı kalktıktan sonra partinin başına geçen Necmettin Erbakan'ın 27 Şubat 2011'de yaşamını yitirmesinin ardından, partinin Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı'na getirildi.
Asiltürk yaşamının son dönemlerinde, hem partisinin "seçim ittifakı" tercihine karşı tutumuyla, hem de Türkiye'nin ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi olarak anılan "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi"ne karşı tutumuyla tartışma konusu oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ocak ayı başında Asiltürk'ü evinde ziyaret etti ve bu ziyaret AKP'nin Saadet Partisi ile "ittifak arayışı" olarak yorumlandı. Bu görüşmeden bir süre sonra Asiltürk yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın görüşmede kendisine "İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılacağı" sözü verdiğini söyledi. Dediği doğru çıktı ve 20 Mart'ta yayınlanan Cumhurbaşkanı kararıyla Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi.
Erdoğan'la birkaç kez daha görüşen Asiltürk, Saadet Partisi'nin Millet İttifakı içinde yer almasına karşı çıktı ve dünürü de olan Temel Karamollaoğlu yönetimine "kongre resti" çekti. Haziran ayı ortasında sosyal medya hesabından 53 madde başlığı altında yaptığı açıklamayla partiye desteğin azaldığını savunarak, partinin ilk kongresinde genel başkanlığa aday olacağı mesajı verdi ve "Memleketin şu anda içinde bulunduğu sosyal ve siyasi şartlara uygun hizmet edecek bir teşkilat yapısı" oluşturacaklarını duyurdu.
Asiltürk geçen Ağustos ayında katıldığı Saadet Partisi Gençlik Kolları kampında yaptığı konuşmada, hangi parti ile ittifak yapılacağının seçim sürecine kadar netleşmeyeceğini belirtmesine karşın, "hangi koşullarda ittifaka girebileceklerini" açıkladı:
"Seçimlere gidene kadar, biz iktidar partisiyle birleşmiş olmayız. MHP'lilerle, diğerleri var, 'sizinle beraber olacağız' diye bir şey yapamayız. Söz veremeyiz. Niye veremeyiz, ilerde neyin ne olacağı belli olmadan oturulup, ileriye yönelik kararlar hatalar olabilir.
"İstişarelerden sonra diğer partilere diyeceğiz ki, bizim inancımız şu, bizim toplumun yanlış gidişine hatalı hallere çözüm bulabilmemiz için mecliste grubumuzun olması lazım. Aksi halde 19 milletvekiliniz olsa gündem dışı konuşma yaparsınız, hiç bir şeye karışamazsınız. Ama 20 milletvekili olunca başkanlık divanında olursunuz. Otururuz görüşürüz, konuşuruz."
Asiltürk'ün AKP' yakın durması, partisi içinde rahatsızlık yaratmasına karşın Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, Asiltürk'e kameralar önünde yanıt vermedi ve "sorunları kendi aralarında çözeceğini" açıklamakla yetindi.
Asiltürk'ün hastalanmadan önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne gitmesi de partisi içinde tartışma yaratmıştı.
Bu tartışmalar sürerken Asiltürk, 13 Eylül'de koronavirüs sonrası gelişen zatürreye bağlı nefes darlığı şikayetiyle Ankara Şehir Hastanesi'ne kaldırıldı ve bu sabah yaşamını yitirdi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Asiltürk'ün Covid 19 aşısı olup olmadığına ilişkin soruya "Daha bu konu ve genel birtakım bilgilerin hasta yakınlarının rızası olmadan söylemenin doğru olmadığı kanaatindeyim" yanıtını vermekle yetindi.
Karamollaoğlu, Asiltürk'ün ölümünü, sosyal medyadan yaptığı "Yüksek İstişare Kurulu Başkanımız, yol arkadaşımız ve dava adamı Oğuzhan Asiltürk ahirete irtihal etmiştir. Milletimizin ve camiamızın başı sağolsun. Mekanı cennet, makamı âli olsun" paylaşımı ile kamuoyuna duyurdu.
Asiltürk'ün cenazesi yarın öğlen Hacı Bayram Veli Cami'nde kılınacak cenaze namazının ardından Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedilecek.