15 Temmuz 2016'da başlatılan ancak sonuçsuz kalan darbe girişiminin ardından soruşturmalar devam ediyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde emir komuta zinciri dışında gerçekleştirilmeye çalışılan kalkışmanın ardından başlatılan soruşturmada çok sayıda rütbeli gözaltına alındı. Sadece TSK'da değil, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurumlarda da soruşturma kapsamında çok sayıda görevinden uzaklaştırıldı.
Soruşturma devam ederken, 20 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamalarda bulundu ve, 3 ay süreyle tüm Türkiye'de OHAL ilan edildiğini açıkladı.
RESMİ GAZETEDE YAYIMLANDI
Bakanlar Kurulunca, MGK tavsiyesi üzerine 3 ay süreyle olağanüstü hal (OHAL) uygulanmasına yönelik karar, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Karara göre, Anayasa'nın 120. maddesi ile 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu'nun 3. maddesinin (b) bendi kapsamında, ülke genelinde 21 Temmuz 2016 Perşembe günü saat 01.00'den itibaren 90 gün süreyle olağanüstü hal ilan edildi.
14 YIL SONRA YENİDEN
Darbe girişiminden 5 gün sonra alınan kararla, olağanüstü hal (OHAL) 14 yıl sonra yeniden Türkiye’nin hayatına girdi. PKK terörüne karşı 19 Temmuz 1987’de Güneydoğu’da ilan edilip, 30 Kasım 2002’de de sona eren OHAL’in en önemli özelliği, temel hak ve hürriyetlerin ‘yasal düzenleme gerektirmeden’ Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile sınırlandırılabilmesi olarak biliniyor. Bu aşamada önemli olan bir yanı da OHAL sırasında gözaltı süreleri uzatılabiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinin ardından vatandaşlar OHAL'in ne anlama geldiğini merak ediyor. İşte OHAL nedir sorusunun yanıtı...
OLAĞANÜSTÜ HAL (OHAL) NEDİR?
Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla ilan edilen bu kanunun amacı; Tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım, Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, Durumlarında olağanüstü hal ilan edilmesi ve usulleriyle olağanüstü hallerde uygulanacak hükümleri belirlemektir.
[_
_](http://img7.mynet.com.tr/ha8/2016/07/ohal-kanunu.pdf)
Vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağına, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağına, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceğine, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağına ve olağanüstü yönetim usullerine ilişkin hükümleri kapsar.
ALINACAK OHAL TEDBİR VE YAPTIRIMLARI
Olağanüstü hal ilanında; genel güvenlik, asayiş ve kamu düzenini korumak, şiddet olaylarının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla 9 uncu maddede öngörülen tedbirlere ek olarak aşağıdaki tedbirler de alınabilir:
a) Sokağa çıkmayı sınırlamak veya yasaklamak,
b) Belli yerlerde veya belli saatlerde kişilerin dolaşmalarını ve toplanmalarını, araçların seyirlerini yasaklamak,
c) Kişilerin; üstünü, araçlarını, eşyalarını aratmak ve bulunacak suç eşyası ve delil niteliğinde olanlarına el koymak,
d) Olağanüstü hal ilan edilen bölge sakinleri ile bu bölgeye hariçten girecek kişiler için kimlik belirleyici belge taşıma mecburiyeti koymak,
BASIN YASAKLARI
e) Gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını, bunlardan olağanüstü hal bölgesi dışında basılmış veya çoğaltılmış olanların bölgeye sokulmasını ve
dağıtılmasını yasaklamak veya izne bağlamak; basılması ve neşri yasaklanan kitap, dergi, gazete, broşür, afiş ve benzeri matbuayı toplatmak,
f) Söz, yazı, resmi, film, plak, ses ve görüntü bantlarını ve sesle yapılan her türlü yayımı denetlemek, gerektiğinde kayıtlamak veya yasaklamak,
g) Hassasiyet taşıyan kamuya veya kişilere ait kuruluşlara ve bankalara, kendi iç güvenliklerini sağlamak için özel koruma tedbirleri aldırmak veya bunların artırılmasını istemek,
h) Her nevi sahne oyunlarını ve gösterilen filmleri denetlemek, gerektiğinde durdurmak veya yasaklamak,
i) Ruhsatlı da olsa her nevi silah ve mermilerin taşınmasını veya naklini yasaklamak,
j) Her türlü cephaneler, bombalar, tahrip maddeleri, patlayıcı maddeler, radyoaktif maddeler veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler ve boğucu gazlar veya benzeri maddelerin bulundurulmasını, hazırlanmasını, yapılmasını veya naklini izne bağlamak veya yasaklamak ve bunlar ile bunların hazırlanmasına veya yapılmasına yarayan eşya, alet veya araçların teslimini istemek veya toplatmak,
GİRİŞ ÇIKIŞ YASAKLARI
k) Kamu düzeni veya kamu güvenini bozabileceği kanısını uyandıran kişi ve toplulukların bölgeye girişini yasaklamak, bölge dışına çıkarmak veya bölge içerisinde belirli yerlere girmesini veya yerleşmesini yasaklamak,
l) Bölge dahilinde güvenliklerinin sağlanması gerekli görülen tesis veya teşekküllerin bulunduğu alanlara giriş ve çıkışı düzenlemek, kayıtlamak veya yasaklamak,
TOPLANTI GÖSTERİ YASAKLARI
m) Kapalı ve açık yerlerde yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklamak, ertelemek, izne bağlamak veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı yer ve zamanı tayin, tespit ve tahsis etmek, izne bağladığı her türlü toplantıyı izletmek, gözetim altında tutmak veya gerekiyorsa dağıtmak,
n) İşçinin isteği, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller, sağlık sebepleri, normal emeklilik ve belirli süresinin bitişi nedeniyle hizmet aktinin sona ermesi veya feshi dışında kalan hallerde işçi çıkartmalarını işverenin de durumunu dikkate alarak üç aylık bir süreyi aşmamak kaydıyla izne bağlamak veya ertelemek,
o) Dernek faaliyetlerini; her dernek hakkında ayrı karar almak ve üç ayı geçmemek kaydıyla durdurmak.
SÜPER YETKİLİ VALİLER
Süper yetkili valilerin de görevlendirildiği OHAL’de koordinasyon, Başbakanlık ya da Başbakanın görevlendireceği bakanlıkça sağlanacak. Bunun için OHAL ilanına neden olan konuyla ilgili bakanlık temsilcilerinden oluşan OHAL Koordinasyon Kurulu’nun yanı sıra bölge OHAL kurulları da öngörülebilecek. OHAL valileri güvenlik konularının yanı sıra yerel yönetimlere ilişkin de önemli yetkilere sahip olacak. Buna göre, bölge valileri, OHAL’in gerektirdiği durumlarda yerel yönetimlerin organlarınca alınacak kararların uygulanmasında da yetkili olacak. OHAL’in bir ilde ilanı halinde bu konudaki karar alma yetkisi ise il valisinde bulunacak.
GÖZALTI SÜRESİ UZATILABİLİYOR
Anayasa’nın, “Kişi hürriyeti ve güvenliği” başlıklı 19. maddesinde, gözaltı sürelerinin OHAL döneminde uzatılabileceğine ilişkin hüküm bulunuyor. Maddede, “Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal, sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabilir” deniliyor.
VURMA EMRİ YETKİSİ
OHAL uygulamasında teslim ol emrine itaat edilmemesi veya silahla mukabeleye yeltenilmesi veya güvenlik kuvvetlerinin meşru müdafaa durumuna düşmeleri halinde görevli güvenlik kuvvetleri mensupları doğruca ve duraksamadan hedefe ateş edebilecekler. Güvenlik güçleri hakkında bu nedenle açılan soruşturma işlemleri de tutuksuz yapılacak.
OHAL NE KADAR SÜRE İLAN EDİLEBİLİR?
Yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.
Olağanüstü hal kararı Resmi Gazete'de yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağrılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir. Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir.
Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin bu maddenin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince ilanından sonra; süreyi uzatmaya, kapsamını değiştirmeye veya olağanüstü hali kaldırmaya ilişkin hususlarda da karar almadan önce Milli Güvenlik Kurulunun görüşünü alır.
Olağanüstü hal kararının hangi sebeplerle alındığı, bölgesi ve süresi, Türkiye radyo ve televizyonuyla ve Bakanlar Kurulunca gerekli görülen hallerde diğer araçlarla ilan edilir.
Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda Anayasanın 91 inci maddesindeki kısıtlamalara ve usule bağlı olmaksızın, kanun hükmünde kararnamemeler çıkarabilir. Bu kararnameler Resmi Gazete'de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur.
SIKIYÖNETİM NEDİR?
Sıkıyönetim, askeri otoritenin, genellikle resmi bildirgesi altında adli yönetimi kontrol altına alması ie işlemeye başlayan kurallar sistemidir. Sıkıyönetim, savaş, doğal afetler, sivil kargaşa, işgal altındaki topraklar, veya askerî darbe gibi durumlarda, normal adlî kurumların yeni duruma hâkim olamayıp, vazifesini yerine getiremediği veya yavaş getirdiği takdirde, askerî otoritelerin ve kurumların tercih edilmesi ile kullanıma girer ancak, askerî adalet bazen diktatörler, özellikle askerî diktatörler, tarafından kurallarını uygulamak için kullanılır.
Sıkıyönetim, sadece maddi düzen ve güvenin sağlanması ile ilgili olduğundan; ülkenin her yerinde değil, yalnız kamu düzeni bozulan bir veya birkaç bölgesinde ilan edilir. Gerekirse tamamında da ilan edilebilir. Anayasa sınırları içinde ve önceden tespit edilen kurallara göre uygulanan hukuka uygun bir yönetim şeklidir. Sıkıyönetimle ilgili her şey kanunla düzenlenmiş, keyfiliğe yer bırakılmamıştır. Sıkıyönetimin bütün işleri yargı denetimine tabidir. Fakat alınacak tedbir ve kararlarda, sıkıyönetim komutanına Sıkıyönetim, 1982 Anayasasının 122. maddesine göre 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunuyla düzenlenmiştir. 1982 Anayasası, 1961 Anayasasına göre sıkıyönetimin yetkisini arttırmıştır. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu'nun bazı maddeleri 1982 Anayasası'nın emirleri doğrultusunda, 1982 tarihli, 2766 sayılı kanun ve 1983 tarihli, 2836 sayılı kanunla değiştirilmiştir.
OHAL İLE SIKIYÖNETİM ARASINDAKİ FARKLAR
Sıkıyönetimin OHAL'den farkı ise OHAL'in sıkıyönetim gerektiren durumların daha hafiflerinin meydana gelmesidir. Yine sıkıyönetimde yetki askeri makamlarda olurken, OHAL'de ise mülki makamlardadır. Ayrıca sıkıyönetim halinde sıkıyönetim mahkemeleri kurulur, OHAL'de ise bu mahkemeler yoktur.
TÜRKİYE'DE SIKIYÖNETİMLER
Ülkemizde daha önce çeşitli tarihlerde sıkıyönetim ilan edilmiştir. İlk olarak 24 Şubat 1925'te Güneydoğu Anadolu'da merkezi yönetime karşı girişilen hilafet taraftarı bir ayaklanma olan Şeyh Sait İsyanı üzerine Muş, Bingöl, Elazığ, Siirt, Diyarbakır, Mardin, Tunceli, Urfa, Bitlis, Van, Hakkari, Malatya, Erzurum illerinde ilan edilmiştir. Sıkıyönetim 23 Aralık 1927'de sona ermiştir.
İzmir'in Menemen ilçesinde yedek subay olarak askerlik yapan Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesi ve tarihte Menemen Olayı ya da Kubilay Olayı olarak bilinen olayın ardından Menemen, Balıkesir ve Manisa'da 1 Ocak 1931'de sıkıyönetim ilan edildi. 9 Mart 1931'de sona erdi.
Türkiye, II. Dünya Savaşı'na dahil olmasa da, tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de bu devasa savaştan etkilendi. 20 Ekim 1940 tarihinde İstanbul, Kırklareli, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli'de sıkıyönetim ilan edilirke, 23 Aralık 1947'de sona erdi.
6-7 Eylül Olayları, Türkiye'de sıkıyönetim uygulandığı zamanlardandır. İstanbul'da Rumlar başta olmak üzere azınlıklara yönelik başlatılan tahrip ve yağma olaylarının sonucunda 7 Eylül 1955 - 7 Haziran 1957 tarihleri arasında İstanbul, Ankara ve İzmir'de sıkıyönetim uygulanmıştır.
28 Nisan 1960'da iktidarda bulunan Demokrat Parti'nin baskı uygulamalarını protesto etmek isteyen öğrencilerin Ankara ve İstanbul'da düzenledikleri gösterilerin giderek yurdun tamamına yayılmasının ardından 28 Nisan 1960'da sıkıyönetim ilan edildi. 27 Mayıs 1960 tarihinde ise Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki ilk askeri darbe gerçekleşti. İstanbul ve Ankara'da uygulanan sıkıyönetim 1 Aralık 1961'e kadar sürdü.
Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir ve arkadaşlarının, ordu içindeki 27 Mayısçıların tasfiyesi için, 20 Şubat günü başlatılan atama ve gözaltına almalara karşı direnişi ile 20 Mayıs Ayaklanması yaşandı. 21 Mayıs 1963'te İstanbul, Ankara ve İzmir'de ilan edilen sıkıyönetim 20 Temmuz 1964'e kadar devam etti.
15-16 Haziran 1970 tarihlerinde Türkiye'de İstanbul merkezli olarak başlayan ve yayılan, Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden biri olan 15-16 Haziran Olayları üzerine İstanbul, Kocaeli merkez ve Gebze'de 16 Haziran 1970 - 16 Eylül 1970 tarihleri arasında sıkıyönetim uygulanmıştır.
12 Mart 1971 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri komutanı Faruk Gürler, Deniz Kuvvetleri komutanı Celal Eyiceoğlu ve Hava Kuvvetleri komutanı Muhsin Batur'un imzasıyla Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a bir muhtıra vererek hükûmetin istifaya zorlandığı askeri müdahalenin ardından İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, İzmir, Eskişehir, Ankara, Adana, Hatay, Diyarbakır ve Siirt'te 26 Nisan 1971 - 26 Eylül 1973 tarihleri arasında sıkıyönetim uygulanmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'ta başlattığı ve 14 Ağustos 1974'te Lefkoşa'ya girmesiyle sonuçlanan Kıbrıs Türk Barış Harekatı üzerine İstanbul, Ankara, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Çanakkale, Balıkesir, Manisa, İzmir, Aydın, Antalya, Muğla, Adana, İçel ve Hatay'da sıkıyönetim ilan edildi. Bu durum 20 Temmuz 1974 - 2 Eylül 1975 tarihleri arasında sürdü.
Irak'ta yaşanan iç savaş sebebiyle Diyarbakır, Hakkari, Mardin ve Siirt'te 27 Mart 1975'te sıkıyönetim ilan edildi ancak TBMM onaylamadı.
Yaygın şiddet hareketleri üzerine Adana, Ankara, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa, Adıyaman, Hakkari, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Tunceli, İzmir, Hatay, Ağrı illerinde 26 Aralık 1978 - 12 Eylül 1980 tarihleri arasında sıkıyönetim uygulandı.
12 Eylül Askeri Darbesi (1980 İhtilali) üzerine 12 Eylül 1980'de tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildi. Uygulama 19 Temmuz 1987'ye kadar sürdü.